Pes ettiğimi, Taehyung ile artık uğraşmayacağımı söylemiştim değil mi? O sözlerimi tamamen unutun. Çünkü yeni arkadaşım Jennie, bana onun hakkında öyle bilgiler vermişti ki... Kim Taehyung hakkında öğrendiğim sırları ona karşı bir koz olarak kullanmamak, büyük bir ayıp olurdu.
Jennie'nin de bizim gibi bir üniversite öğrencisi olduğunu ama kaldığı yurtta bir kavgaya karıştığı için atıldığını ve sokakta kaldığını öğrenmiştim. Bu yüzden hiç istemiyor olsa da, kendine kalacak yeni bir yer bulana kadar Taehyung'ın yanına gelmişti.
Jennie, siyah saçlara ve kedi gibi bir surata sahipti. Sevimliydi, yaşadığı sorunlara ve yurttan atılmış olmasına rağmen keyfi gayet yerindeydi. Ben onun yerinde olsaydım, çoktan kafayı yemiştim bile. Ama o neşeli bir kızdı ve sorunları pek kafasına takan biri gibi görünmüyordu. En azından, dışarıdan bakıldığında böyleydi.
Onun anlattığına göre, Taehyung ile küçüklüğünden beri hiçbir şekilde anlaşamıyor, tıpkı şu anda da olduğu gibi sürekli birbirleriyle uğraşıp duruyorlarmış. Taehyung ile benim aramda olanlar aslında bu yüzden çok dikkatini çekmişti, çünkü bende kendini görüyordu.
Anlattıklarımı büyük bir ilgi ve dikkatle dinlemiş, arada Taehyung'a küfür etmeyi de ihmal etmemişti. İlerleyen saatlerde Jisoo'nun da bize katılmasıyla, zaman su gibi akıp geçmiş ve biz Taehyung'ın dedikodusunu yapmaya kendimizi kaptırmıştık.
"Taehyung gerçekten tam bir beyinsiz, kızlar onda ne buluyor anlayamıyorum." Jennie gülerek konuştuğunda, Jisoo bana yandan bir imalı bakış atmıştı. Ah, ben de Taehyung'da birçok şey bulan kızlardan biriydim ama bunu tabiki Jennie'ye söyleyemezdim. Bunu, hiç kimseye söyleyemezdim. Ona olan aşkım mezarıma benimle birlikte gömülmeliydi.
Dudaklarıma sahte bir gülümseme yerleştirirken başımı salladım. "Evet, ben de anlayamıyorum." Yalan.
Jennie titreyen telefonunu eline aldığında suratını buruşturdu. "Aptal kuzenim sonunda gelebilmiş," dedi ayağa kalkarken. "Sizinle tanıştığıma gerçekten çok mutlu oldum kızlar. Tekrardan teşekkür ederim." Jisoo ile aynı anda sorun olmadığına dair konuştuğumuzda, Jennie bavulunu alarak kapıya yöneldi. Çıkmadan önce ben ve Jisoo'ya sarılmayı da ihmal etmedi. Fazla samimi bir kızdı ve bu beni istemsizce gülümsetiyordu.
"Söylediklerimi unutma Lisa ve bunları Taehyung'ın üzerinde kesinlikle kullan," dedi omuz silkerken. "Tecrübe konuşuyor." Daha sonra gülerek evden çıktığında, Jisoo ile aynı anda birbirimize baktık. Gerçekten... garip bir gündü. Ve beklenmedik. Ama kesinlikle bütün bu gariplikler, benim işime gelmişti. Taehyung beni ve kuzenini sinir etmek için küçük bir oyun oynamıştı ama belli ki, bizim çok iyi anlaşacağımızı hesaba katmamıştı. Planın elinde patladığının ve onun hakkında edindiğim bilgilerin farkında bile değildi.
❧
Ertesi sabah uyandığımda bile, gülmeye devam ediyordum. Jisoo bana bir deliymişim gibi bakıyordu ama umrumda değildi. Tanrım, Taehyung hakkında öğrendiğim o kadar çok komik şey vardı ki...
Mesela, Taehyung'ın kiviye karşı büyük bir nefreti(?) olduğunu öğrenmiştim. Kivi yemeyi bırakın, adını dahi duyduğunda yüzü şekilden şekile giriyor ve neredeyse ağlayacak bir hale geliyormuş. Ve mesela 12 yaşına kadar altına yapıyormuş, ki en çok buna güldüm sanırım çünkü Tanrı aşkına, hangi insan 12 yaşına kadar çişini tutmayı öğrenemez ki?
Onun hakkında öğrendiğim daha birçok şey vardı ama şimdilik, bunlar benim için yeterliydi. Uyandığım an yaptığım ilk iş, markete giderek bir kilo kivi almak olmuştu. Şu an yapmak istediğim tek şey, o kivileri onun gözlerinin içine bakarken yemekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
apartment four
Fanfictionlalisa manoban, aşık olduğu karşı komşusu kim taehyung hakkında tuhaf(?) dedikoduların çıkmasına sebep olur.