Evimiz

423 17 0
                                    

Kerem'den

Su'nun bana sorduğu soru üzerine düşünmeye başladım. Cevap vermek istiyordum ama ben daha önce hiç hayal kurmadım ki. Hayatın şartları nedeniyle sadece yaşadım. Daha sonra aklımdan geçenleri satmaya başladım.

"Böyle minik bir ev. Ne merkezden uzak ne de merkezin içinde. Dağ gibi bir yerde merkeze yarım saatlik uzakta kutu gibi bir ev. Bir de arkasında bahçesi var. Evin içinde günüme güneş olan, adı gibi bana Su veren hayatımın kadını.

Sonra bir oğlunuz var. Kanımızdan olmasa da bizim. Evde koşuşturuyor. Ben ve hayatımın kadını bahçede otururken oğlumuz bahçede oynarken düşüyor. Sen ve ben hemen yanına gidip bakıyoruz.

Dizi kanamış. O kadar ağlıyor ki sen dayanamayıp Aras'a sarılıyor ve gizlice ağlamaya başlıyorsun ama ben görüyorum. Çünkü o kadar yufka yüreklisin ki kanından olmayan bir çocuğu benimsemiştin. Ben size hayran hayran bakarken sen ayrılıp teselli ediyorsun.

Sonra sen yara bandı almak için eve doğru adımlarken bir anda düşüp bayılıyorsun. Ben ise ismini bağırarak söyleyip hemen yanına koşup seni kucağıma alıyor ve arabaya koyuyorum. Aras ise bana korkulu gözlerle bakıyor.

Onun da elinden tutup arkaya senin yanına koyuyorum. Hemen hastaneye gidimce seni içeri alıyorlar. Uzun bir aradan sonra doktor çıkınca altı haftalık hamile olduğunu söylüyor.

O an sizi bana verene şükürler ediyorum. Daha sonra seni el bebek gül bebek eve götürüyorum. Bir gün şirkette sabahlamam lazımken sen arıyorsun. Gecenin üçü. Bir şey olduğu telaşıyla hemen açıyorum. Sana ne olduğunu sorduğumda verdiğin cevap aynen söyle.

" Kerem canım yaprak sarma çekiyor. Rüyamda gördüm. Isırdım ama kopmadı. Meğer yastığı ısırmışım. Kerem ne olur bana yaprak sarma bul." Telefonu  diğer ucunda kahkahalarla gülerken bir anda senin ağlama sesin geliyor. Yine ne yaptım acaba diye düşünürken bağırmaya başlıyorsun.

" Ben burada can çekişiyorum sen gülüyorsun. Bana yaprak sarma getir. Yoksa kızımızın vücudunda şekiller çıkarmış. İnanmasam da sen inanır gibi yapıp bul." Deyip telefonu suratına kapatıyorsun. Gecenin saat üçünde sana yaprak sarma aramaya çıkıyorum.

En sonunda bir arabacı satarken buldum. Soluklanmak icin oturdugumda adam bana ne oldugunu sorunca anlattım. Duyunca o da gülmeye başlıyor. Biraz daha oturduktan sonra eve gelince seni koltukta kıvrılmış bir şekilde uyuduğunu görüyorum.

Aylar sonra bir gece bağırarak beni uykudan kaldırıyorsun. Meğer doğum zamanın gelmiş. Hemen hastaneye giderken aynı zamanda gelmişimden geçmişime yedi ceddime saydırıyorsun.

O esnada tam da seni deli edecek sözleri söylüyorum." Dedim ve durdum. Biraz meraklansa fena olmaz dimi ama. Tam da tahmin ettiğim gibi heyecanli ve bir o kadar da merakla sordu

" Ne dedin?" Küçük bir kahkaha atıp konuşmaya devam ettim.

" 'Bu çocuğu tek başına yapmadım ki bana saydırıyorsun' dediğim anda öyle bir çığlık atıyorsun ki bir an kulağım sağır olacak sanıyorum. Seni hastaneye getirince hemen doğumhaneye alıyorlar.

Elini her ne kadar bırakmak istemesem de bırakmak zorunda kalıyorum. Çünkü bırakırsam sanki daha çok acı çekecekmişsin gibi. Ama işte beni içeri almadiklari için bıraktım

Sonra Rüzgâr geliyor. Aras'ı Batu'ya bırakmış. İçeriden senin her çığlığın duyulduğunda yumruğumu yere geçirirken bir anda hastaneyi ayağa kaldıracak bir ses geliyor. Bir ağlama sesi. Bir kaç dakika sonra içeriden çıkan hemşirenin elinde kızımız var. Korkarak kucağıma alıyorum.

O kadar küçük ve güzel ki. Eğilip kokusunu içime çekince sanki dünyalar benim olmuştu. Yıllar sonra Melek ve Aras büyüyor. Tabi okula başlamışlar.

Bir gün kızımız Melek ağlayarak okuldan dönünce hemen yanına gidip ne olduğunu soruyoruz. Verdiği cevap ise

" Okul çıkışında bir çocuk yanıma yaklaştı ve seni seviyorum deyip yanağımı öptü. Abim de görüp çocuğu dövdü bana da kızdı. Neden diye sorunca seni canımdan çok seviyorum, kıskanıyorum ve kimse benim kardeşimi  yanına yaklaşamaz dedi. Ben de onu kıskanıyorum. Bir şey diyor muyum? Yanına kızlar yaklaşsın istemiyorum."

O sırada arkadan gelen sesle ikimiz de oraya dönüyoruz. Aras kardeşine bağırarak cevap verince biz bağırmasına değil verdiği cevaba şaşırmıştık.

" Sen de beni kıskan. Ben seni çok seviyorum. Anladın mı? Kimse benim hayatımda olan kadınlara bakamaz." Dediği anda sinirlenmiştim. Evet seni oğlumdan bile kıskandım. O sirada konustum.

"Benim karımı ne zamandan sen koruyorsun?" Dediğimde beni aldırmadan kardeşi ile birbirlerine sarılmışlardı. Ayrıldıktan sonra konuşarak odalarına çıkarken Aras'ın sesi duyuldu.

" Ben annemi her zaman korurum baba. Ama sen varken bana söz düşmez." Ben daha cevap vermeden dudaklarımda bir baskı hissettim. Önüme döndüğümde seni gördüm.

Ayrıldıktan bir süre sonra nefesini düzene sokunca konuşmaya başlıyorsun.

" Sen ne zamandan beri oğlundan kıskanıyorsun?" Dediğinde verdiğim ve vermeye devam edeceğim cevabım şuydu.

" Ben seni kendimden bile kıskanırken oğlundan kıskanmam normal değil mi?" " Hayalimi anlattıktan uzun bir süre sonra gerçekten dudaklarımda bir baskı hissettim.

Bu Su'dan başkası değildi. Geri çekileceği sırada belinden tutup izin vermeyerek karşılık verdim. Uzun bir öpüşmeden sonra durmamı sağlayan Su oldu. Dudaklarımız arasında az bir boşluk bırakıp konuştu.

" Peki ben seni kendimden bile kıskanırken hayalindeki kızımızdan kıskanmam normal değil mi?" Söylediği şeye gülerken bu sefer dudaklarımızı birleştiren bendim.

İlk AşkımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin