KA4

298 14 18
                                    

Multimedya bölüm şarkısı : The Chainsmokers ft Winona Oak - Hope

100 okumayı geçmişiz!! Çok teşekkürler!

-

Ağırlaşan göz kapaklarımı açtım. Odayı aydınlatıp gözüme çarpan ışık gözlerimi yakmıştı. Bulunduğum odada biraz göz gezdirdikten sonra koluma serumun bağlı olduğunu gördüm. Odadakilere dönüp "Ne oldu?" diye soru yönelttim.  Hepsinin yüzü bana dönünce oturdukları yerden kalkıp yatağa yaklaşmaya başladılar. "Uyanmışsın."

"Yok hala uyuyorum İrem."  Gözlerini devirdikten sonra kollarını göğsünde birbirine bağladı.

"Bayıldın." Kerem'in sesiyle ona döndüm. Kaşlarımı çatınca suratımın aldığı ifadeye gülmeye başladı.

"Bayıldın işte yanımda. Tansiyonun düşmüş." İçim bir yandan 'ne tansiyonu' derken bir yandan Boran'ın 'yanımda' demesine takılmıştı. "Bomba?" diye soru yönelttiğimde Boran ve Kerem birbirine bakmaya başladı. Gözlerini ayıran ilk Boran olmuştu. "Çağlar'ın aptal bir oyunuymuş."

"Dayak yiyince götü tutuştu tabii. Hemen intikam alma çabalarına girdi." Boran'ı tamamlayan Kerem'e döndü bu defa gözlerim. Bir insan-hatta insan mı orası şüpheli- nasıl böyle adice bir oyun oynayabilirdi ki?

Demir hızla "Doktora bir şey sormam gerek." diyerek odadan çıktı.  Demir'in odadan çıkmasından cesaretlenip "Boran seninle yalnız konuşabilir miyim?" dedim. Kafamda sorular vardı ve bunların cevaplanması gerekiyordu. Sorduğum soruyla tüm yüzler şaşkın ifadelerle bana döndü. Kerem odadan çıkarken Helin de peşine takıldı. İrem de odadan çıktıktan sonra Barış bana tereddütle baktı. "Merak etme" dercesine kafamı salladıktan sonra odada yalnızca Boran ve ben kalmıştık.

Bana meraklı bakışlarla bakmaya başladı. "Ne oluyor?" sorduğum soruyla bakışlarını daha da yoğunlaştırdı. "Kim bu Çağlar? Neden sizinle uğraşıyor?"

"Önemli bir şey değil."

"Boran anlat bana. Kimseye söylemem merak etme. Ama eğer bu çocukla karşılaşmaya devam edeceksem onun hakkında bir şeyler bilmem gerekiyor, değil mi?"

Sıkıntıyla iç çekti. "Eski mevzular. Sen uzak dur bu işlerden."

"Sanırım artık çok geç." dediğimde sinirle bana baktı. Ona masum bakışlarımdan attım. Gözlerimle yalvarıyordum resmen anlatması için. Homurdanıp hareketlenmeye başladı.

"Lisenin ilk zamanlarında, küçükken bu ibne uyuşturucu satıyordu." Gözlerim irileşirken bir an Boran'ın da uyuşturucu kullanmış olabileceğinden korktum. "Bu satış yaparken ben bunu yakaladım. Üstün bir zekaya sahip olduğum için de polise şikayet ettim. Bu pezo birkaç gün yattı içerde ama baba parasıyla çıktı tabii." Pezevenki 'pezo' diye kısaltmasına gülmek istesemde yapmadım. Şu an ciddi olmam gereken nadir anlardandı.

Ben düşünürken "Bak ondan uzak dur." diye uyarı yağdırmaya başladı. "Psikopat ibnenin teki. Peşine adam bile takar anladın mı?"

"Ondan korkacak halim yok. Korkmuyorum."

"Ondan ben de korkmuyorum." Yutkundu. "Benim korktuğum şey değer verdiğim kişilerin başına bir şey gelmesi ihtimali." Elini saçlarının arasına daldırıp geriye doğru yatırdı. "Bak ben sevdiğim birini kaybettim zaten. Bir daha kaybedemem."

Dediklerine anlam veremezken odadan çıkıp gitti. Kimi kaybetmişti? Şu anda kimi kaybetmekten korkuyordu? Değer verdiği bir insan mıydım? Çağlar yüzünden mi sevdiği birini kaybetmişti? Bunları düşünürken kalbim nedensizce hızlı atıyordu. Belki de böyle hızlı atmasının bir anlamı vardı ama ben kestiremiyordum.

Kirli AnıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin