Çok fazla tutmayacağım sizleri, sadece oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin ne olur.
Bilmeseniz de, yorumları tek tek okuyor ve eğleniyorum.
İyi okumalar.
***
Her zaman gülümseyemezdik hayatta. Elbet, üzülecektik.
Kalplerimiz kırılacaktı defalarca kez, gözyaşlarımız birer yol olacaktı yanaklarımızda. Dıştan görünmese de bir şey, içten içe yıkım gerçekleşiyor olacaktı.
Tam o anlarda birisini isterdiniz yanınızda, kırıklıklarınızı öpecek birisini. Bu; ya en yakın arkadaşınız olur ya da bir aile, belki de sevdiğiniz kişi. Sizi sarıp sarmalayan, saçlarınızı okşayan ve 'geçti' gibi yatıştırıcı cümleler kuran birileri isterdiniz.
Ama bizler ne bir peri masalındaydık ne de bir film çekiminde. Bunun en büyük kanıtı; yağan yağmurun altında, boş bir banka oturmuş şekilde karşıyı izlememdi.
O kadar boşlukta hissediyordum ki, sanki ayağa kalkıp bir adım atsam yere düşecek gibiydim. Rüzgârın sertliği, ıslanan saçlarımı dahi hareket ettirebiliyorken, cebimdeki ellerimi yumruk yapmıştım.
Üşüyordum.
Hem de çok üşüyordum. Deli gibi titriyor, dişlerimin birbirine çarpmasına engel olamıyordum. Hasta olacaktım, evet. Yine de burada kalmam doğruydu benim için.
Şu beş gündür dengem alt üst olmuştu. Jimin'in dediği gibi yapıp iki gün beklemiştim ama sonra karar değiştirip Jungkook'a biraz daha zaman vermek istemiş ve üç gün daha sabretmiştim.
Konumu almıştım ama hiç açıp bakmamıştım bile. Sonuç ne mi?
Siktiğimin çocuğu, siktiğimin telefonundan beni bir kere bile aramamış veya siktiğimin bir mesajını bile bana atmamıştı! Delirmiş gibi hissediyordum artık ve dayanamayacaktım.
Titreyen ellerimle cebimden telefonumu çıkarmış ıslanmasını umursamadan zor da olsa mesaj kısmına girmiştim. Jimin'e mesaj atıp hâlâ orda olup olmadığını sormuş ve birkaç dakika sonra onayını almıştım. Ardından hızlıca Jungkook'a mesaj çekmiştim.
[Gönderilen]
My Dark 🖤: Neredeysen çabuk bana söyle.
Beni umursamayacağına adım kadar emindim. Tamam, haklıydı bana kızmakta ama bu kadarının yettiğini düşünüyordum, artık kalbim kırılmaya başlamıştı çünkü.
Yoğun vanilyalı kokusu tekrar nefesime karışsın istiyordum. O beni hiç mi özlememişti, peki?
[Gönderen]
My Dark 🖤: İşlerim var Taehyung, birkaç güne döneceğim.
"Demek, öyle." dedim, yerimden sinirle kalkarken. Jimin'in attığı konuma son kez bakmış, "Seni çok fena benzeteceğim, Jungkook." deyip sert adımlarla bulunduğu yere yürümeye başlamıştım. Bir yandan akan burnumu çekiyor bir yandan da hızlı olan adımlarımı iyice hızlandırıyordum.
Yaklaşık yarım saati geçkin yürümüş ve sonunda istediğim yere gelmiştim. Daha fazla beklemeden otomatik kapıdan geçmiş boks salonu olduğunu düşündüğüm yere adımlamıştım.
Demek, bütün bu zaman boyunca buraya geliyor ve boks yapıyordu ha! İçerisinin sıcaklığı beni biraz olsun ısıtırken her an bayılacak gibi hissediyordum.
Yataklardan çıkamayacaktım.
Neyse ki, öfkem daha ağır basıyordu ve halsizliğimi unutmamı sağlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝕰𝖘𝖒𝖊𝖗 𝕲ü𝖟𝖊𝖑𝖎
Teen FictionBırak, tenin tenime, nefesin nefesime karışsın. Yorulursan eğer, saçların omuzumda dağılsın. DEVAM ETMEYECEK #smut (içerir) #yetişkin içerik