Kabulleniş

666 16 0
                                    

1 Ay Sonra

Su'dan

Uyandığımda odamdaydım ve yanımda Aras vardı. Aras'ı dikkatlice kenarı bırakıp odadan çıktım. Aşağı indiğimde Rüzgar televizyon izliyor, Kerem de mutfakta yemek yapıyordu. Mutfaktaki sandalyelerden birine oturup Kerem'i izlemeye başladım. yemek yapmaya o kadar odaklanmıştı ki beni fark etmemişti bile.

Kerem yemeği yaptıktan sonra arkasını dönünce beni gördü. Yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Benim de yüzümde kocaman olmasa da gülümseme vardı. Kerem içeriden Rüzgar'ı da çağırınca yemek yemeye başladık. Kerem yemeğini bitirdiğinde konuşmaya başladı.

" Yarın Arası'ın doğum günü." Biliyordum.

" Rüzgar yarın oyalar biz de bir yerler hazırlarız." Aklıma gelen şeyle durdum. Her zaman çocuğum olduğunda pastasını ben yapmak istemiştim.

" Ya da durun. Evde kutlayalım. Bu gün gider hediye felan alırız yarın da pasta süsler filan."

" Olur da pastayı kim yapacak? Kerem yemek yapar ama pasta yapamaz. Benim zaten hiç marifetim yok."

" Su ne güne duruyor. Hem o bir çocuğu olduğunda ona pasta yapması istemişti."

" Bir dakika ya sen nereden biliyorsun?"

" Senle Aras'ın ikinci doğum gününde pasta alırken mızmızlanmıştın ben de sebebini sorunca ben yapmak istiyorum dedin." Anladım der gibi kafamı sallayıp yukarı çıktım. Ardımdan Kerem de gelince hiç arkama bakmadan pencereye döndüm.

" Kerem yemek yemek istemiyorum."

" Biliyorum. Zaten de zorlamak için gelmedim. Sadece seni özledim." Dışarıya bakan iki kişilik koltuklara oturunca ben de yanına oturdum. kafamı omzuna koyunca kolunu kafamın arkasından geçirdi.

" Kerem sen hiç sevdiklerini kaybettin mi?"

" Ben senden önce kimseyi sevmedim ki. Ayrıca kaybetmedim ama kaybetmiş gibi oldum."

" Peki nasıl atlattın?"

" Su bunu cevaplayamam. Evet seni bir aralar öldü zannettim hatta sana da yaşayan ölü olduğumu anlattım. Ama sen gerçekten yani hayattaydın."

" Kerem, Aras'ın doğum gününden sonra dağ evine gidelim mi?"

" Olur sen nasıl istersen."

" Aras? O ne olacak?"

" O da bizimle gelsin." Başımı tamam anlamında salladım. Kerem ile az daha konuşup uyumaya geçtik. Uyuyacağım sırada Aras beşiğinde ağlamaya başladı. Kerem'e baktığımda çoktan uyuduğunu gördüm. Seslere huysuz sesler çıkarınca daha fazla uykusundan olmaması için Arası'ı kucağıma alım.

" Şşşş tamam oğlum geçti. Bak ben buradayım."

" Anne çu (su)."

" Tamam hadi gel sana su verelim sonra da uyuyalım." Kucağımda Aras ile mutfağa indim. Işığı açtığımda bir adet depinen Rüzgâr görmeyi beklemiyordum.

" Sen ne yapıyorsun burada?"

" Sonco no yopoyorom. Tobo ko yomok yoyorum. Asol soz no yapıyorsunuz?" Rüzgar'ın ağzı dolu bir şekilde konuşması Aras'ın hoşuna gitmiş olmalı ki kahkaha atmaya başladı. Gülen oğluma bakıp Rüzgâr'a döndüm.

" Aras susamış da ona geldik."

" Ha tamam." Aras'ı bebek sandalyesine oturtup su biberonunu aramaya başladım.

" Rüzgâr, Aras'ın su için olan biberonunu gördün mü?" Eliyle bir çekmeceyi işaret edince oraya baktım. Bulunca hemen hazır su koyup Aras'a verdim. Neredeyse üç yaşında olduğu için artık bazı şeyleri yapabiliyordu.

İlk AşkımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin