jealous girl & charming boy

6K 623 301
                                    

Ucuz bir yasak aşk filminde gibi hissediyordum kendimi. Taehyung ile gizlice mesajlaşıyor, Jisoo okuldayken veya dışardayken onun yanına gidiyordum. Halim oldukça komikti ama yapabilecek bir şeyim de yoktu. Taehyung ile uyuduğumuz gecenin üzerinden bir hafta geçmişti ve daha ben aramızdaki ilişkinin(?) ne olduğunu bilmezken, Jisoo'ya ne söyleyebilirdim ki? Ayrıca bir de onun olanları öğrenirse kalp krizi geçirme ihtimali vardı ve ben daha en yakın arkadaşımı kaybetmeye hazır değildim.

O gecenin sabahında Taehyung'ın odasından çıkarken Jennie beni görmüştü fakat ne bana ne de Jisoo'ya herhangi bir şey söylememişti. Arada sırada Taehyung'ın konusu açıldığında bana attığı imalı gülüşleri yakalıyordum ama sorun değildi. Beni Jisoo'nun gazabından koruyordu sonuçta, ona minnettardım.

"Seninle kalmamı istemediğine emin misin?" Jisoo temkinli bakışlarını yüzümde gezdirirken konuştuğunda başımı salladım. Jisoo, Namjoon ve birkaç kişiyle daha buluşmak için dışarı çıkıyordu. Ona karnımın ağrıdığını ve bu yüzden onunla gelemeyeceğimi söylemiştim, benimle kalmak istediğinde ise şiddetle bunu reddetmiştim. Karnımın ağrıdığı falan yoktu, sadece onunla gitmemek için yalan söylüyordum böylece Taehyung ile görüşebilecektim. Komik, çocukça bir plandı ama başka yapacak bir şeyim de yoktu.

"Tamam," dedi Jisoo evden çıkmadan önce. "Bir şey olursa ara."

Ona yalan söylemek kötü hissetmeme sebep oluyordu, en yakın arkadaşıma olanları anlatamamak içimi yiyip bitiriyordu ama olan onca şeyden sonra Taehyung'ı hemencecik affetmiş olmama çok sinirleneceğini biliyordum. Haklı olabilirdi, belki de yelkenleri bu kadar çabuk suya indirmemem gerekiyordu ama hislerime söz geçiremiyordum. Onu gördüğüm an yaptığı her şeyi unutuyordum, beni öptüğü her an sanki tatlı bir meltem esiyordu ve bütün kötü düşünceleri alıp götürüyordu. Benim üzerimdeki etkisi çok büyüktü ve ben ne yazık ki, buna karşı koyamıyordum.

Jisoo gittiğinde hemen uzandığım yataktan kalkmış, pijamalarımı çıkartmış ve birkaç parça kıyafeti giyinerek evden çıkmıştım. Tanrıya şükür ki Taehyung karşı komşumdu, bu gizli kaçamaklarımız(!) beni pek de yormuyordu.

Heyecanla çaldığım kapı kısa bir süre içinde açıldığında, karşımda tanımadığım bir çocuk dikiliyordu. Siyah saçları ve küçük gözleriyle sevimli birine benziyordu. Onu incelemenin yeri olmadığını kendime hatırlattığımda sonunda dudaklarımı aralayabilmiştim.

"Kimsiniz?" dedim çekinerek. Kaşları havalanırken beni oldukça garip bir ifadeyle süzdü.

"Yoongi."

Her şeyin başlamasına sebep olan, asansörde duyduğum o isim. Ya sadece isim benzerliğiydi ya da gerçekten bu o çocuktu. Ne tepki vereceğimi bilemez bir halde ona bakmaya devam ederken kısa bir an beni süzdü ve düşünceli bir hale bürünürken konuştu.

"Sen..." dedi tereddütle. "Yoksa Lisa mısın?"

Beni tanıdığı için şaşırmalı mı yoksa Taehyung ona benden bahsettiği için sevinmeli miydim bilmiyordum. Sadece başımı sallayarak onu onayladığımda dudaklarına küçük bir tebessüm yerleşti ve kenara çekildi. "İçeri gelsene."

Temkinli birkaç adımla eve girdiğimde, ne yapacağımı bilemez bir haldeydim. Bu çocuk, Taehyung'ın aşığı(!) olduğunu düşündüğüm kişiydi ve şu an onunla karşılaşıyor olmak garip hissettiriyordu. Beni takip ederek peşimden küçük salona geldiğinde, Taehyung'ı görebilme umuduyla etrafıma bakındım ama burada değildi. Ben çekinerek koltuğa otururken, düşüncelerimi okumuş gibi mırıldandı.

apartment fourHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin