snappish boy

5.1K 646 228
                                    

Kim Taehyung, beni şaşırtmaya devam ediyordu.

Bugün yine Bayan Min'in düzenlediği apartman toplantılarımızdan biri vardı. Buraya kadar her şey normaldi. Ta ki, Taehyung'ı da toplantıda görene kadar.

Masalardan birine oturmuş, etrafını saran fan kulübü üyeleriyle(!) gülerek sohbet ediyordu. Jisoo ile göz göze geldiğimizde, aklımızdan geçenler tamamen aynı düşüncelerdi. Kim Taehyung'ın burada ne işi vardı?

Onu tanıdığım günden beri, daha doğrusu bu apartmanda yaşadığım günden beri bir kez bile bu sıkıcı toplantılara katılmayan çocuk, neden şimdi buradaydı? Ve neden şimdi, aslında zerre hoşlanmadığına emin olduğum insanlarla komşuculuk oynuyordu?

Bizi farketmemişti, onunla hayranlık içinde konuşan kızlarla ilgilenmekle meşguldü çünkü. Jisoo bunu bizim için bir fırsata(?) dönüştürerek kolumdan tuttu ve onların olduğu masanın biraz gerisinde olan başka bir masaya beni sürükledi.

Ona ne yapıyorsun dercesine olan bakışlarımı anlamış olacak ki, sessizce mırıldandı. "Bu çok şüpheli," dedi saçlarını kulağının arkasına atarken. "Ne konuştuklarını dinlemeliyiz."

Jisoo'nun kendini bir ajan sanmasına gülmek istesem de, ne kadar ciddi olduğunu farkederek sustum ve bende dikkatimi onlara çevirdim.

Tek duyabildiğim, kızların kulakları tırmalayacak bir ses tonuyla "Oppa!" diye bağırmalarıydı. Jisoo ile tekrardan göz göze geldiğimizde, ikimizde suratımızı buruşturduk. Tanrım, cidden fazla aptallardı.

"Senin gözünde bende onlar gibi miyim?" diye sordum Jisoo'ya fısıltıyla. "Saçmalama," dedi sert bir sesle.

"Bu kızlar sadece Taehyung'ın dış görünüşünü seviyor ama sen... Taehyung'ı seviyorsun. Onlarla arandaki fark çok fazla. Demek istediğimi anlıyor musun?" Jisoo'nun kalbimi ısıtan sözleriyle genişçe gülümsediğimde, bir kez daha böyle bir arkadaşa sahip olduğum için Tanrıya şükrettim.

Bakışlarımı tekrar Taehyung'a çevirdiğimde, sadece sırtını görüyor olmama rağmen heyecanlanmama engel olamadım. Bir insanın arkası bile bu kadar iyi görünebilir miydi?

Dalgalı gri saçları, geniş omuzları ve—

Taehyung'ın bir anda arkasını dönmesiyle düşüncelerim anında yarıda kesilirken, göz göze geldik. Dudaklarına her zamanki o etkileyici gülüşünü yerleştirdi.

"Ah, çirkin şey? Sen de mi buradaydın?"

Alaylı sözleri yanındaki kızların kıkırdamasına sebep olduğunda, kaşlarım sinirle havaya kalktı. Onun için atan kalbimin farkında bile değildi ve en kötüsüde, bu kalbin ona ait olduğunu bilmeden paramparça etmeye devam ediyordu.

"Garip olan benim burada olmam değil, senin burada olman." İstemsizce sert çıkan sesimle konuştuğumda, dudaklarındaki gülümseme genişledi ve umursamazca omuz silkti.

"Neden garipmiş? Ben de bu apartmanda oturuyorum."

Alaylı sözlerine devam ettiğinde, Jisoo'nun sinirli bir ifadeyle dudaklarını araladığını gördüm ve direkt koluna yapıştım. Taehyung'a cevap vermesini, konuyu şu an burada daha fazla uzatmasını istemiyordum. Zaten derdi neyse, bunu birkaç dakika içinde öğreneceğimize emindim.

Bayan Min'in içeriye girmesiyle, Taehyung önüne döndü ve bakışlarını şokla ona bakan apartman yöneticimize çevirdi.

"Kim Taehyung," dedi Bayan Min afallamış ifadesini gizleyemezken. "Sizi burada görmek bizim için büyük bir şeref." Bayan Min'in kinayeli sözlerinden sonra Taehyung ellerini sağa sola salladı. "Ah yapmayın, Bayan Min. Beni şımartıyorsunuz."

Bu çocuğu tek kelimeyle tanımlamam gerekirse, bu kesinlikle gıcık olurdu. İnsanları nasıl sinirlendireceğini çok iyi biliyordu ve bunu kullanmaktan da asla çekinmiyordu.

"Bu toplantıların neden düzenlendiğini biliyor musunuz?" Bayan Min onun alaylı laflarını görmezden gelip ciddi bir tavra büründüğünde, bütün herkes -ben de dahil olmak üzere- tüm dikkatimizi sadece Taehyung ve Bayan Min'e verdik.

"Elbette," dedi Taehyung oturduğu sandalyede sırtını dikleştirirken. "Apartman kuralları, çöp saatleri gibi saçmasapan konulardan bahsediyorsunuz. Ve bir de, beni buradan gönderebilmek için oy toplamaya çalışıyorsunuz."

"Evet," dedi Bayan Min sahte bir gülümsemeyle Taehyung'a bakarken. "Aslında bugün burada olmanız oldukça iyi oldu, bu apartmanda ne kadar çok istenmediğinizi kendi gözlerinizle görmüş olacaksınız."

Taehyung bu sefer cevap vermemeyi seçtiğinde, birkaç dakikalık gereksiz apartman kuralları hakkında konuşuldu. Konuşma fazla uzun sürmedi çünkü Bayan Min sabırsızdı. Taehyung'ı bir an önce buradan göndermek istiyordu, bunu sadece onun yüzüne baksanız bile anlayabilirdiniz.

Ve sonra, oylamaya geçildi. Bayan Min sırayla herkesin fikrini alırken, Taehyung sadece gülerek etrafını izliyordu. Belki birazdan evinden taşınmak zorunda kalacaktı ama onun bu durum umrunda bile değildi. Bu çocuk sadece gıcık değildi, aynı zamanda bir deliydi.

Herkes Taehyung için kalsın veya gitsin diye oy verirken, sıra en arkada oturan ben ve Jisoo'ya geldi. Jisoo tereddüt dahi etmeden gitsin dediği an, belki de sadece filmlerde olacak o mucizevi tesadüf gerçekleşti ve oylar eşitlendi. Taehyung arkasına dönüp bana baktığında, yüzündeki gülümseme hala yerini koruyordu.

Ondan kurtulabilirdim. O buradan taşınırdı ve ben onu görmedikçe, belki de zamanla onu unuturdum ve belki o da, artık benimle uğraşmayı bırakırdı. İkimizde kendi yolumuza bakardık ve belki de ben, artık mutlu olabilirdim.

Ama ortada şöyle bir durum vardı ki, ondan kurtulmak ya da onu unutmak istemiyordum. Acınasıydı, hatta ezikçeydi bunu kabul ediyordum ama yine de istemiyordum işte.

Çünkü ben onu seviyordum. Basit bir hoşlanma ya da beğeni değildi, ben bu gıcık çocuğu gerçekten seviyordum ve onunla olan mutsuzluğu, onsuz olan bir mutluluğa tercih edecek kadar ona bağlıydım.

"Gitmesin," dedim Taehyung'ın gözlerinin içine bakarken. Gülümseyen ifadesi anında solarken, şaşkınlığını gizleme gereği bile duymadan bana bakmaya devam etti. Benden bunu beklemediği belliydi. Jisoo'nun bana yandan attığı 'sen iflah olmazsın' bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. Eve gidince benim tam bir aptal aşık olduğumdan bahsedeceğini de biliyordum ama umrumda değildi. Çünkü şu an Taehyung, benim gözlerimin içine bakıyordu ve ilk defa o gözlerde, alay ya da öfke yoktu.

 Çünkü şu an Taehyung, benim gözlerimin içine bakıyordu ve ilk defa o gözlerde, alay ya da öfke yoktu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sınır dolmadı ama bölüm hazır olduğu için atmak istedim. Neden mi?
Çünkü sizi seviyorum asdfg.🖤

Sınır;
Vote. +100
Yorum, +40

apartment fourHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin