35●

5.5K 213 70
                                    

İlk defa bu kadar ara verdim. Nabersiniz?

-

Babamla konuşmamın üzerinden 3 gün geçmişti. Günlerdir güzelimi görmediğimden saat çok geç olsa da onun yanına gitme istegimi bastıramadım. Arabayı durdurup villaya adımlarken ne yapacağımı düşünmemiştim. Zile bastım. Birkaç saniye sonra yardımcının değil de Zülal Teyzenin kapıyı açması ile şaşırsam da bir şey söylemedim.

Bana kaşlarını kaldırarak bakıp "Neden geldin Serhat?"diye sordu. Genelde nazik olsa da şuan benimle alakalı hoş düşüncelere sahip değildi ondan dolayı sertti.

"Ben Çağrı'yı görsem, yani yanında olsam iyi olur diye düşündüm."

Kafasını iki yana sallayıp "Sanırım seninle aynı fikirde değilim."dedi.

"Farkındayım hatalar yaptım. Bunları düzeltmek için çabalıyorum. Eğer onun yanında olmamı engellerseniz -engellemeye çalışırsanız- ki ben buna izin vermeyeceğim, o zaman Çağrı için kötü olanı yapmış olacaksınız."

Hızlı konuşmam bitince yavaşça gülümsedi. "Sana kötü bir haberim var Serhat'cığım. Çağrı şuan yanında seni değil de Taner'i istiyor."

Öfkelensem de sakin görünerek dudaklarımı araladım. "Beni kırmayı planlıyorsanız hafızasıyla alâkalı sorun yaşarken ne istediğini bilmeyen Çağrı'yı kullanmayın."

Yüzü yumuşarken eliyle omzuma yavaşça vurup "Bunu engellemek konusunda ısrarcı olan ben değilim. O yüzden sana yardımcı olamayacağım." derken Levent Amcadan bahsediyordu.

Başımı eğip onu onayladım. Arkamı döndüğümde hâlâ içeri girmemişti. Bir süre sonra kapı kapanınca hızla etrafa bakıp Çağrı'nın odasının olduğu tarafa ilerledim.

Sergen'i arayıp hırsız alarmını bir süre için etkisiz hâle getirmesini istedim.

Karanlık olduğu için odasına nasıl çıkacağımı bilemiyordum. Ama aşina olduğum binaya tırmanmaya başladım.

Yağmur hafifçe yüzüme vuruyorken yeni yağmaya başladığı için sıkıntı olmadı. Çağrı'nın odasının ışığı kapalıydı. Pencereden içeri bakarken yatakta olduğunu gördüm. Özlemle ona baktığımda açık olan pencereden içeri girip hava soğuk olduğundan pencereyi kapattım.

Sessiz adımlarla yanına ilerlerken masadaki telefonu dikkatimi çekti. Telefonla çok zaman geçirmezdi ve kazadan sonra hastahanede hiç bakmamıştı. Masadaki telefonu elime alıp açtım. Şifresi yoktu. Karıştırmak isteyecek veya karıştırmasında bir sıkıntı olacak kimse yok diye. Birçok bildirime bakmamıştı. Ona göz ucuyla bakıp uygulamalara ve mesajlara baktım. Taner ve Birkan ile konuşmuş olduğunu kafamın kenarında yazcak bir yer kalmamıştı çünkü aklım tamamen onunla doluydu.

Fotoğraflarına bakmak ve bakmamak arasında kalırken onunla alakalı her şeyi ne denli merak ettiğimi farkettim. Galerisine girdiğim gibi karşılaştığım manzara hoşuma gitmeliyken sadece endişelenmiştim. Onunla olan bir çok fotoğrafımız vardı. Öpüşürken, sarılırken, uyurken, ve sevişme sonrası... Zaten çok az fotoğraf olduğundan direkt göze çarpıyordu. Bunları tatilde bana atmıştı o yüzden hepsini silip bir daha ulaşmasını engelledim. Telefonu yavaşça bırakıp yatağa adımladım.

Onunla konuşacaktım ama uyuyordu. Yatağın kenarına yavaşça oturup yüzünü incelemeye başladım. Yaralı yüzü gittikçe iyileşiyordu. Elimi yanağına dokunduracakken ellerimin soğuk olduğu aklıma gelince durup geri çekildim. Soğuk tenine değince irkilirdi.

Gözlerini kırpıştırdığında ne yapacağımı bilemeden durdum başında. Karanlıkta benden korkacağını düşünüyordum ama gözlerini hafifçe aralayıp kısık sesle "Serhat."dedi.

ARKADAŞ +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin