Bölümde zaman aşımı var! Neresi olduğunu anlayacaksınız zaten.
Sizi seviyorum.
İyi okumalar.
***
"Gitmiyorsun."
Sakin bir şekilde dile getirdiğinde, onun aksine sakin kalamıyordum.
"Gideceğim!"
Elleriyle yüzünü sıvazlayıp korkutucu bakışlarını bana gönderdi. Tamam, biraz korkmuş olabilirdim ama geri adım atamazdım, o partiye gidecektim.
"Bak güzelim, ben buradayım ve sen de hiçbir yere gitmiyorsun."
Söylediği kelimeyle yumuşayacak gibi olsam da hırsım ağır basıyordu. Neyin hırsını yaptığımı bile bilmiyordum aslında. Yalnızca, partiye gitmek istediğimi söylediğimde izin vermeyişi, içimdeki hırsı ortaya çıkarmıştı.
Hızla ayağa kalkıp kapıya yöneldim ve "Gidiyorum işte, sana ne!" dedim. O da ayağa kalkıp açtığım kapıyı çarparak geri kapattı ve kolumu tuttu. Çenesi kasılıyordu, damarları şişmişti ve dilini yanaklarına vurup duruyordu.
Seksiydi.
"Geç şu lanet salona ve beni deli etme. Elimden bir kaza çıkacak!"
Sabrının sonlarını tükketiğini biliyordum ama beni tehdit etmesi hiç hoş olmamıştı. Kolumu sinirle çekip "Demek öyle! Ne yapacakmışsın acaba, bir göstersene!" demiştim.
Bir anda koltuk altlarımdan tutup beni kaldırmış ve salondaki dörtlü koltuğa resmen fırlatmıştı. Ağzımdan bir çığlık dökülürken, tepemde dikilen yakışıklının saçlarına yapışmış ve üstüme çekmiştim.
Elleri direkt, saçındaki ellerimi bulmuş ve itmeye çalışmıştı. Ben ise acımadan, hıncımı çıkarırcasına saçlarını çekiştiriyordum.
"Taehyung, Taehyung! Bırak, saçımı kökünden sökeceksin!"
"Sen onu, beni koltuğa fırlatmadan önce düşünecektin, manyak herif!" Sonunda ellerimi bir şekilde saçlarından kurtarmış ve ellerimi başımın üstünde tek eliyle sarıp, sabitlemişti.
Bu ne güç yahu!
Ben tepinirken, o, bacağıma çimdik atmaya başlamıştı. "Yah! Acıyor be!"
Birkaç ayak sesi duymuş ama odaklanamamıştım. Zira şu an can çekişiyordum. "Ulan, siz manyak mısınız?! Ne yapıyorsunuz?" Jin hyung'un sesiyle Jungkook kafasını kaldırmış ama beni bırakmamıştı.
Jimin ve Hoseok sinsi sinsi gülüşürken onlara gözümü kısarak bakmıştım ama pek umursamış durmuyorlardı. "Jin hyung, kurtar beni~" Aegyolu konuştuğumda Jungkook sikici bakış atmış ve "Birileri cezasını çekmeli, hyung. Siz işinize bakın." demişti.
Bazıları gülüşüp, bazıları da homurdanarak evden çıkmıştı. Açıkçası şu an daha çok korkuyordum çünkü bu kaslı şey her an beni avlayabilirdi ve evde beni kurtarabilecek kimse yoktu.
O hâlâ kapıya bakıyordu. Boşluğundan faydalanarak fazla sert olmayan tekmemi karnına geçirmiştim. Odaya boğuk bi inleme yayılırken, ayağa kalkmış koşmaya hazırlanıyordum.
Ama her mutlu anın bir sonu vardır. Eli bacağımı bulmuş ve yere 'şap' sesiyle düşmemi sağlamıştı. Tanrı'ya şükür sağlamdım.
Jungkook gülüp beni tekrar koltukla buluşturmuş ve üzerime abanmıştı. Ellerimi omuzlarına koymuş "Hayvan, kalk üstümden nefes alamıyorum!" demiştim. Üzerimden kalkmasıyla derin bir nefes almış, ohlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝕰𝖘𝖒𝖊𝖗 𝕲ü𝖟𝖊𝖑𝖎
Teen FictionBırak, tenin tenime, nefesin nefesime karışsın. Yorulursan eğer, saçların omuzumda dağılsın. DEVAM ETMEYECEK #smut (içerir) #yetişkin içerik