beautiful girl

5.5K 660 443
                                    

Taehyung'ın arabasında eve geri dönüyordum ve tamamen inek dışkısı kokuyordum. Ağladığım için gözlerim kızarmıştı ve tek istediğim, onu öldürmekti. Taehyung'ında benden bir farkı yoktu ama benim aksime o gayet neşeliydi ve beni daha fazla sinirlendirdiğini bildiği halde kahkahalarını tutmuyordu bile. Peki biz bu hale nasıl mı gelmiştik?

Taehyung beni gerçekten tam saat 8'de kapımın önünden aldığında, heyecanımı belli etmemek için sakin ve umursamaz görünmeye çalıştım. Nereye gittiğimizi sorduğumda ise sadece bir "Gidince görürsün," demişti ve beni soru işaretlerimle baş başa bırakmıştı.

Taehyung'ın arabasıyla yaptığımız bir saatten uzun süren yolculuk yüzünden gerginliğim gitgide artıyordu. Issız yollardan gidiyorduk ve Taehyung ona sorduğum soruları görmezden gelerek sadece gülüyordu. Beni bekleyen şeyin ne olduğunu bilmiyordum fakat şimdiden onunla gelmemin büyük bir hata olduğunu hissedebiliyordum.

Sonunda Taehyung arabayı bir çiftliğin önüne park ettiğinde, beni neden buraya getirmiş olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu. Arabadan indiğimizde anında burnuma dolan ağır koku suratımı buruşturmama sebep oldu. Taehyung'ın ışıkları yakmasıyla aydınlanan çiftliğe göz gezdirdiğim sırada, Taehyung elinde bir çift kürek ve birkaç kıyafet ile geri dönmüştü. Küreklerden birini ve kıyafetleri elime tutuşturduğumda, bir elimdekilere bir de Taehyung'a baktım. Bu pislik yine neyin peşindeydi?

"Burada ne yapıyoruz Taehyung?" dedim sakin olmaya çalışırken. Dudakları alayla kıvrılırken parmağıyla içinde ineklerin olduğu ahırı işaret etti. "Orayı temizleyeceğiz."

Kısa bir süre duyduklarımı idrak etmeye çalıştım. Ya bu bir kabustu ya da benimle dalga geçiyordu. Söylediklerinde ciddi olamazdı.

"Anlamadım?" dedim afallamış bir halde onun yüzüne bakmaya devam ederken. "Bununla," dedi elindeki küreği işaret ederken. "Oradaki dışkıları temizleyeceğiz. Bunda anlaşılmayacak ne var?"

Tanrım, o ciddiydi. Bu manyak çocuk tamamen ciddiydi ve çoktan üstündeki tişörtü çıkartarak az önce benim içinde getirmiş olduğu eski kıyafetlerden birini üstünü geçirdi. Pantolonunu da indireceğini fark ettiğim an hızlıca arkamı döndüğümde, dudaklarından dökülen kıkırtıları işittim. "Ben hiçbir yeri temizlemeyeceğim Taehyung," dedim öfkeyle bağırırken. "Şimdi beni geri götür."

Taehyung bir kez daha güldüğünde benim aksime oldukça sakin bir sesle konuştu. "Üzgünüm Lalisa ama burayı temizlemeden hiçbir yere gidemem." Sinirle tekrar ona baktığımda, Tanrıya şükür ki altında bir eşofman vardı. Bu kadar olayın üstüne bir de onu yarı çıplak bir halde görmek kaldırabileceğim bir durum değildi.

"Temizle o halde, ben gidiyorum." Hızlıca yürümeye başladığımda, suratımın sinirden kıpkırmızı olduğuna emindim. Her şey bitmişti ve şimdi bir de inek pisliği mi temizleyecektim yani? Kesinlikle Taehyung bir deliydi.

"Bu saatte tek başına nereye kadar gidebilirsin," dedi arkamdan seslenirken. "Mantıklı davranmalısın, Lalisa." Sözleri olduğum yere çivilenmeme sebep olduğunda, sinirle tekrar ona döndüm.

"Haklısın," dedim derin bir nefes alırken. "O yüzden şimdi beni hemen eve getiriyorsun." Başını sağa sola sallarken sahte bir üzüntüyle dudaklarını büzdü. "Çok üzgünüm ama beklemek zorundasın, sana burayı temizlemek zorunda olduğumu söylemiştim."

Koku beni o kadar rahatsız ediyordu ki, derin bir nefesi bile içime çekemiyordum. Kabul etmek zorundaydım ki, bu sefer beni gerçekten iyi kandırmıştı. Elbette onunla romantik bir randevuya falan çıktığımızı düşünmemiştim ama beni bir çiftliğe getireceğide tabiki aklımın ucundan dahi geçmemişti.

apartment fourHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin