dangerous girl

5.2K 636 406
                                        

Taehyung'ın evinde yaşadığımız garip lakin bir o kadar da gergin günün üzerinden üç gün geçmişti. Onunla karşılaşmamıştım, ki bu iyiydi çünkü hala ona olan sinirimi üzerimden atabilmiş değildim. O günki ani çıkışının sebebini anlayamıyordum, halbuki sinirli olması gereken kişi bendim. Büyük ihtimalle onu haksız yere suçladığımı düşünmüştü ama atladığı bir yer vardı ki, onu suçlamak için oldukça sağlam delillere sahiptim. Her fırsatta beni sinirlendirecek şeyler yapıyor veya söylüyordu. Aramızda düşük bütçeli bir üçüncü dünya savaşı vardı. Ondan nasıl şüphelenmezdim?

Onu çözemiyordum ve artık kesinlikle çözmek de istemiyordum. Çünkü günün sonunda bana kalan, karmaşık düşüncelerle boğulmuş bir beyin ve paramparça olmuş bir kalp oluyordu. Tamamen ne hali varsa görsün modundaydım. Onunla uğraşmayacaktım bile. İsterse kaybettiğimi düşünebilirdi, gerçekten artık kazanmak cazip gelmiyordu bana çünkü. Yorulmuştum, daha fazla onun dengesiz ve alaylı tavırlarıyla uğraşamazdım.

Yoğun geçen bir okul gününün ardından eve gelmiş, öylece oturuyordum. Karnım açtı ama bir şeyler hazırlamak için fazla üşengeçtim şu an. Jisoo gelince bana yemek yapması için ona yalvaracaktım ve o da homurdansa bile bana kıyamayacağı için yemeğimi önüme getirecekti işte. Mis gibi plan.

Kapı zilinin çalmasıyla, bitkin bedenimi yayılmış olduğum koltuktan zorlukla kaldırdım ve bu sefer deliğe bakmadan kapıyı açmadım. Tekrardan bir Taehyung faciasını kaldırabileceğimi sanmıyordum.

Kapıda tanımadığım bir kız dikiliyordu. Yanlış geldiğini ya da adres soracağını düşünerek kapıyı açtığımda, kız neşeli bir merhaba eşliğinde eve girdi. Şokla kıza bakarken, elinde sürüklediği bavulunu fark etmem çok da uzun sürmedi. Tanrım, bu kız kimdi ve evimde ne işi vardı?

Yabancı kız rahat adımlarla evin içinde gezinirken, kapıda dikilmiş ve hayretle onu izleyen beni sonunda fark edebilmişti. Siyah saçlarını arkaya savururken genişçe gülümsedi ve başını eğerek selam verdi. "Merhaba, ben Jennie."

Lanet ismin umrumda değil diye geçirdim içimden. Tek bilmek istediğim, evimde ne halt yediğin. Dudaklarımı aralayıp konuşacağım sırada buna izin vermeyerek yanıma yürüdü ve konuşmaya devam etti. "Sen Lisa olmasın," dedi baştan aşağıya beni süzerken. "Ama pijamalarınla olman biraz garip."

Sesli bir şekilde güldüğünde, adımı biliyor olmasına mı şaşırmalı yoksa kendi evimde pijamalarımla otuyor olmamı garip bulmasına mı gülmeliydim bilmiyordum bile.

"Sen de kimsin?" Sesim beklediğimden sert çıkmıştı fakat karşımdaki kız bunu fark edemeyecek kadar gereksiz bir neşeye sahipti.

"Jennie," dedi tekrar ismini söylerken. Bana garip bakışlar atıyordu, hala buradaki tek garipliğin kendisi olduğunu fark etmeden. "Taehyung'ın kuzeni."

Duyduğum isimle, yaşadığım şok imkanı varmışcasına daha da arttı. Jennie hala açık olan kapıyı kapatırken, ben öylece dikilmiş olanları anlamaya çalışıyordum.

"Peki burada ne işin var?" Soğuk ve kaba sesimi sonunda fark eden Jennie'nin gülümseyen ifadesi solarken, şimdi o da en az benim kadar şaşkın görünüyordu.

"Çünkü burada kalacağım?" Tek kaşını havaya kaldırıp, bana bir aptalmış muamelesi yapıyordu. Gerçekten delirmeme saniyeler kalmıştı.

Dilim tutulmuş gibiydi. Diyecek tek kelime bulamıyordum, bu ani ve beklenmedik misafir(!) karşısında tamamen afallamıştım. Dudaklarına tekrar içten bir gülümseme yerleştiren Jennie, bana yaklaşarak elini omzuma koydu.

apartment fourHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin