Multimedya: Sinem ve Deniz'i hatırlatmak istedim. Vee tabiki bölüm şarkısı= One Direction - Home
İyi okumalar ;)
-
Sesi kulaklarımı tırmalarken "Sus." diye mırıldandım. Titriyordum. Beni duymuşa benzemiyordu. Tam bana dokunmak üzereyken "Lan!" diye bağıran Boran'ın sesi ulaşmıştı kulaklarıma.
Hızla bize doğru koşup beni arkasına çekti ve Mesut'a kafa attı. Adamın yere serilmediğini görünce bu sefer yumruğunu geçirdi suratına. Mesut yere serilirken Boran üzerine çıktı ve yüzünü daha fazla kanatmaya başladı. Yumruklarını geçirirken "Şerefsiz!" diye bağırmıştı. "Neden yaklaşıyorsun kıza?"
Etrafı yaşlı gözlerimden dolayı bulanık görmeme rağmen Mesut'un yüzünün kırmızılığını fark edebilmiştim. Çevredeki insanlar Boran'ı ayırmayı çalışırken kılımı bile kıpırdatmadım. Boran Mesut'u Çağlar'ı dövdüğünden fazla dövmüştü. Hak etmişti de.
Yanaklarım hâlâ ıslakken Boran onun üzerinden kalktı ve gözlerime baktı. "Ne dedi sana? Bir şey yaptı mı? İyi misin?" diye sorularını ardı ardına sıralarken bana dokunmuyordu. Çünkü elleri yeterince kirli bir varlığın kanıyla kaplıydı. "Güzelim, iyi misin?" diye soruyu yinelediğinde kafamı aşağı yukarı salladım. "Boran eve gitmek istiyorum. Lütfen." dediğimde o da kafasını salladı.
Koluna girmem için kolunu uzattığında ona doğru atıldım. Koluna girdiğimde ilerlemeye başladı. Yürürken Mesut'a tükürüp yoluna devam etti. Boran'ın bu hareketlerinin bir nedeni varmış gibi gelmişti bana. Sanki o da benim gibi Mesut'u tanıyormuş gibiydi.
Bir lavabonun önünde durup "Sen Kerem'lere haber ver." dedi. "Elimi yıkayıp geleceğim." deyip lavaboya gitti. Telefonumu çıkarıp İrem'i aradım. Çağrıyı açtığında derin bir nefes aldım. "İrem biz gidiyoruz." dedim.
"Neden? Nereye?"
"Telefonda söylemek istemiyorum." dedikten sonra "Görüşürüz." diye de ekleyip çağrıyı kapattım. Elim ayağım birbirine dolanmıştı ve titriyordum. Boran'ın yanımda olması beni ne kadar rahatlatsa da yaşadıklarımı bir anda unutamıyordum.
Boran hızla yanıma gelip elini elime kenetledi ve ilerlemeye başladı. Onunla birlikte adımlarken kafamı Mesut'un olduğu yöne çevirmiştim. Çevresinde toplanan insanlar ona yardım etmeye çalışıyorlardı. Aslında Mesut'un bir insan olmadığını bilselerdi ona yardım ettikleri ellerini söküp atarlardı.
Biraz yürüdükten sonra motorun yanına varmıştık. Boran motora bindiğinde kaskı takıp ben de bindim. Kollarımı beline doladım. Gaza bastığında vücuduma değen soğuk rüzgarı daha fazla hissetmeye çalıştım.
Yarım saatlik yoldan sonra bizim evin önüne varmıştık. Motordan inip onun da inmesini bekledim. İndiğinde kaskı ona verdim ve yerine koydu. Bana dönüp yanaklarımı avuçları arsına aldı. "İyi misin?"
"İyiyim. Peki ya sen?" Konuşurken sesim titrediğinden suratını buruşturmuştu.
"İyi olduğuna emin misin?"
"Boran iyiyim." deyip ardından "Adam sadece adres sormuştu. Neden o kadar dövdün?" diye sorarak ağzını aramaya çalıştım. Sanki bir şey olmuşta hıncını alıyor gibi dövmüştü çünkü.
"Sen neden ağlıyordun?" dediğinde kalakaldım. Soruyu bana çevirebileceğini tahmin etmemiştim.
"Görüşürüz." deyip gitmeye yeltendiğimde bileğimden tutarak beni durdurdu. "Ben henüz görüşürüz demedim." deyip tebessüm ettiğinde benim de dudaklarım kıvrılmıştı. Ellerimi tuttu. Boran acımı unutturuyordu, bana iyi geliyordu.
"Miray?" diye gelen sese döndüğümüzde Barış'ın gözleriyle karşılaştım. Bize doğru gelmeye başladığında Boran'ın; elimde olan eli sayesinde kasıldığını hissetmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kirli Anı
Romanceİçindeki yarayı bastırabildiği gibi dışındaki yarayı da bastırabilir mi bir insan? Unutabilir mi böylesine bir yaraya sahip olduğunu, yaşadıklarını, gördüklerini? Unutabilir mi tüm bunların nasıl hissettirdiğini, acı hissettirdiğini ? +++ Hayattan g...