liar girl & sad boy

5.2K 679 195
                                    

Masanın üstündeki neredeyse bitmek üzere olan biramla bakışıyor, Namjoon ve Jisoo'nun yanında fazlalık olduğum gerçeğini unutmaya çalışıyordum. En yakın arkadaşım eğer beni kolumdan tutup zorla bu mekana sürüklemeseydi, asla onların yanındaki üçüncü teker olmak istemezdim ama bilirsiniz ki, Jisoo durdurulamazdı. Sürekli evde oturup delirişimi izlemeye gönlü el vermemişti.

Namjoon birilerinin(!) aksine oldukça iyi bir adamdı ve Jisoo'ya bakarken gözlerindeki ışığı fark etmemek imkansızdı. Onu gerçekten sevdiğini benim gibi bir aptal bile anlamışken, Jisoo'nun inatla inkar etmesinin sebebini çözemiyordum.

Evin yakınlarındaki küçük bir bardaydık, mekandaki simalar genel olarak tanıdıktı. Salaş ve rahat bir ortam olduğundan, üstüme sadece siyah bir şort ve beyaz düz bir tişört geçirip çıkabildiğim için mutluydum.

Namjoon ve Jisoo tanımadığım birkaç kişi hakkında konuşmaya başladıklarında konu ilgimi çekmediği için mekanda göz gezdirmeye başladım. Kahkaha sesleriyle mekanının kapısından içeriye giren küçük grubun içersinden Taehyung'ı fark etmem sadece birkaç saniyemi aldı. Gülümseyen yüzü benimle göz göze geldiği an yavaşça solarken gözlerimi anında ondan kaçırarak önüme döndüm. Kalbim hızlanmış, inanılmaz bir şekilde gerilmiştim. Onu gerçekleri öğrendiğimden beri ilk kez görüyordum ve tahmin ettiğimden çok daha fazla etkilenmiş hissediyordum.

Aramızda sadece birkaç masa vardı ve ne yazık ki, bakışlarının hala üstümde gezindiğini fark etmemek için aptal olmak gerekirdi. Jisoo'nun sırtı onlara dönük olduğundan, Taehyung'ın buraya geldiğini görmemişti ve umuyorum ki uzun bir süre daha görmezdi. Sağı solu belli olmazdı onun, her an Taehyung'ın esmer suratına zarar verebilirdi.

Telefonuma gelen bildirim sesiyle yanıp sönen ekrana baktığımda, gördüğüm isime şaşırmamıştım bile. Ona yüz vermiyor oluşum küçük erkeklik gururunu zedelemiş olmalıydı.

@kimtaehyung: Neden beni görmezden geliyorsun?

@lalisamanoban: Görmezden gelmiyorum, sadece konuşma tenezzülünde bulunmuyorum?

@kimtaehyung: Ah, demek öyle?

@lalisamanoban: Evet, Taehyung. Sinir bozucu bakışlarını üzerimden çekersen mutlu olurum.

@kimtaehyung: Kapının önüne gel, Lalisa.

@lalisamanoban: Hayır.

@kimtaehyung: Ya kendi isteğinle gelirsin ya da seni şu an herkesin gözü önünde kucağıma alır ve öyle çıkarız, karar senin.

Gözlerimi devirmeden edemedim, asla laftan anlamayan bir çocuktu ve biliyordum ki, söylediğini yapabilecek biriydi o. Utanması yoktu ve durması gereken yeri de bilmiyordu.

Hala derin bir sohbetin içinde olan ve hiçbir şeyin farkında olmayan arkadaşlarıma baktım ve midemin bulandığına, biraz hava almaya ihtiyacım olduğuna dair birkaç yalan sıralayarak yanlarından kalktım. Taehyung masada yoktu, benden önce çoktan çıkmış olmalıydı.

Dizlerim titriyor, avuç içlerim terliyordu. Tek istediğim artık ondan uzak durmaktı ama Tanrı beni cezalandırmak ister gibi sadece apartmanda değil, dışarıdayken bile onu görmeme sebep oluyordu. Telefondayken her şey daha kolaydı ama şimdi gözlerinin içine bakarken nasıl konuşacaktım, hiçbir fikrim yoktu.

Mekandan çıktığımda Taehyung duvara yaslanmış, dudaklarının arasındaki sigaradan derin nefesler çekiyordu. Onu daha önce sigara içerken hiç görmemiştim. Beni fark ettiğinde sigarayı yere atarak sertçe ezdi ve yaslandığı duvardan ayrılarak bana yaklaştı. Tam karşımdaydı şu an ve ben hala onun için çırpınmaya devam eden kalbimden nefret ettim.

"Ne oluyor çirkin şey," dedi hızlıca. "Neden bana karşı bu kadar soğuksun?"

Ah, utanmazca hala bu cümleleri kurabilmesine inanamıyordum. Suratına her şeyi bildiğimi haykırmak, onun beni ne kadar üzdüğünü söylemek istiyordum ama biliyordum ki, değmezdi.

"Sadece seninle konuşmak istemiyorum, Taehyung. Tavrım yeterince açık değil miydi?" Belki de ilk defa, ona karşı bu kadar kendinden emin ve serttim. Kaşları yavaşça havalanırken, ne kadar şaşırmış olduğunu gizleyemiyordu bile.

"Neden istemiyorsun, eğer sorun hala bana ve hislerime güvenmemense ben—"

"Hayır, Taehyung." Sözlerini hızlıca kesmiştim, daha fazla onun yalanlarını dinlemeye tahammülüm yoktu. Artık, o benim yalanlarımı dinlemeliydi.

"Bana karşı olan hislerinde samimi olup olmaman, inan ki umrumda değil. Açıklama yapmanı falan da istemiyorum. Neden biliyor musun? Çünkü seni sevmiyorum."

Her kelimem koca birer yalandı ama ya Taehyung bunu fark edemeyecek kadar kördü ya da ben artık iyi bir oyuncuydum. Üzgün görünüyordu, gerçekten kırgın görünüyordu ve onu artık tanımamış olsaydım, buna çoktan inanacağımı biliyordum.

Bakışları usulca yüzümde dolaşırken, dudakları aralanmıştı ama tek bir kelime etmiyordu. Ağlamamak için dudaklarımı dişlerken, ifademi düz tutmayı başararak geldiğim gibi aynı hızda içeriye geri döndüm.

Kendimle gurur duyabilirdim, onu terslemiş ve gerçek duygularımı belli etmemeyi başarmıştım fakat neden, kazanmış gibi hissetmiyordum?

Kendimle gurur duyabilirdim, onu terslemiş ve gerçek duygularımı belli etmemeyi başarmıştım fakat neden, kazanmış gibi hissetmiyordum?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sınır;
Vote, +170
Yorum, +100

apartment fourHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin