Selamlar, satır arası yorumlarınızı dört gözle bekliyorum.
İyi okumalar.
***
İnsanın kendisini huzurlu hissettiği anlar vardır ya; hani bazen saniyeler, bazen dakikalar, bazen ise saatlerce süren. Ben tam da o anın ortasındaydım.
Bütün algılarımı kapatmıştım sanki dış dünyaya. Hissettiğim tek şey huzur, duyduğum tek şey ise sevdiğim adamın melodik, hızlı kalp atışlarıydı.
Onunla böyle olmanın defalarca hayalini kurmuştum belki ama şu an etrafıma sarılı olan güçlü kollar bambaşkaydı.
Kafamı biraz daha oynatıp, burnumu boynuna sürtmüştüm hafifçe. O da karşılık olarak yanağımdan öpmüştü. Artık resmen sevgili olsak bile dudaklarımdan öpmemişti beni.
Bu hiçbir şekilde üzmemişti beni ama nedenini de merak ediyordum açıkçası. Merakıma yenik düşerek vücudumu biraz geri çektim, kolları hâlâ bedenimi tutmaktaydı.
Sağ elimi koluna koyup okşarken "Neden beni öpmedin?" diye sordum. Üzüldüğümü zannetmemesi için de gülümsedim. "Artık sevgilimsin," dedi kaşlarını kaldırarak. "Bu yüzden seni istediğim zaman öpebilirim, Taehyung fakat..." baş parmağını üst dudağımda gezdirmeye başladı. "Seni ilk öptüğüm yer kadar özel olmazdı. Anladın mı, güzelim?" Usulca başımı sallayıp, dişlerimi çıkararak gülümsedim.
Bu kadar ince ve detaycı olmasına şaşırmıştım doğrusu. O cidden beklenmedik şeylerle doluydu. Yanağımı okşayıp ayağa kalktı ve bir elini bana uzattı. "Büyük ihtimalle aşağıdakiler şu an meraktan kafayı yiyordur. Hadi inelim." Uzattığı elini normal bir şekilde tutarken o, parmaklarımızı iç içe geçirmiş ve kapıya yönelmiştik.
Bu hareketi beni utandırmamış aksine mutlu etmişti. Aşağıya indiğimizde herkes bir anda susmuş ve kenetli ellerimize bakmıştı. İlk tepki veren Jin hyung olmuştu tabii.
"Hadi canım!"
Ağzını kocaman açıp, ayağa kalkmış ve hızını alamayıp geri yerine oturmuştu. Hepimiz onun bu haline gülerken diğerleri normal karşılamıştı, sanki zaten olacağını biliyormuş gibi.
Biz de Yoongi hyung ve Jimin'in aralarına oturmuştuk ama sanki hyungum bu durumdan pek de hoşnut değildi.
Sonunda Yoongi hyung bana gülümserken, Jimin de Jungkook'a göz kırpmıştı. "Tebrik ederim, Kook." Namjoon hyung, gamzeleri ortaya çıkana dek gülümserken Jin hyung ona dalıp gitmişti. Namjoon hyungu çok fazla gülerken görmemiştim açıkçası, gamzeleri de çok tatlıydı. Onun sert aurasının tam tersi yöndeydi.
Jungkook bacak bacak üstüne atıp kolunu arkamdan koltuğa uzatmıştı ve kaşlarını çatmıştı. "Bana şu kelimeyle hitap etme, hyung. Kendimi bebek gibi hissediyorum, asla ama asla duymak istemiyorum." Demek Bay Jeon kendisine 'Kook' denilmesinden hoşlanmıyordu.
Jimin arkasına yaslanıp "Önceki okulundaki bir çocuk sırf ona 'Kook' dedi diye çocuğa resmen işkence etmişti, ah Tanrım!" demiş ve elini alnına vurmuştu.
Jimin 'işkence' deyince aklıma zamanında benim de yaptığım şeyler gelmişti. Asıl garip olansa Jimin'in bunu gayet ciddi bir ifade ile söylediği ve Jungkook'un ona ters bakışlar atmasıydı.
Elimi Jungkook'un bacağına koyup bana dönmesini sağladım. "Ne oluyor?" Arkaya uzattığı kolunu belime sarıp "Anlatacağım güzelim, merak etme." dedi. Bir şeyler içimi ürpertse de onayladım onu.
...
Akşam herkesi evlerine uğurlarken, Jungkook her ne kadar kalmak için ısrar etse de onu da evine göndermiştim. Beni burada yalnız bırakmak istememişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝕰𝖘𝖒𝖊𝖗 𝕲ü𝖟𝖊𝖑𝖎
Teen FictionBırak, tenin tenime, nefesin nefesime karışsın. Yorulursan eğer, saçların omuzumda dağılsın. DEVAM ETMEYECEK #smut (içerir) #yetişkin içerik