Su'dan
Sahil kenarından eve gelince Kerem çalışma odasına gitti. Ruzgar ile televizyon izliyoruz ama onun aklı başka yerde. En sonunda dayanamayarak lafa girdim.
" Rüzgâr"
" Efendim yenge. Bir isteğin mi var? Varsa söyle adamlara söylerim getiriler ya fa ben giderim"
" Sakin ol Rüzgâr. Ben sadece sana bir şey soracaktım. Tabi müsade varsa"
" Tabi yenge"
" Su"
" Getirim hemen" Ayaklanmasıyla kahkaha attım. Anlamayarak bana baktı.
" Su derken bana yenge deme. İsmimle seslen."
" Yok yenge olmaz"
" Rüzgâr benim isteklerinin senin için bir değeri var mı yok mu?"
" Var. Tabi ki var yenge."
" O zaman bu bir istek. Senden bana Su diye seslenmesi istiyorum."
" Tamam ye- yani Su"
" Tamam asıl meseleye gelelim. Sen neden böylesin"
" Nasıl"
" Yani dalgınsın. Mesela sen sorulan sorulara kısa cevaplar vermezsin. Şu kısa sürede seni az bir şey tanıdıysam böylesin."
" Boşver be Su. Anlatsam herşey eski halına döner mi?"
" Ya sen anlat sen istersen ben her şeyi eski haline getirtirim. Yeter ki sen anlat ve iste."
" Tamam anlatıcam. Bir kız vardı. Adı Selda. İlk gördüğümde hoşlantı duydum. Sonra nereye baksam o. Sonra bir gün gittim açıldım. İlk başta bana karşılık vermese de o da bana gelip boş olmadığını söyledi. İşte neredeyse iki yıldır çıkıyorduk. Hatta biliyor musun evlenme teklifi edecektim. İşte o teklif edeceğim gün yani iki gu önce bana bir zarf geldi. İçinde Selda'nın ve bir adamın öpüştükleri fotoğraf vardı. İşte ben de ona gidip sordum. Ne dedi biliyor musun. Evet doğru. Ben bir tek sende takılı kalacak kadın değilim dedi. Ben ona inanmıştım ya. Kendimden çok güvenmiştim." Gözünden düşen bir damla yaş ile ona sarıldım. O da bana karşılık verdi. Ama aklımı yiyip bitiren soru ile dayanamayıp sordum.
" Rüzgâr sana bir soru sorucam ama istemezsen cevaplamaya bilirsin." Tamam anlamında başımı salladı.
" Şimdi senin ortalığı takip yılman o adamı da öldürmem gerekiyor." Evet ben bir polisim. Nasıl polis ama?
" Su sen de şeytana yol gösteriyorsun ama. Neyse sorumuza dönelim. Adamı ilk başta biraz hırpaladım ama çok ileri gitmedim. Hem ortalığı yakıp yıksam her şey eski haline geri döner mi ki? Hem o sürtük için değmez." Dediğinde haklıydı. Ama ben kızı çok merak ediyordum.
" Peki bu kız kim? Adını soyadını biliyor musun?"
" Selda Aksoy. Ne oldu ki? Neden sordun." Neden mi? Kızı bulup pataklayıp sonra bir güzel ağzının payını vericem neden olsun ki. Evet bunları yapacağım ama Rüzgâr'a hiç bir şey söylemeyeceğim. Ama ilk önce ayağım iyileşmeli.
" Hiç kardeşim ya öylesine sordum."
" Kardeşim? Şimdi sen cidden beni kardeşin olarak mı görüyorsun?"
" Evet de neden ki? Yani istemezsen anlarım." Gülerek cevap verdi.
" Ya ne istememesi. Ne güzel olur bir kardeşim daha. Hem bu sefer kiz kardeşim oldu."
" Rüzgâr sen hep gül tamam mı. Sana gulmek cok yakışıyor." Başını tamam anlamında salladı. O sırada bir telefon geldi ve gitti. Ben de tek başına sıkıla sıkıla oturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlk Aşkım
PertualanganKulağıma fısıldamak için yaklaştığında kokusunu içine çektim. Odunsu ve sigara kokan bir kokusu vardı. Tamam ama ben neden bunları düşünüyordum. Yok yok hayır ya ben bu adama aşık falan olamazdım. Çünkü biz ayrı dünyaların insanlarıyız o bir mafya i...