KA49

153 8 21
                                    

Multimedyada Mert reisimiz var :DSfds

-

"Uğramasın. Yalnız kalalım. Çünkü senin egon başlı başına bir varlık bildiğin." dediğimde yeniden kahkaha atmıştı. Dişleri gözlerimi kamaştıracak derecede parlaktı. Baktım, baktı.. Saniyeler belki de dakikalar geçmişti. Bakışıyorduk. Sonunda elini saçlarıma uzattı ve bir tutamını kulağımın arkasına sıkıştırdı. Sonra elini yanağımda sabitleyip dudaklarıma doğru eğilmeye başladığında ben de ona doğru yaklaştım. Dudaklarımız buluştuğunda vücudumun da onu arzuladığını anlamıştım.

Sanki aylardır görüşmüyormuşçasına öpüşüyorduk. Aşk da bu değil miydi zaten? Her defasında daha fazla hissetmek, daha fazla tutklanmak değil miydi? Kimsenin gece vakti girmek istemeyeceği bir okyanustu aşk. Ama girdiğiniz vakit de alışıp ısındığınız ve içinden hiç çıkmak istemeyeceğiniz bir okyanustu.

Dudakları hala dudaklarımdayken ayaklandı ve beni kalçalarımdan tutarak kucağına aldı. Bacaklarımı beline dolarken sırtımı duvara yaslamıştı. Açlıkla öpmeye devam etti. Sonra dudaklarını, benimkilerden ayırıp boynuma yerleştirdi ve orada bir gezintiye çıktı. Ben ise parmaklarımı saçlarının arasında gezdiriyordum.

Dudaklarını, boynumdan çekip çeneme sonrada yanağıma yasladı. Kulağıma doğru "Miray.." diye fısıldadığında yanağıma çarpan nefesi titretmişti içimi. Vücudum ateş topuna dönerken "Hı?" diye mırıldanmıştım.

"Eğer daha fazla ileri gidersek.."

"Bırak da gidelim." dedim cılız çıkan sesimle. Her hücremi ele geçiren heyecandan dolayı zar zor konuşabilmiştim.

Gülümseyip yeniden dudaklarıma yapıştı ve beni tutmaya devam ederken yatağa doğru ilerliyordu. Yatağa ulaştığında beni yatağın yanında yere indirdi ve saçlarımı okşadı. Sonra elleri t-shirtümün eteklerine ulaştı ve izin istercesine gözlerime baktı. Gülümsediğimde  t-shirtümü yavaşça bedenimden ayırmıştı.

Karşısında sütyenimle dururken gözlerime bakıyordu. Ellerini karnıma değdirdiğinde bakışlarımı ellerine indirdim. Yaralarımı nazikçe okşuyordu, sanki biraz sert dokunsa canımı yakacakmış gibi. Ama bilmiyordu ki benim yaralarım, Boran'a aşık olduğum ilk gün geçmişti aslında. İlk defa korkmadan yattığım o gecede yaralarım da sarılmıştı.

Beni kucağına alarak yatağa oturttu ve yanıma oturdu. Tekrar dudaklarımızı buluşturduğunda yavaşça yatağa uzanmıştık bir yandan. O üzerimdeyken kalbim hızına hız katarak atmaya devam etmişti. Biraz doğrularak t-shirtünden kurtuldu ve hafif kaslı karnını görüş alanıma soktu. Tekrar uzanıp beni öpmeye başladığında hızla inip kalkan göğüsüm onun çıplak göğsüne değiyordu. Tekrar boynuma indirmişti dudaklarını. Nefes alış verişim hızlandığında "Kalbim çıkacak.." diye mırıldandım.

Küçük kahkahası kulağıma gelirken kafasını kaldırmış bana bakıyordu. "Durayım mı?" diye sordu gülerek. Gözleri parlıyordu.

Hayır anlamında kafa sallamıştım çünkü heyecandan konuşmaya nefesim yetmemişti. Durmasını istemiyordum. Gülümseyip bu sefer ben dudaklarına uzandım. Uzunca öpüştükten sonra alt dudağımı sertçe emerek geri çekildi ve karnıma doğru eğildi.

Yara izlerimi nazikçe öperken bir elini de belimde sabitlemişti, diğer eliyle de yataktan destek alıyordu. Hafifçe doğrularak ellerini pantolonumun düğmelerine götürdüğünde bakışlarımı alnına düşen saçlarına yönlendirmiştim. Gerçekten harika saçları vardı. Benimkilerden bile güzeldi hatta. Şimdi konumuz bu mu Miray?

Pantolonumu bacaklarımdan sıyırıp tekrar dudaklarıma yapıştı. Karşısında sadece iç çamaşırlarımla olduğum gerçeğini kafamdan atmaya çalışıyordum. Çünkü bunu her düşündüğümde nefesim, ruhumdan sökülecek gibi oluyordu.

Kirli AnıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin