Multimedya: Gavin James - Always
-
O da kollarını bana sarmıştı. Biraz uzağımda atan kalbini hissedebiliyordum. Gülümseyip daha sıkı sardım onu. O kadar mutluydum ki.. Böyle çocukken marketten aldığın çikolatayı eve gidince afiyetle yediğindeki gibi bir mutluluktu.
İçeriden gelen annemin "Miray..!" sesiyle gülümsemem silinmişti. Kafamı Boran'ın güçlü göğsünden ayırarak gözlerine baktım.
"Gitmem için alarmdı bu sanırım." dedi gülerken.
"Asıl benim gitmem içindi." dedim.
"Sende bir değişim görüyorum bak vallaha." dediğinde sorarcasına kafamı sallamıştım. "Önceden, buraya ne zaman gelsem ilk sözün 'git biri görecek' oluyordu. Artık bu sözlerini duymaz oldum."
"İstersen söyleyeyim." deyip güldüğümde sırıtarak "Yok!" diye çıkışmıştı. "Söyleme. Böyle iyi."
Omuz silkerek "Söyleyemem zaten." dedim. Biraz daha sırıttıktan sonra ayaklandı. Ben de ayaklandığımda önce yanağıma sonra da dudaklarıma küçük birer öpücük kondurmuştu. Pencereye yaklaşıp göz kırptı.
-
Boran'la Helin'i işaret ederek "Oradalar." dedi. Demir'in kolundan çıkıp masaya yaklaştım iyice. Ben Boran'ın yanına otururken Demir de Helin'in yanına oturmuştu.
"Evet, ne anlatacaksınız?" diye lafa girdim direkt. Demir ve Boran'ın bize bir şey anlatmak istediklerinden kafede buluşmuştuk.
"Şimdi şöyle.." diye gevelemeye başlamıştı Demir. Boran'a tedirgin bakışlar atıp duruyordu.
Bu sefer "Yani nereden başlasak ki?" diye geveleyen Boran olmuştu.
"Ne yaptınız yine?" diye sordu Helin.
Bir süreliğine oluşan sessizlikten sonra Demir, "Mesut'la görüştük." diye patladı. "Daha doğrusu ben, ilk başta, onu görmeye tek gittim. Onu bayağı bayağı tehdit ettim o gün. Hatta yeni ailesiyle bile tanıştım. Yeni eşi Ebru beni ismimden hemen tanıdı. Beni çok severmiş gibi anlatmıştı eşine, yalan söylemiş..." deyip durdu biraz. Aklımda birçok soru vardı fakat cümlelerinin arasına girmek istemiyordum. "Ebru teyze beni Mesut'u taburcu etmeye davet edince ben de yalnız gitmek istemedim. Boran'ı, Barış'ı, Kerem'i de alıp gittim."
"Mesut'un yaptıklarını anlatmadın mı ailesine?" diye sordum en sonunda.
"Hayır, Mesut'u böyle tehdit ettim zaten. Bir daha karşımıza çıkarsan her şeyi anlatırım dedim. Yani ailesi Mesut'u sevdiğimi onun da beni sevdiğini falan düşünüyor."
"Bir bu eksikti." diye mırıldandım.
"Belki de bırakır artık yakamızı."
"Peki ya bırakmazsa Boran?" diyen Helin'e döndüm.
"Dedim ya, o zaman ailesi her şeyi öğrenir." dedi Demir.
"Ailesinin inanacağı ne malûm?" deyiverdim sonunda. Herhangi bir kanıtımız yoktu. Neyi ispatlayabilirdik ki? Hiçbir şeyi. Bir tek yaralarım vardı işte ama onları da Mesut'un yaptığını kanıtlayamazdık.
"İlla ki bir şey bulunur." dedi Demir. Rahatlığı beni rahatsız etmişti.
Biraz geçtikten sonra Boran hareketlenerek "O zaman bize müsaade." deyip kalkmam için kaşları ve gözleriyle işaret yapmıştı. "Herkes her şeyi öğrendiğine göre ayrılma vakti."
"Niye ayrılıyoruz?" dedi Demir düz bir tavırla. Helin'e hâlâ biraz kırgın olduğundan onunla yalnız kalmak istemediğini anlamıştım. "Hep beraber bir şeyler yapalım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kirli Anı
Romansaİçindeki yarayı bastırabildiği gibi dışındaki yarayı da bastırabilir mi bir insan? Unutabilir mi böylesine bir yaraya sahip olduğunu, yaşadıklarını, gördüklerini? Unutabilir mi tüm bunların nasıl hissettirdiğini, acı hissettirdiğini ? +++ Hayattan g...