Gülmek ve ağlamak arasındaki o kararsızlık çizgisindeydim. Gülmek istiyordum, çünkü sevdiğim çocuk benim evimdeydi, benim masamda oturuyor ve benim yaptığım kahveyi benim fincanımdan içiyordu! Uzun süredir hayalini kurduğum şey gerçekleşiyordu.
Ağlamak istiyordum, çünkü onun burada olma amacı benim istediğimden çok başkaydı. O sadece beni sinir etmek ve beni rahatsız olduğum bir duruma getirmeye çalışıyordu. Ve evet, başarıyordu da.
Ortamdaki sessizlik ve Taehyung'ın gözünü bile kırpmadan beni izliyor oluşu huzursuzlukla oturduğum sandalyede kıpırdanmama sebep oldu. Bugün hava çok mu sıcaktı? Çünkü ben birazdan eriyecektim.
Taehyung dirseğini masaya koyup yumruk yapmış olduğu eline çenesini yasladı. Başını hafifçe yana eğerek bana bakmaya devam ettiğinde, gözlerindeki ifadenin ne olduğunu anlayamıyordum. Bir şeyi çözmek ister gibi bakıyordu bana.
"Neden bana öyle bakıyorsun?"
Gerginliğim ses tonuma yansırken, Taehyung'ın yüzündeki ifade değişmeden beni izlemeye devam etti. Tanrım, bana bunu neden yapıyordu? Eğer böyle bakmaya devam ederse kesinlikle kalp krizi geçirecektim.
"Aslında buraya gelmemin bir sebebi vardı, Lalisa. Duyduğum birkaç dedikodunun doğru olup olmadığını merak ediyordum."
Kaşlarım merakla havalanırken, beni bekleyen yeni felaketimi dinlemeye başladım.
"Birkaç kişi bana, senin bana aşık olduğunu söyledi. Gay olduğum dedikodusunu da bu yüzden çıkartmışsın. Sadece sana ait olabilmem için."
Gözlerim irileşirken, içmekte olduğum kahveyi kendime engel olamadan masaya püskürttüm. Taehyung birkaç saniye tiksintiyle masanın üzerindeki tükürüklerime baktıktan sonra, bakışlarını tekrar bana çevirdi.
Duyduklarıma inanamıyor, hepsinin bir şakadan ibaret olmasını diliyordum ama Taehyung'ın gerçekten meraklı ve cevap bekleyen ifadesinden söylediklerinde gayet ciddi olduğu bariz belliydi. Bütün apartman birlik olup benimle uğraşıyor gibiydi. Neden bu insanlar benden nefret ediyordu? Ah, kesinlikle bu lanet apartmandan taşınmalıydım.
Panik olmuştum ve sesimin yüksek çıkmasını umursamadan konuştum. "Sana bu yüzden gay demedim!"
"Yani benim hakkımda bu yüzden gay demediğini söylüyorsun ama bana aşık olduğunu inkar etmiyorsun?" Hızlıca verdiği cevap afallamama sebep olduğunda, Kim Taehyung'ın korkmamız gereken insanlardan biri olduğunu bir kez daha anladım. O akıllı ve hazırcevaptı. Karşısındaki kişiyi nasıl tuzağına düşüreceğini iyi biliyordu.
"Sana aşık falan değilim!"
Taehyung sırtını sandalyeye yaslayıp kollarını kavuşturduğunda, dudaklarına o her zamanki alaycı gülümsemesini yerleştirdi. Sinirden ve utançtan kıpkırmızı olduğuma emindim. Bunları Taehyung'a kim söylediyse onu bulup acımasızca öldüreceğimden emin olabilirdiniz.
"Sakin ol, çirkin şey. Sen öyle diyorsan öyledir."
Ah, cidden delirecektim. Bu alaycı çocuk her fırsatta beni sinirlendirmeyi kendine görev edinmiş gibiydi. Karşısında utanıp çekinmemden büyük bir keyif alıyordu.
"Evet, çünkü gerçek bu! Senin gibi birine aşık olmam dünyadaki en komik şey olurdu."
Alaylı ifadesi yavaşça solarken, onu tanımıyor olsam sözlerime kırıldığını düşünebilirdim ama hayır, onu tanıyordum artık ve o kesinlikle -özellikle benim- laflarıma alınacak biri değildi. O sadece vurdumduymaz bir pislikti.
Fincandaki hala bir miktar sıcak olan kahvesini tek dikişte bitirdiğinde, ayağa kalktı ve kapıya doğru yürürken mırıldandı. "Kahve için teşekkürler çirkin şey."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
apartment four
Fanfictionlalisa manoban, aşık olduğu karşı komşusu kim taehyung hakkında tuhaf(?) dedikoduların çıkmasına sebep olur.