KA36

136 8 18
                                    

Hepinize güzel, sağlıklı ve sevdiklerinizle beraber harika bir yıl diliyorum! Yeni yıl umarım herkese iyilik ve sevgi getirir. Sizleri kocamaaan öpüyorum ve seviyorum ! <3

Kaos başlıyooor ;)

-

"Gençler, hayırdır nereye?" 

Boran beni arkasına çekerek önüme geçti. Ardından  "Ne istiyorsun?" diye sordu en sert ses tonunda. "Boşver gidelim." diye fısıldadım.

"Bıraktığım gibisin Miray.." demişti. İsmimin telaffuzdan iğrenmiştim o an. İsmimi hatırlıyordu. Mahallede karşılaştığımızda bile unutmamıştı beni. Unutmuş gibi yapmıştı sadece. "Küçük bir çocukken annenin arkasına saklanırdın. O seni koruyamazdı. Şimdi ise sevgilinin arkasına saklanıyorsun. Ben istediğim zaman o bile seni koruyamaz." dediğinde Boran'ın kasıldığını hissetmiştim. Şizofrendi bu Mesut. Takmıştı bize, bana. Aklında olanı yapmadan ölmek istemiyordu. Gerçekten de öyleydi. Raporu bile vardı zaten.

"Lan sen kimsin!" diye bağırdı Boran. "Hâlâ ne istiyorsun? Şerefsiz!"

Mesut "Bak bak. Hemen bir saldırı hali.." dediğinde "Boran gidelim lütfen!" dedim yeniden. Boran benim bu durumdan hoşlanmadığımı anlamış olacak ki kafasıyla beni onaylamıştı. Tam yürümeye yeltendiğimizde belinden çıkardığı silahla durdurdu bizi Mesut. "Bitti Miray."

"Korkaksın sen." dedi Boran alayla. "Silaha sarılıyorsun."

"Sen de bayağı cesur sanıyorsun kendini. Sevdiğin için siper oluyorsun. Ama bu cesaret değil aptallıktır. Benim seninle bir işim yok. Çekil aradan!"

"Cesaret olsun diye değil onu kendimden daha çok sevdiğim ve önemsediğim için siper oluyorum. O benden daha çok yaşamayı hak ediyor." dedi Boran. Sözleri içimi titretmişti. "Eminim ki senin ne siper olacağın  ne de sana siper olacak kişiler var hayatında." Boran bunu dediğinde Mesut gülmüştü. Sevimsiz.

"Sen kendi kanından olanı bile sevmeyen bir insansın. O yüzden burada bize silah doğrultmana şaşırmadık." dedim sonunda. Annem babamla tekrar evlenip Demir'i de yanına almasaydı, Demir belki de hiç baba sevgisini tadamadan büyüyecekti.

"Aha, minik fare konuştu." dediğinde gözlerimi devirmiştim.

"Keşke sen de bir sussan.." diye mırıldandım.

Mesut "Siz hâlâ neyin şovunu yapıyorsunuz gençler? Farkındaysanız elinde silah olan benim. Son duanızı edin!" dediğinde silahtan çıkan sağır edici ateşleme sesi kulaklarımı çınlatmaya yetmişti. Gözlerim buğulanırken Boran hızla arkasına dönerek vücudumu kontrol etmeye başladı. "Bir şey oldu mu sana Miray?!" diye bağırıyordu ama o şahane sesini kafamın içindeki çınlamadan dolayı zor duyuyordum. Gözlerimi Boran'a çıkardım. Vücudumda bir acı yoktu. Ben yaralanmamıştım. "Sen.." diye sayıkladım Boran'a.

"Ben iyiyim." dedi. Gözlerimi Mesut'un olduğu yere değdirdiğimde onun yerinde elindeki silahıyla beraber öylece duran Çağlar'ı görmüştüm. Mesut ise yerde baygın bir şekilde yatıyordu. Boran'da Çağlar'a baktığında "Gidin." demişti Çağlar.

"Lan oğlum n'aptın sen?!" diye çıkıştı Boran.

"Kurtardım işte sizi. Gitsenize!"

"Kahraman mı oldun şimdi? Birini öldürerek mi?"

"Ölmedi." dedi. "En az sakat kalır. Şanslıysa ölür." diye de ekledi ardından. Çağlar'ı anlayamıyordum. Ne yapmaya çalışıyordu. Bir gün iyiydi bir gün kötüydü. Hadi Mesut bizi takip etmişti, peki Çağlar bizi nasıl bulmuştu?

"Ambulansı arasak mı?" diye sordum titrek sesimle. Sesim bile gördüklerimden yorulmuştu.

"Ne ambulansı? İyimisiniz siz? Bu adam iyileşirse başınıza az önce olduğundan daha fazla bela olur."

Kirli AnıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin