ortak 2 || BTS

1

" Agust D2, sonunda Hope World'ün de rekorunu kırarak en uzun süre #1'de yerini koruyan Koreli solo albüm oldu! Ayrıca çıkış klibinin izlenmeleri her gün milyonlarca artan albüm, aynı zamanda tüm şarkıları Naver ve iTunes aramalarında ilk #10'a giren ilk solo albüm de. BTS üyelerinin çıkardıkları tüm solo albümler arasında en başarılısı olan albümün yakında grubun rekorlarını da kırmaya yaklaşacağı bile söylentiler arasında. Agust D'ye başarılar diler, rekorlarının devamını beklediğimizi iletiriz! "

Min Yoongi, ikinci mixtape'iyle bütün rekorları kırmış ve listelerin başına oturmuş, mixtape'inin çıkış klibinde aşırı seksi ve deri kıyafetlerle dans etmiş, sonunda vokalini hakkıyla kullanma fırsatını bulmuş ve çoğu vokallere taş çıkartmış, bir tane şarkısında kendi en hızlı rap rekorunu kırmış olan tehditkar ve tehlikeli adam; polar tüylü kışlık pijamaları içinde televizyonun karşısında koltuğuna gömülmüştü ve kumandanın aynı tuşuna basarak haber kanallarını tek tek geçiyordu. Dışarısı çok soğuktu, kışın göbeğindelerdi, Bang PD MV çıktıktan sonra ona birkaç günlük izin vermişti ve o da bu tatilini koltuğa sinip kendisi hakkında haberleri izleyerek geçirmeyi planlıyordu. Mükemmel bir plan gibi görünüyordu ama bu plan için bile fazla yalnızdı.

Ayağa kalktı ve neredeyse sürünerek odasının penceresine ilerleyip dışarıya baktı. O kadar beyazdı ki gözlerini acıtıyordu, tüm arabalar karla kaplanmıştı, insan varlığına dair hiçbir kanıt göremiyordu. Kıştan her zaman nefret etmişti, yazdan da öyle. Ama o an daha da nefret ettiği tek bir şey vardı.

Birkaç gün önce onu sevdiğini itiraf ettiği kızla günler boyu konuşamamak.

O günden bu yana kız onu gördüğü anda far görmüş tavşan gibi kalıyor, konuşmamak için binbir bahane buluyor ve bir şekilde onu geçiştiriyordu. Yoongi bundan sıkılmıştı ve açıkçası artık biraz kırıcı olmaya başlıyordu. Pekala ona itiraf ettikten sonra birden sevgili olacaklarını ve hayatlarının dört dörtlük olacağını düşünmemişti ama bu kadar kötü ve kararsız olacağını da düşünmüyordu. Artık onunla konuşmak istiyordu. Onu sevmiyor olabilirdi, aslında klip çekimlerinde ona koreografiyi öğretmek için günlerini vermiş olan insan, O siyah deri kıyafetleriyle karşısına çıktığında birden " çok iyi " diye çığlık atıp yine ondan saklanarak klip çekimlerini izleyememişti. Ama yine de olabilirdi. Belki Min-cha onu kırmamak istediği için ona itiraf edemiyor olabilirdi ve açıkçası evet, bu canını yakacaktı. Ama onu suçlayamayacaktı.

Sadece onunla konuşması gerekiyordu.

Yoongi bunun nasıl başladığını, ne zamandır onu sevdiğini ve ne zaman ona itiraf edecek kadar kararlı olduğunu bilmiyordu, tahmin bile edemiyordu. Ama olmuştu işte. Her zaman ona karşı bir bağlılığının olduğunu kabul ediyordu ama ne zaman ona baktığı anda, kendisinden birkaç santim kısa, bal rengi ve kıvırcık kafasını gördüğü anda kalbinin böyle çarpmaya başladığını bilmiyordu. Ve ne zaman onu etrafta göremese tüm gününün zehir olduğunu da.

Aynı son birkaç gün olduğu gibi.

Yoongi onunla konuşmak ve her şeye bir son bulmak istiyordu ama buna cesaret edemiyordu. Hayatı boyunca çoğu şeyde arsız ve boşboğaz olmuştu, ağzına geleni direkt söyleyip dürüstlüğü seçmişti çoğu zaman ama şimdi yapamıyordu. Onunla konuşacak cesareti kendisinde bulamıyordu çünkü korkuyordu. Min-cha'nın ona, düşündüğü cevabı vermesinden korkuyordu. " Çok nazik bir insan olduğum için, o gün seni kırmamak için sana seni sevdiğimi söyledim, bu yüzden günlerdir senden saklanıyorum. " demesinden korkuyordu ama olacak şey buydu.

Yoksa neden ondan köşe bucak kaçsındı ki?

Zaten bir süredir içinde olan ama o an daha da artan sıkıntıyla beraber pencerenin önünden ayrılıp kendini yatağına attı. Yataktan hiç çıkmamak, günlerce uyumak istiyordu. Açıkçası yorgundu da ama üzerindeki yorgunluğun fiziksel mi ruhsal mı olduğunu bilmiyordu.