16●

7.1K 242 25
                                    


-

Çağrı'dan;

Uyanıp yan odaya ilerledim. Kutay yatakta yan yatıyordu. Tüm gece kahkaha atarak uykumun içine etmişti.

Gözlerimi ovup doğruldum. Telefonunda bir şeyler yapan Kutay'ın karnına hafifçe vurdum. "Tüm gece beynimi siktin zonkluyor şuan. İki oda öteden nasıl gelebilir sesin?" Duvarların kartondan olduğunu düşünmeye başlamıştım.

Telefondan gözlerini ayırdığında bana bakıp "Komik bir şey izliyordum." dedi. Umursamazca cevap verip önüne döndüğünde poposuna şaplak attım. "Beni kandıramazsın Kutay. Konuşan kedi videoları komik değil." Uğraşacak bir şeyi olduğu için gözleri parladı. Hızla yatağın ucuna oturduğumda bana doğru yaklaşıyordu. Gülüp yer değiştirmeme kahkaha atıp beni takip etti.Yataktan kahkaha atıp indiğimde peşimden yataktan hopladı. Odada hızla tur atarken gülüp koşmaktan nefesim kesilmişti. Elimi göğsüne koyup nefeslerimin arasından konuşmaya çalıştım. "Dur...dur nefesim..hahaha..nefesim kesildi." Cümlemi bitirdiğimde içeri giren Serhat, bana ve Kutay'a baktı.

İkimiz de nefes nefese ve yeni uyandığımız için dağınık saçlarımız ve kıyafetlerimiz gülüşüyorduk.

Elimi yavaşça indirip tişörtümü düzelttim. Bakışını kaçırmadan konuştu. "Kahvaltı hazırlamış Melek. Yapmak isterseniz..." Melek? Yeni tanıştığın birisiyle bu kadar samimi olur muydun sen Serhat? İçimden sorduğum soruyla kaşlarımı çattım. Bana ne? Hem ne var bunda altı üstü ismi ile hitap etmişti. Hala bize bakarken cümlesini yarıda kesti ve odadan çıktı.

Kutay bana "Sen görürsün portakal." dediğinde ona dil çıkardım.

"Kaşınma pislik. Ayrıca savaşsak kaybedecek olan sensin."

Lavaboya girip elimi yüzümü yıkadım. Kutay tişörtünü değiştirmişti. Odadan çıkıp merdivenlere ilerledim.

Mutfağa indiğimde Melek, Serhat'ın kucağındaki bebeğe yemek yedirmeye çalışıyordu. Sergen ve Melis bir şeyler konuşuyordu. İştahım yoktu. Mutfaktan çıkmaya yeltendiğimde Melis "Nereye gidiyorsun?" diye sordu.

Ona döndüğümde diğerleri beni yeni fark etmişti. Zaten uğraşmaları gereken şeyler vardı hepsinin, değil mi? Melis'e odaklanıp "Tokum." dedim. Gözlerini ayırmasa da bir şey söylemedi. Sakince arkamı dönüp mutfaktan çıktım. O sırada içeri giren Kutay yanağımdan makas aldı.

Salondaki telefonumu elime aldığımda bileğimin tutulması ile bileğimi tutan ele baktım. Kafamı kaldırıp yüzüne baktığımda soğukça bakan Serhat ile karşılaştım.

"Ne oldu?"

"Ne mi oldu? Yemek yememek ne demek?" Devam edecekmiş gibi ağzı açık kaldı. Daha sonra susup bana bakmaya devam etti.

"Tokum Serhat." Başımdan savmak için söylediğim kelimeler etki etmeyince "Lütfen tartışmayalım."dedim.

"Neyi tartışıyoruz ki?" Sinirle kollarını iki yanına açtı.

"Mesela yokluğunda değişen şeyler..." Kendimden beklemediğim kadar girişken ve öfke dolu şekilde bağırdığımda anlayamayıp gözlerini kırpıştırdı birkaç sefer. Devamında kaşlarını çatıp "Çok şey değişmiş olmalı mesela; aramızdaki ilişkiler!"dedi. Benim kozumu bana yöneltiyordu ama söylediği şeye anlam verememiştim. Neyi kastediyordu?

"Serhat lütfen, gerçekten hiç ihtiyacım yok buna. Kavga etmeyelim." Elimle somut bir şey gösteriyormuş gibi bedenlerimizin arasını işaret ettiğimde yerinde durmaya devam etti. Anlaşılan benim aksime o kavga etmek istiyordu.

Kollarını göğsünde bağlayıp alenen üstün görünerek "Yemek yiyecek misin?"diye sordu. Aslında bunun soru olduğundan emin değildim. Daha çok; yer misin, yedireyim mi, tarzında bir cümleydi.

ARKADAŞ +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin