KA45

126 7 34
                                    

Multimedya: Miray ve Boran
(Photoshopu ben yaptım:)

-

"Nasıl? Nereye?" diye sordum.

"Biraz emrivaki oldu sanki." deyip "Neyse." diye ekledikten sonra anlatmaya başladı.

Bugün mesut embesiline gittiğini, ailesiyle tanıştığını hatta ailesi tarafından yemeğe davet edildiğini anlatmıştı. Sonra "Sen de benimle gelecek misin?" diye sormuştu. Mesut'u en son gördüğümde yerde yatıyordu. Çağlar onu vurmuştu. Onu yeniden görmek isterdim aslında. Ama dövme isteğimi bastırabilir miydim, bilmiyordum.

"Tabii gelirim. Bu şansı kaçırmam." dediğimde anladım dercesine kafasını sallamaya başlamıştı.

"Kızların haberi yok. Onların olmadığı bir anda diğerlerine de söyleriz." dediğinde "Tamam." demiştim. Miray'dan bir şeyler saklayacak olmak her ne kadar canımı sıksa da mesutu görecektim. Eninde sonunda kızlara söyleyecektik zaten.

Kafeye girip masaya döndüğümüzde herkes suratımıza bakmıştı. Yeniden Miray'ın yanındaki yerimi aldım. Güzel gözleriyle bana bakıp "N'oldu?" diye sormuştu.

"Miray'ı ne zaman babamdan isteyeceksin diye sordu." dediğimde mavilerini kocaman açmıştı. Bacağıma yumruk atıp kaşlarını çattı. Siktir, çok tatlı görünüyordu. Onu öpmemek için Mert'e baktım. Gözlerim Mert'i görünce öpme isteğim yerini kusma isteğine bırakmıştı. Sırıtarak yeniden Miray'a döndüm.

"Boran düzgün cevap ver. Yoksa.."

"Ne olur?" diye böldüm lafını. "N'aparsın? Öper misin?"

Yüzünü ciddi bir hale soktuktan sonra hafifçe sırıtarak "Limon yediririm." demişti. Limonu duyunca yüzümü buruşturduğumdan sırıtışını genişletmişti.

"Olmaz güzelim. Yiyemem. Elinden zehir olsa bile yiyemem. Ben canımı yolda bulmadım." dediğimde bu sefer de omzuma geçirmişti yumruğunu. Ona biraz yaklaşıp "Bak şunu yapma." dedim. "Hayır yani, sonra moraran yerlerimi gören kişi yanlış anlıyor." deyip göz kırptığımda oflayarak önüne dönmüştü. Bir bacağını sallıyordu bir yandan. Yanakları da -yine- kızarmıştı :)

-

Asansörden inip düz koridorda ilerliyorduk. Beş kişi  mesutu taburcu etmeye gelmiştik. Dün kafede kızlar tuvalete gitmek için masadan kalkınca biz de Kerem'e anlatmıştık her şeyi. Kerem gelmeyi kabul ederken Mert de gelmekte inat etmişti. Demir de sonra Barış'a haber vermişti.

43. odanın önünde bir tane kız ve kadın karşılamıştı bizi. Demir mutluluk rolü yaparken hepimiz de aynı anda gülümsemeye başlamıştık. Kadını gösterip "Ebru. mesu.. Yani babamın eşi."  demişti Demir. Kadın yanındaki kızı gösterip "Asya, benim yiğenim." demişti. Herkes tanıştıktan sonra hep beraber odaya girmiştik. Şerefsizin suratı bizi görünce sapsarı olmuştu. İçimdeki öfkeyi bastırmaya çalışıp gıcıklığına sırtıttım.

"Dostlarım. Tanışsana, baba." demişti Demir.

"Valla ben tanıştığıma memnun oldum." deyip yatağa yaklaştı Mert. Sonra mesutun sakat olan bacağına birkaç kez vurarak "İyi gördüm sizi." demişti. mesut acıyla inlerken gülmüştüm. Mert, Mert olalı ilk defa doğru bir hareket yapmıştı.

Ebru tezye Mert'i yavaşça kenara çekip "Aman oğlum. Yavaş." demişti. Mert sırıtarak yanıma geldiğinde gizlice yumruklarımızı tokuşturmuştuk. Arada bir zekiliği tutuyordu.

"Enişte, sanki oğlunun arkadaşlarıyla tanıştığına memnun olmadın?" diyen kıza döndüm.

"Yok Asya'cım." dedi şerefsiz angut. "Memnun oldum tabi de.. Ağrım var sadece." Götüne girsin o ağrı.

Kirli AnıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin