KA15

247 11 40
                                    

Bölüm şarkısı : Adam Levine - Stereo Hearts

-

Boran yumruklarını Barış'a geçirmeye devam ettiği sırada gözlerimi Kerem'e diktim. Ona işaret verdiğimde zaten bize doğru hareket eden ayaklarını daha da hızlandırdı. Yanımıza ulaştığında "Kardeşini al şuradan!" diye bağırdım. Deniz ve Kerem Boran'ı hızla çekip Barış'ın üstünden aldılar. Demir de Barış'ın yanına gelip onu ayağa kaldırdı. Boran'a "N'apıyorsun sen?!" diye bağırdıktan sonra Barış'a döndüm. Yüzü kan içindeydi. 

Ben Barış'ın yanına ilerlerken Boran hızla yanıma gelip bileğimden tuttu ve beni kafenin kapısına doğru götürmeye başladı. "Bırak beni!" diye çıkıştım. O sırada Demir gelip öteki bileğimden tuttu ve "Kaşınma." diye sert bir uyarı yaptı Boran'a. Boran Kerem'e seslenip Demir'i işaret etti. Kerem hareketlendiğinde Boran yeniden beni çekiştirmeye başladı. "Boran bırak beni!" diye bağırmama rağmen beni dinlemiyordu.

Kafenin dışına çıktığımızda bileğimi hızla çektim ve ovuşturmaya başladım. Boran'ın ellerine geçen Barış'ın kanı şimdi benim bileğime de bulaşmıştı. Öfkeli mavilerimi onun suratına diktim. "Ne halt ettiğini sanıyorsun sen?!"

"Abuk subuk konuşmasay..."

"Konuşmadı Boran! Sen kendi kendine sinirlendin. En güzel günümün içine sıçtın, sağ ol!"

"Öyle değil!" diye bağırdı. Olduğum yerde irkilmiştim. Daha kısık sesle "Öyle değil.." diye yinelediğinde "Seni görmek istemiyorum." dedim aksini isterken. Yanaklarım ıslanmaya başlamıştı. Gözlerim buğuluydu ama onun göğsünün hızla inip kalktığını görebiliyordum. Kriz geçirmek üzereydi belki de ama onu aldırmadan arkamı döndüm ve kafeye girdim.

Kerem ardımdan dışarı çıkarken elimi kalbimin olduğu yere bastırdım. Öyle çok acıyordu ki... Nefes almam zorlaşıyordu. Kalbim sıkışıyordu ama bu sefer Boran'la olduğum için değildi, Boran'sız kaldığım içindi.

Bir tarafta dostum kanlar içindeyken diğer tarafta kalbimi bırakmıştım. Barış'ın yanına gidip yüzünü incelemeye başladım. "Ben iyiyim." dedi inleyerek. Kafamı çevirip Boran'a baktım. Yerdeydi. Deniz, Mert ve Kerem onu kaldırmaya çalışıyorlardı. Tekrar önüme döndüm. En güzel günümü mahvetmişti. Oysaki ben bugün onunla hislerim hakkında konuşmak istiyordum..

Kötü bir geceden sonra nihayet eve gelmiştim. Odama geçmek için adımladığımda annem beni durdurmuştu. "Anne?"

"Odanda hediyen var." dediğinde biraz da olsa tebessüm ederek "Ne aldın?" diye sordum.

"Ben almadım!" diye çıkıştı. "Siz akşamüstü çıktıktan sonra Boran'la Helin getirdi. Hemen de gittiler." dediğine kalbim hızlanmıştı. "Büyükçe bir kutu. Aç da göreyim ne olduğunu." dediğinde kafamı sallayıp odama ilerledim.

Kapıyı açıp içeri girdiğimde büyükçe bir kutu beni karşıladı. Beyaz kutunun üzerinde mavinin en güzel tonunda olan süsler vardı. Kalbim daha da hızlanırken kutunun yanına gittim. Üzerinde küçük bir not vardı.

"Umarım müziğini her tıngırdatışında beni hatırlarsın.
                                                 ~Uyuz. "

Boran'ın hediyesiydi bu. Üzerindeki süsü çıkarıp kutuyu açtığımda karşılaştığım şeyle ağzım şaşkınlıktan açılmıştı. Ben hayran hayran bakarken annem kolumu dürtüp "Çello mu bu?" diye sordu. Kafamı olumlu yönde sallayıp enstrümana dokunmaya başladım.

-

Sabahtan beri yediğim beş tane çikolatadan sonra son olarak altıncı paketi açtım. Önümdeki laptopta açık olan filmi izlerken çikolatayı ısırdım. Yanaklarım ıslaktı hâlâ. Çünkü daha demin filmde yağmur yağmıştı ve ağlamaya başlamıştım.

Kirli AnıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin