cruel boy

5.1K 616 219
                                    

Daha önce bu denli korktuğumu hatırlamıyordum. Bir anlık sinir ve heyecanla Taehyung'a onu kızdıracak mesajlar atmıştım ve onunda bana aynı şekilde karşılık vereceğini düşünmüştüm. Ama yaptığı tek şey, mesajlarıma görüldü bırakmaktı.

Sessizlik en korkutucu olan şeydir diyorlardı ya, bu kesinlikle doğruydu. Eğer bana bir cevap vermiş olsaydı, yine her zamanki gibi benimle alay etseydi ben sinirlenmeye devam ederdim belki ama bu kadar gerilmezdim. Çünkü şu an, aklından neler geçtiğini bilmiyordum. Başıma neler geleceğine dair hiçbir fikrim yoktu.

Tam tamına dört gün. Mesajları atmamın üzerinden geçen süre tam olarak bu kadardı ve ben onu bu süre boyunca hiç görmemiştim. Ta ki, bugüne kadar.

Her zamanki gibi okuldan dönüyordum. Onu göreceğim aklımın ucundan bile geçmiyordu çünkü bilirsiniz, saat daha öğlen on iki bile olmamıştı ve bu saatler kesinlikle Taehyung'ın uyanık olduğu saatler değildi.

Asansörün önündeydim, uykusuzluk ve yorgunluktan dolayı kapanmak üzere olan gözlerimi açık tutabilmek adına büyük bir savaşın içindeydim. Yanıma gelen bedeni farketmemiştim bile.

Asansörün kapısı açıldığında direkt kendimi içeriye attım ve daha o an, Taehyung'ında benimle birlikte asansörü beklediğini fark edebilmiştim. Dudaklarında sinir bozucu bir gülümseme ile bana baktığında, öldürücü bir yavaşlıkla içeri girdi ve çıkacağımız katın tuşuna bastı. Bizim katımız.

Artık çok geçti. Asansörün kapısı çoktan kapanıyordu ve kaçacağım hiçbir yer yoktu. Nefesimi tutmuş, zemini izliyor ve bir an önce bu dar alandan kurtulmak istiyordum.

"Cesur Lalisa nereye kayboldu?" İğneleyici sözlerini işittiğimde, her ne kadar istemiyor olsam da bakışlarımı yerden kaldırıp onun gözlerine çevirdim. Küçük bir asansördü ve o sanki inadına yapıyormuş gibi, çok fazla yakınımdaydı.

"Anlamadım?" dedim kötü bir oyunculukla. Dudaklarından kısa bir kahkaha döküldüğünde, yalan söylediğimin gayet de farkındaydı.

"Öyle mi?" dedi bana biraz daha yaklaşırken. Sırtım asansörün aynasıyla buluşmuştu ve o bana bu kadar yakınken, kokusu bu kadar yakınımdayken ondan etkilenmemek imkansızdı. Her ne olursa olsun, ben bu zalim çocuğu hala seviyordum.

"Daha önce senin gibi bir kızla hiç tanışmamıştım," dedi eğilerek ve yüzlerimiz aynı hizaya gelmesini sağladı. Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu ve biraz daha bu pozisyonda kalmaya devam edersek, bayılacağıma emindim. "Daha önce hiç kimse, beni senin kadar sinirlendirmemişti."

Sertçe yutkunduğumda, ondan ne kadar çekindiğimi belli etmemem gerektiğinin farkındaydım ama yapamıyordum işte. Bir şekilde, beni etkisi altına nasıl alacağını iyi biliyordu.

"Ama biliyor musun," dedi ben cevap vermeyip ona bakmaya devam ettiğimde. "Bu hoşuma gitmeye başladı." Dudaklarım şaşkınlıkla aralanırken, içimdeki platonik aşık söylediklerini yanlış anlama konusunda oldukça heyecanlıydı ama mantıklı olan tarafım onu susturmayı başardı.

Saçmalama, Lisa. Aranızdaki çekişmeden hoşlanmaya başladığını söylüyor, senden değil.

"B-bence," dedim sonunda konuşabildiğimde ama anında pişman oldum çünkü bir aptal gibi kekelemiştim. "İkimizde bu konuyu fazla abarttık. Artık bu duruma bir son ver—"

İmkanı varmışcasına üzerime daha çok eğildiğinde, işaret parmağı dudaklarımın üstünde durdu. Tanrım, sanırım birazdan öleceğim.

"Ah, hayır Lalisa. Kesinlikle buna son vermek gibi bir niyetim yok. Yalvaran tarafın kim olacağını merak etmiyor muydun?" Ona attığım mesaja atıfta bulunurken, parmağının dudaklarımı çok kısa bir süre okşadığına yemin edebilirdim.

"Ben sana şimdiden söyleyeyim, yalvaran taraf kesinlikle sen olacaksın Lalisa Manoban," dedi benden uzaklaşmadan önce. "Hem de nerede biliyor musun? Yatağımda. Altımdayken."

Gözlerim söyledikleri yüzünden irileşirken, o yüzünde asılı olan sinir bozucu -tamam, biraz çekici- olan gülümsemesiyle asansörün bir tuşuna bastı. Tanrım, gerçekten aptaldım. Burada ecel terleri dökerken, neden hala kata ulaşamadığımızı düşünüyordum ama 'Bay ben çok havalıyım ve bütün kızlar benim peşimde'nin asansörü durdurma tuşuna bastığını farketmemiştim bile.

Ölüm gibi geçen birkaç dakikanın ardından sonunda kata ulaşabildiğimizde, Taehyung bana yandan alaylı bir ifadeyle bakıp asansörden inmişti. Ben mi? Ben sadece, onun gidişini izleyebilmiştim. Parmağının değdiği dudaklarım büyük bir karıncalanmanın esiri altındayken, ağlama isteğimi bastırmaya çalıştım.

Bu zalim çocuktan kesinlikle nefret—

Ah, kimi kandırıyordum ki? Ona deliler gibi aşıktım.

Ah, kimi kandırıyordum ki? Ona deliler gibi aşıktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sınır;
Vote, +100
Yorum, +30

apartment fourHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin