Gidiyorum

674 18 1
                                    

Su'dan

Ne yani şimdi Rüzgâr ağlıyor muydu? Rüzgâr ona baktığımı anlayınca hızla gözlerini açıp göz yaşını sildi.

" Rüzgâr?"

" Efendim güzelim"

" Sen neden ağlıyorsun"

" H-hiç"

" Sesin titriyor salak nasıl hiç?"

" Yok bir şey Su"

" Anlatma-" lafını tamamlayamadan hızla böldü.

" Su yok bir şey dediysem yoktur. Hem sana neden anlatayım özel hayatımı" diye bağırdığında kendimi kötü hissetmiştim. Neden kimse beni istemiyordu?

Başını eğip sesimin titrememesine özen göstererek konuşmaya çalıştım.

" Ö-özür dilerim. Ben sadece sen beni hep dinliyorsun ben de seni dinlerim demek istedim" Rüzgâr kötü olduğumu anladığında hemen beni kollarıyla sardı.

" Asıl ben özür dilerim Su. Niyetim sana bağırmak veya seni kırmak değildi. Sadece aklıma kız kardeşim geldi." Oha

" Senin kız kardeşin mi var?"

" Vardı. Öldü." Dediğinde üzülmüştüm. Kardeş acısını en iyi ben bilirim. İki sene önce benden altı yaş küçük kardeşim silahlı saldırıda ölmüştü.

Bunu kardeşime yapanları bulup öldürdüm. Ya da ben öyle zannediyordum. Çünkü bir sene sonra tekrar ortaya çıktılar. Meğer sadece bir kaçı ölmüş. Asıl emir veren değil.

" Çok sevdiği, dünyalardan çok sevdiği bir çocuk vardı. Aslında çocuk da Nazlı'ya karşı boş değildi. Sadece ben annem gibi onu da koruyamamaktan korktuğum için Deniz ile görüşmelerini istememiştim.

Ama sonra ilişkilerine onay verdiğimde Deniz'de bizim gibi mafya olduğu için silahlı saldırıda öldü. Kardeşim bunu kendine yediremeyince bana kızdı. Senin yüzünden biz aşkımızı yaşayamadık, sen onu istemediğin için onu öldürttün dediğinde hep sustum.

Sonra bir gün kardeşim yemek yenmeyince tepsiyi duvara fırlatıp bağırdım. Tabi Deniz'in ölümünden 5 ay geçmişti.

" Nazlı artık onun öldüğünü kabullen. Yemek yemiyorsun, uyumuyorsun, konuşmuyorsun. Beni suçladın sustum. Kendine zarar verdin yine sustum. Ama artık yeter" Dediğimde verdiği cevap kalbimi çok kırmıştı

" Abi git. Nolur beni yalnız bırak. Ya istemiyorum kimseyi. Niye anlamıyorsun. Ben seni, Kerem abiyi veya Batu'yu istemiyorum. Ben Deniz'i istiyorum. Anladın mı? Şimdi git"

Dedikleri bana çok ağır gelmişti. Ben onun abisiydim. Tabi ki onun yanında duracaktım. Evden hızla çıkıp Kerem'in yanına gittim. Her şeyi anlatınca bana bir kaç şey söyleyip benimle eve geldi.

O gün keşke evden çıkmasaydım. Eve geldigimizde Nazlı odasında kanlar içinde yatıyordu. Hemen yanına koşup nabzına baktım. Çok yavaş atıyordu.

Kerem sokta kalmış gibi bizi izliyordu. Kerem'in de annesi gözleri önünde ölmüştü. Kerem şoktan çıkınca masanın üstünde bir kağıt buldu.

Nazlı benden sabahki söyledikleri yüzünden özür dilediğini, Deniz'i çok özlediği için yanına gideceğini yazmıştı. O günden sonra kendimi hiç affetmemiştim.

Su aslında biliyor musun? Ben kardeşim öldükten sonra hiç doya doya gülmedim. Taki sen gelene kadar. Sen bana doya doya gülmeyi öğrettin. Sen benim dort yil sonra gelen kardeşimsin. Az önce seni isteyerek kırmadım."

Dediğinde artık göz yaşlarıma engel olamıyordum. Aklıma kardeşim gelmişti. İçimdekileri dökmek için konuşmaya başladım.

" Benim de kardeşim vardı. İki yıl önce öldü. Hem de doğum günün olduğu gün. Elimde iki aydır çözmeye çalıştığın bir dava vardı. İlk başta zor gelmişti ama sonradan isler yoluna girmeye başladı.

Her şey tıkırında giderken doğum günün olduğu sabah Sena artık benimle ilgilenmiyorsun beni sevmiyorsun diye tutturunca elimde önemli bir dava olduğunu ve onunla ilgilenirim için onu aksattığımı ama özür dilediğimi söyledim.

Ama kabul etmedi. Kabul etmeyince okula ben bıraktım. Aramız düzelince onunla sinemaya gidecegimize söz verdim.

Kabul edince merkeze gelip bir sonraki gün için operasyona hazırlık yapmaya başladık. Toplantının ortasında haber geldi. Hemen olay yerine gidince bu arabanın Sena'yı okuldan almaya gen araba olduğunu anladım. İçine baktığımda Sena'nın cansız bedeni yatıyordu.

Meğersem o davadaki suçmu tataf yapmış. Hepsini bulup tek tek indirdim. Ama bir tek kişiyi atladım. Emir veren kişiyi. Kaçmıştı. En çok da ne loydu biliyor musun? Sena sabah benimle yalandan kavga etmiş. Önceden üstüne çok düşerdim o yüzden kıyamazdım. Sonuçta tek kardeşimdi.

Meğer akşam beni acilen parti olacak yere çağıracakmış. Yani bana sürpriz doğum günü hazırlamış. Bunu duyunca mekana gidip ilk önce orayı talan ettim.

Sonra gidip tek tek öldürdüm. Neredeyse 1 yıl kendime gelemedim. Ruh gibiydim. İşte bu yüzden doğum günü kutlamıyorum.

Bana hep kardeşimi hatırlatır." Rüzgâr beni daha sıkı sardığında artık ağırlaşan göz kapaklarım yenik düşerek mırıldandım.

" İyi geceler bad boy"

" İyi geceler güzelim"

Sabah uyandığımda Kerem'e için bakmak odasına yönelmiştim ki gece olanlar aklıma gelmişti. O kadar gurursuz değildim ama yine de meral ediyordum. Dolan gözlerime lanet edip odadan çıktım. Bana ne olmuştu böyle. Kerem ile tanıştığımdan beri sürekli ağlıyordum. 

Odaya tam girmeden kapıyı az da olsa açıp baktım. Kerem yatakta masum bir şekilde uyuyordu. Burukça gülümsedikten sonra biraz daha Kerem'i izleyip odama geri döndüm. Onu izlerken düşündüm ve karar verdim. Madem beni istemiyordu ben de istenmediğim yerden giderdim. Odaya tekrar döndüğümde Rüzgar'ı uyandırmamaya özen göstererek hazırlandım. Daha sonra bir kağıdı alıp yazmaya başladım. Sanki şu an Kerem'le konuşuyormuş gibi. 

Yazmayı bitirince sessizlikle Kerem'in odasına gidip kağıdı bıraktım. Mektup demek içimden gelmiyordu çünkü mektup basit şeyler içindi ama bizim ilişkimiz basit değildi.

Kerem'in yanağına onun için ufak olsa da benim için bir çok duygu barındıran bir öpücüktü. Odadan çıktıktan sonra kendi odama döndüm. Yanıma hatıra olması için bir resim alıp montumun cebine yerleştirdim.

Merdivenleri inerken aklımda sadece Kerem'le olan anılarım vardı. Neredeyse her adımda bir anı vardı. Hepsinde de mutluyduk. Ya şimdi. Evden çıktıktan sonra bir taksiye binip adresi verdim.

İşte tekrar gelmiştim. Ama bu sefer kendi isteğimle gelmiştim. Aslında Kerem'in isteğiyle. Daha fazla uzatmadan içeri girdim.

İlk AşkımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin