Su'dan
Ayıldığımda yine aynı yatakta yatıyordum. Az sonra kapı açıldı ve içeri bir adam girdi. Yanıma yaklaşıp konuşmaya başladı.
" Beni tanıyor musun?"
" Hayır." Başıyla onay verip.
" Ama ben seni tanıyorum." Yanındaki adama işret verdi ve kulağına bir şeyler fısıldadı. Başıyla onayladığında gitti.
Aradan kaç saat geçti bilmiyorum ama bu sefer elinde bir şırınga vardı.
" Bil bakalım ne öğrendik?" Ben cevap vermeyince konuştu.
" Seni yavaş yavaş nasıl öldürelim diye test yaparken bir bebeğin olduğunu öğrendik. Şimdi bu iğneyle beraber hem sen hem de karnındaki ölücek. Biz de seni burada bırakıp gidicez." Hızla başımı sağa sola salladım.
" Hayır hayır. Sakin ona dokunma." Ben hala konuşurken beni buraya getiren kolumu sert bir şekilde tutup iğneyi batırdı. Artık hem ağlıyor hem de konuşuyordum.
" Hayır hayır. O ölemez. Ona bir şey olmasın."
" Tam on dakika sonra kramplar başlayacak. Daha sonra ise. Anlarsın ya." Dedi ve adamlarla birlikte gitti.
Bir zaman sonra karnıma giren sancıyla bağırmamak için dişlerimi sıktım ama ikinci bir sancıyla bağırmaya başladım.
Canım o kadar çok yanıyordu ki. Kerem nerdeydi? Hani bizi asla bırakmayacaktı? Tekrar giren sancıyla daha çok bağırmaya başladım.
" Aaaaggghhh." Tek elimin ipini çözmüşlerdi. Ne akla hizmetse. Elimi karnıma bastırdım ama ağrısı yine geçmedi. Ayaklarımdan akan bir sıvı hissettim.
Bayağı bir zaman sonra yarı baygın şekilde yatakta yatarken kapıdan biri girdi. Sancılarım hala bitmemişti.
Gelen kişiye baktığımda Rüzgâr olduğunu gördüm. Bağırdıktan sonra hızla yanıma gelip elimi çözdü. Az sonra Kerem de gelince burukca gülümsedim.
Hızla gelip beni kucağına aldı. Hem yürüyor hem de kulağıma bir şeyler fısıldıyordu ama ben anlamıyordum.
Arabaya bindiğimizde Kerem arkaya binmiş beni de kucağına çekmişti. Başımı Kerem'in omzuna koydum ve sancılarınla baş etmeye başladım ama olmuyordu. Gelen derin sancıyla bağırdım.
" Aaaaaaaaggggghhhh." Kerem hızla doğruldu. Daha sonra boşta olan elimi tuttu. Destek vermek istercesine. Gelen bir sancıyla daha bağırdım. Bir yandan da Kerem'in omzunu sıkıyordum.
" Aaaaaagggghhhh." Araba inlemişti. Belki sesim dışarıdan duyuluyordu. En sonunda Kerem Rüzgâr'a bağırdı.
" Rüzgâr bas şu siktigimin gazına. Hadi. Su güzelim lütfen dayan." Son gelen sancıyla bir kez daha bağırdıktan sonra her yer karanlık olmaya başladı.
Kerem'den
Odaya girdiğimde Su yatakta kanlar içinde yatıyordu. Bir eli de karnındaydı. Lütfen düşündüğüm şey olmasın.
Hızla yanına gidip kucağına aldım. Arabaya binindikten bir süre sonra bağırmaya başladı. Elini destek olmak istercesine tuttum. Bir kaç kez daha bağırdıktan sonra eli boşluğa düştü.
" Su hayır Su. Su lütfen az daha dayan. Yapma bak bebeğimiz için dayan. Ne olur sevdiğim az daha dayan. Benim için oğlumuz için bebeğimiz için. Az daha dayan." Gözümden akan yaşlarla beraber ağladığımı anladım.
Kafası omzuma düşünce nabzına baktım ki çok şükür yaşıyordu. Elini daha sıkı tutup konuşmaya başladım. Belki beni duyar diye.
" Bundan iki yıl önce. Seni futbol sahasında görmüştüm. O kadar güzeldin ki. Daha sonra bana dönüp bağırdığında göz ucuyla plakana bakmıştım. Plakayı adamlarıma verip seni araştırmalarını istedim. Daha sonra iki ay oyunca seni takip ettim. Aşık olduğunu biliyordum ama sana söylemeye cesaretim yoktu. Seni kaçırdıktan sonra beni seveceğine asla inanmadım. Ama şimdi ise bir oğlumuz ve bebeğimiz var. Lütfen dayan sevgilim. Az daha dayansan. Benim için. Bizim için, aşkımız için az daha dayan."
Araba durduğunda geldiğimizi anladım. Hemen arabadan inip iceri girdim. Doktorlar gördüklerinde hemen mudahele ettiler.
Sedyeyle ameliyathaneye aldılar. 6 saattir Rüzgâr ile bir haber bekliyorduk. 4 ünite kan getirmişlerdi. Sonunda doktor çıkınca cöktüğüm yerden kalkıp önüne geçtim.
" Ne oldu? İyi mi?"
" Su Hanım iyi fakat bebeği kaybettik. Geldiğinizde zaten çok kan kaybetmişti. Şimdi normal odaya alacağız. İki saat içinde uyanır. Geçmiş olsun." Dedi ve gitti. Hemen olduğum yere çöktüm.
Az sonra içeriden sedyede yatan Su'yu çıkardılar. Hangi odaya aldıklarına bakmadan hastaneden çıktım. Rüzgâr her ne kadar peşimden seslense de dönmedim.
Hemen arabaya binip kayalıklara gittim. Arabadan inmeden önce Rüzgar'ın da arabasını gördüm. Arabadan inip üç noktaya geçtim.
Yaşlar gözümden akın ediyordu. Olduğum yere diz çöktüm ve sayıklamaya başladım.
" Benim yüzümden. Benim yüzümden. Onları koruyamadım. Allah benim belami versin. Koruyamadım. Olmadı." Kendimi birinin göğsünde buldum. Rüzgar'dı.
" Hiç bir şey senin yüzünden olmadı kardeşim. En azından Su hayatta."
" Beni asla affetmicek. Benden nefret edicek. Ben onlara sahip çıkamadım. Beni affetmicek."
" Hayır kardeşim. Su asla senden nefret etmez. O da biliyor senin suçun olmadığını." Bir süre daha kaldıktan sonra hastaneye döndük.
Su'dan
Gözlerimi yavaşça açtım. Gözüme gelen ışıkla gözlerimi kıstım. Ne olmuştu bana? Her şey bir anda aklıma hücum etti. Elimi karnıma koyup etrafa baktım. Hemen ardından Kerem girdi.
Uyandığımı görünce hemen gelip elimi tuttu." Su?"
" Kerem koruyamadım. Yalvardım yapma diye. Dinlemedi. Yapamadım Kerem. Bizden bir parçaya sahip çıkamadım. Koruyamadım." Hızla bana sarıldı. Ben de ellerimi beline sardım ve hıçkırarak ağlamaya başladım.
" Özür dilerim. Özür dilerim. Sizi koruyamadım Su. Özür dilerim. Sen beni affetsen bile ben kendimi affetmicem. Özür dilerim." Hızla kafamı kaldırıp yüzünü avuçlarım arasına aldım ve alınlarımızı birleştirdim.
" Hayır hiç bir şey senin suçun değil. Affedilecek de özür dilenecek de bir şey yapmadın." Gözünden bir damla yaş aktı.
____________Sonunda hastaneden çıkıyordum. İki gündür buradaydım. Arabada Kerem'e döndüm.
" Kerem gidelim. Iki gün bir hafta gidelim buradan." Bana dönüp gülümsedi ama yeniden yola odaklandı.
" Sen nasıl istersen güzelim. Nereye gitmek istersin?"
" Yanlız kalacağımız bir yere." Başıyla beni onaylayıp telefonu eline aldı. Bir kaç kere ekrana vurduktan sonra kulağına tuttu.
" Alo Rüzgâr. Şimdi beni iyi dinle. Biz Su ile dört gün yokuz. Sen de Aras ile ilgilenir misin?"
"....."
" Güzel. Tamam o zaman dört gün sonra görüşürüz." Dedi ve cevap gelmesini beklemeden kapattı.
Uzun bir yoldan sonra bir dağ evine gelmiştik. Kerem yolda durmuş ne gerekliyse almıştı. Kerem arabadan inip yanıma geldi ve elimi tuttu.
Elini cebine sokup anahtarı çıkardı. Kapıyı açıp beraber içeri geçince beni salondaki tekli koltuklardan birine oturtturdu.
" Sen burada bekle ben de arabadakileri getireyim." Dedi ve gitti. Bakalım bu dört günde bizi neler bekliyor?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlk Aşkım
AventuraKulağıma fısıldamak için yaklaştığında kokusunu içine çektim. Odunsu ve sigara kokan bir kokusu vardı. Tamam ama ben neden bunları düşünüyordum. Yok yok hayır ya ben bu adama aşık falan olamazdım. Çünkü biz ayrı dünyaların insanlarıyız o bir mafya i...