offended girl & liar boy

5.5K 677 435
                                    

Bütün akşam boyunca düşündüğüm tek şey, Taehyung olmuştu. Kıskanmış, üzülmüş ve öfkelenmiştim. Birçok duyguyu aynı anda tatmış, karamsar düşünceler beynimi kemirmişti ve benim tek yapabildiğim, sohbet eden Jisoo ve Jennie'yi dinliyor numarası yaparak arada sırada sahte tebessümler etmekti.

Ona karışamazdım, buna hakkım yoktu fakat yine de elimde değildi işte. Duygularıma hakim olamıyordum, ben burada yatağımda dönüp dururken ve onun yüzünden uyuyamazken, onun şu an sadece birkaç metre ötedeki dairesinde başka bir kızla beraber olduğu gerçeğini hazmedemiyordum.

Beni sevmiyordu, hiçbir zaman sevmemişti ve hiçbir zaman da sevmeyecekti. Kabullenmek zorunda olduğum acı bir gerçekti bu. Bana karşı olan iyi hallerine ya da söylediği güzel sözlere inanmamalıydım. Çünkü hepsinin ardında sadece tek bir sebep vardı ki o da, benimle dalga geçtiğiydi.

Telefonuma gelen bildirim sesiyle bakışlarımı ekrana çevirdiğimde, gördüğüm isim anında kalbimin teklemesine sebep oldu. Onu düşündüğüm anda mesaj atmış olması, hem de böyle bir saatte yazmış olması garip hissettirmişti.

@kimtaehyung: Lalisa, uyudun mu?

@lalisamanoban: Hayır?

@kimtaehyung: Evin yan sokağındaki parka gel.

@lalisamanoban: Gecenin bu vaktinde neden sıcak yatağımdan çıkıp bunu yapayım?

@kimtaehyung: Sadece çeneni kapatıp gelsen olmaz mı? Seninle konuşmam gerek.

Taehyung'ın yazdığı son mesaj kaşlarımın merakla havalanmasına sebep oldu. Bir yanım gitmek istemiyor olsa da, meraklı tarafım ağır bastı ve ben anlamadan çoktan yataktan kalkmıştım bile. Siyah bir sweatshirt ve aynı renkte bir taytı hızlıca giymiş, anahtarlarımı elime alarak evden çıkmıştım. İstemsizce geriliyordum ve sadece bir dakikalık yol bana saatler gibi gelmişti.

Taehyung parktaki banklardan birinde oturuyor, çimenleri izliyordu. Dalgın görünüyordu, beni fark etmedi bile ve bu durum merakımın daha da artmasına sebep oldu. Yanına oturduğumda yerdeki bakışlarını bana çevirip, birkaç saniye öylece yüzüme baktı. Ne düşündüğünü, ne hissettiğini anlamak zordu çünkü ifadesi oldukça belirsizdi.

"Beni neden buraya çağırdın?"

Ses tonum oldukça mesafeli ve soğuktu. Bugün zaten binlercesine sahip olduğum kalp kırıklıklarına bir yenisini daha eklemişti. O bu soğuk tavrımı hak ediyordu.

"Lalisa..." İsmim onun dudaklarından öyle güzel döküldü ki, yutkunmama engel olamadan ona baktım. Gözleri usulca yüzümde dolaşıyor, merakımın yanında bir de heyecanlanmama sebep oluyordu.

"Garip hissediyorum." Kaşlarım çatılırken endişeyle ona baktım. "Nasıl yani, hasta mısın?" Sözlerimle Taehyung'ın dudaklarına ufak bir tebessüm yerleşirken başını sağa sola salladı.

"Hayır, ben..." Derin bir nefes alırken, stresten avuç içlerimin bile terlediğini hissettim. Gecenin bu saatinde beni buraya çağırmıştı ama karşımda resmen kıvranıyor, sözlerinin devamını getiremiyordu. Bu tavrından dolayı korkmalı mıydım?

Dudakları birkaç kez daha aralanıp kapanırken, ben sadece onu izlemeye devam ediyordum. Aniden tamamen bedenini bana çevirdiğinde, kucağımda duran ellerimi tuttu ve gözlerimin içine baktı. Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu ve ben birleşmiş ellerimizden gözlerimi alamıyordum.

"Bak, sana en başta çok öfkeli olduğumu inkar etmiyorum. Beni gerçekten sinirlendiriyor ve dengemi altüst ediyordun. Bir gün karşıma geçip özür diliyor, ertesi gün bana meydan okuyordun ve ben ne yapacağımı bilmiyordum. İkimizde çocukça bir savaşın içindeydik ve ben ilk başlarda sadece seni sinirlendirmek için bunları yapıyor olsam da, daha sonra bunu sevmeye başladığımı fark ettim. Seninle uğraşmayı, sinirlenince kıpkırmızı olan yanaklarını ve sana her çirkin şey dediğimde küçük bir çocuk gibi dudaklarını büzüp bana göz devirmeni... Başta anlayamadım, seni her an düşünmemin sebebini sana olan öfkem olduğunu düşünerek kendimi kandırdım fakat sonra fark ettim ki, artık benim sevdiğim şey seninle uğraşmak değilmiş Lalisa. Benim sevdiğim şey, senmişsin."

Ruhum çekiliyor gibiydi, kalbim havalanıp uçacaktı sanki. Uzun süredir beklediğim, duymak istediğim cümleler onun dudaklarından sonunda dökülmüştü ama ben hala eksik hissediyordum. Evet, yaşadığım mutluluk tarif edemeyeceğim kadar çoktu fakat gerçekler beni üzmek istercesine uzaktan bana göz kırpıyordu. Onun sözlerine kanma, diyordu. O her zaman böyleydi, beni sürekli kandırıyor ve ona inandığım her an, kalbimin kırılmasından başka elime hiçbir şey geçmiyordu.

"Bugün eve gerçekten bir kız geldi, Lalisa. Yaptığımın aptalca olduğunu biliyorum ama seni düşünmek istemiyordum, o kızın sayesinde kısa bir süreliğine bile olsa zihnimden silineceğini düşündüm. Olmadı, Lalisa. O kızı öpemedim bile. Tek düşünebildiğim şey sendin. Senin güzel yüzün, bir an olsun aklımdan çıkmıyor. Kafayı yemek üzereyim, tamam mı? Ben ilk defa böyle hissediyorum ve ne yapacağımı bilmiyorum."

Parmakları yavaşça elimin üstünü okşamaya başlamıştı ve ben yutkunamıyordum bile. Hala birleşmiş ellerimizi izliyor, söylediklerini kavramaya çalışıyordum. Ağlamak istiyordum, hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordum çünkü hayaller kurduğum, aşık olduğum adam karşımda beni sevdiğini söylüyordu ama ben deli gibi kendimi kandırmak istesem de biliyordum gerçeği, o yine yalan söylüyordu.

Ellerimi hiç istemiyor olsam da onun ellerinden ayırdığımda, zorlukla bakışlarımı ona çevirebildim. Gözlerinin içindeki pırıltının yavaşça söndüğüne anbean şahit oldum. Daha önce hiçbir yalana bu denli inanmak istememiştim.

"Sana inanmıyorum Taehyung, yalan söylediğini biliyorum. Beni öptüğünde olduğu gibi, çiftlikte söylediklerin gibi. Bütün bunların hepsi birer yalan ve ben bir kez daha sana inanmayacağıma dair kendime söz verdim. Derdin bu aramızdaki lanet oyunun galibi olmaksa, tamam Taehyung. Sen kazandın, ben pes ediyorum. Artık beni rahat bırakabilirsin."

Hiçbir şey söylemeden, ben ayağa kalkıp gidene kadar sadece gözlerimin içine baktı. Peşimden gelmedi, ben de arkamı dönüp bir kere bile ona bakmadım. Çünkü biliyordum ki ona biraz daha baksam, onunla biraz daha konuşsam Kim Taehyung'a inanmak isteyen tarafım ağır basacaktı ve her zamanki gibi, incinen kişi ben olacaktım.

 Çünkü biliyordum ki ona biraz daha baksam, onunla biraz daha konuşsam Kim Taehyung'a inanmak isteyen tarafım ağır basacaktı ve her zamanki gibi, incinen kişi ben olacaktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sonunda Taehyung'ın hislerinden bahsettiği bölüme geldik. Sizce Lisa ona inanmayarak yanlış mı yaptı yoksa siz de hala Taehyung'a güvenmeyenlerden biri misiniz? Düşüncelerinizi merak ediyorum.
Umarım beğenirsiniz! 🖤

Sınır;
Vote, +150
Yorum, +90

apartment fourHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin