remorseless boy

5.3K 637 488
                                    

Jisoo'ya giydiklerimizin fazla abartılı olduğunu söylediğimde, sen gidince oradaki kızları göreceksin demişti bana. Haklıymış.

Hepsi defileden fırlamış gibiydi. Üstümdeki siyah mini elbiseyle, onların yanında oldukça sadece görünüyordum ki bu içimi biraz da olsa rahatlatmıştı. Zaten bu küçük eve bunca insan nasıl sığmış, bu kalabalığın arasında bu kızlar nasıl hiç çekinmeden böylesine dans edebiliyordu, anlayabilmiş değildim. Jisoo için bu manzara oldukça tanıdık ve normaldi ama benim gibi bir asosyal için, tam anlamıyla bir kültür şokuydu.

Jisoo apartmandan tanıdığı kişilerle sohbet etmeye gittiğinde, ben bir köşede dikiliyor ve biramı yudumluyordum. Geçen seferki gibi bir rezillik yaşamamak için bugün alkolü olabildiğince az tüketmeye kararlıydım. Yine sarhoş olup Taehyung hakkında konuşmaya başlarsam, bu sefer kesinlikle sağ çıkamayacağımı biliyordum çünkü.

Dans eden bedenleri ve şimdiden sarhoş olmuş tipleri izlerken, gözüm ona takıldı, Taehyung'a. Jisoo bir kez daha haklı çıkmıştı, o gerçekten buradaydı ve o da, bana bakıyordu. Gözleri önce baştan aşağıya beni süzdü ve daha sonra benim gözlerimle kesişti. Kısa bir sürede, onunla birçok şey yaşamıştım ama hala göz göze geldiğimiz anlarda nefesim kesilmeye, kalbim hızını arttırmaya devam ediyordu.

"Gelmene sevindim, Lisa." Yanımdan gelen sesle Taehyung ile olan garip(?) bakışmamızı yarıda kesmek zorunda kalarak, bana seslenen bedene döndüm.

Sungjae'ye gülümseyerek başımla selam verdiğimde, göz ucuyla Taehyung'a baktım ama onun çoktan bakışlarını benden çektiğini ve yanındaki kızla sohbet ettiğini gördüm. Yakınlardı, vücutları birbirine temas edecek kadar yakınlardı ve ben bu manzaraya tanık olmak zorunda kalmıştım. Kalbimde anında kendini belli eden o acıyı yok edebilmek adına tekrar Sungjae'ye döndüm.

Ne kadar zaman geçti bilmiyorum, Sungjae bana neler anlattı, onu da bilmiyorum. Bedenim buradaydı belki ama ruhum, Taehyung ve o kızın yanında acı çekiyordu. Jisoo ise bir ara yanıma uğramış, Sungjae ile konuştuğumuzu görünce geldiği gibi geri gitmişti.

"Aslında ben seninle bir şey konuşmak istiyordum ama burası çok gürültülü, biraz aşağıya inelim mi?" Sungjae'nin sorusuna onaylarcasına başımı salladığımda, dürüst olmak gerekirse ne söyleyeceği umrumda bile değildi. Sadece biraz da olsa buradan ve şu lanet gürültüden kurtulmak istiyordum.

Apartmadan çıktığımızda temiz havayı içime çekmek biraz da olsa gevşememe sebep olmuştu. Rüzgar biraz üşütüyordu ama sorun değildi, içerde olmaktansa burada donarak ölmeyi tercih ederdim.

"Ne konuşmak istiyordun?" Sungjae birkaç saniyelik göz göze gelme anımızdan sonra bakışlarını benden kaçırıp yere eğdi. Gergin görünüyordu. Derin nefesler alıp veriyor, ben hariç her yere bakıyordu ve bu hali istemsizce benim de gerilmeme sebep oldu. Onun karşımda bu kadar kıvranmasına sebep olacak ne söyleyecekti ki?

"Senden çok hoşlanıyorum."

Tek bir nefeste kurduğu cümleyle gözlerim şaşkınlıkla irileşirken, hiçbir şey söyleyemeden ona bakmaya devam ettim. Jisoo bir kez daha haklı çıkmıştı ve ben artık o kızdan ciddi anlamda korkuyordum.

Sungjae'nin benden bir cevap beklediğini biliyordum ama ne diyebilirdim ki? Kalbimin kime ait olduğunu zaten biliyordunuz ama yine de Sungjae iyi biriydi ve onu kırmak, isteyeceğim en son şey bile değildi.

"Bir şey söylemeyecek misin?"

Sungjae yerdeki bakışlarını tekrar bana çevirdiğinde,  yüzünde tedirgin ve beklenti dolu bir ifade vardı. Dudaklarımı aralayıp ondan hoşlanmadığımı söyleyeceğim sırada Sungjae ile arama giren bir beden susmama sebep oldu.

apartment fourHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin