Bir Arada

3.3K 186 86
                                    

Yakında final yapmayı düşünüyorum, düşüncelerinizi alalım.

Satır arası yorumlara çok dikkat ettiğimi ve her yorumu okuduğumu söylemiştim, bu yüzden sizleri orada görmekten mutluluk duyarım.

İyi okumalar.






***

Onlar gittikten sonra öylece oturmanın bir faydası olmayacağını anlamış ve diğerlerinin bağırışlarını umursamadan kalkıp, gitmiştim.

Nereye gidebileceklerini az çok tahmin ederken, bir taksi durdurmuş merkezin adresini vermiştim. Jungkook'un, böyle durumlarda beni dinlememesi ve de düşünmemesi beni çok sinirlendiriyordu.

Ona kızgındım.

Madem bu kadar çok dövmek, hırpalamak istiyordu Bogum'u o zaman onun için güzelce halledecektim. Başka türlü Jungkook'un aklından çıkmayacaktı bu herif.

Öfkemin nedeni Jungkook'un, Bogum'u sürüklemesi değildi, nedeni; beni düşünmeden ve orada bırakarak hareket etmesiydi.

Tamam, o da haklıydı. Sonuçta sevgilisine göz göre göre sarkan birine kim nazikçe yaklaşırdı ki, fakat  yine de birlikte çözebilmeyi yeğlerdim.

Araba büyük binanın önüne geldiğinde, parayı uzatarak arabadan indim. Seri adımlarla önceden geldiğim koridordan geçmiş ve kapının yanında duran güvenliklere bakmıştım.

Beni görmeleriyle, adamın kapıyı hatırladığım şekilde açması ve yol vermesi bir olmuştu.

Ezberlemiş olduğum yolu yürürken, bağırış seslerini işittim. Adımlarımı hızlandırıp odaya aniden dalmış ve ikilinin bana dönmesine sebep olmuştum.

Jungkook'un kaşları hızla çatılırken, ben o sıra yüzünü süzüyordum. Piercingsiz kaşı kanıyordu ve sol yanağı hafiften morlaşmıştı. Tam Bogum'a dönecektim ki "Çık şuradan, Taehyung!" diyerek iteklemişti Jungkook. Kolumu, elinden kurtarıp sinirli ifadesine baktım. Hızlı hızlı soluklarının arasından, ürkütücü bakışlarını üzerimde dolaştırıyordu. Ama bu bir şeyi değiştirmeyecekti.

"Taehyung çık, sana zarar gelsin istemem."

Bogum'un sesiyle hırsla ona dönmüş ve ceketimi bir hışımla çıkarıp, fırlatmıştım. "Sen hâlâ konuşuyor musun, piç?!" Dememle, yüzüne en sert yumruğumu geçirdim. Arkada öylece duran sevgilimi umursamadan, yere düşmüş Bogum'un üstüne çullanıp, yumruklarımı yüzüyle buluşturdum.

Hem bana zamanında yaptıklarının acısını hem de bir yüzsüz gibi sevgilimle aramı bozmaya çalışmasının sinirini çıkarıyordum. Eh, Jungkook'un bir şey dememesi de işime geliyordu.

Ayağa kalkıp Bogum'u yakalarından tutarak onun da kalkmasını sağlamış ve kanlı suratına kafayı geçirmiştim. Ortama yayılan çatlama sesiyle gülmüş, zaten Jungkook'un darbeleriyle süslenmiş bedeni baygın düşmüştü.

Bir süre sonra omzuma dokunulan ele bakmış, geri itmiştim. "Dokunma, bana." Hissettiklerimin aksine, sesim çok donuk çıkmıştı. Kafamı kaldırıp yüzüne bakarak yerde yatan bedeni işaret ettim. "Oldu mu istediğin? En başından istediğin buydu değil mi? Al, doya doya bakarsın." Deyip yerdeki ceketime ilerledim.

Jungkook benden önce ceketimi almış ve hüzünle bana bakmıştı. "Taehyung, lütfen." Ah, sonunda anlamıştı ne halt ettiğini. Şu an, Bogum'u bile unuttuğuna yemin edebilirdim.

Boştaki elini belime koyup okşarken, alnını benimkine yasladı. Yumuşamak istemiyordum ama öfkemin, üzüntüye büründüğünü de hissedebiliyordum. Gözlerimi birkaç saniyeliğine kapamış ardından ceketimi alarak, bir şey söylemesine fırsat vermeden oradan ayrılmıştım.

𝕰𝖘𝖒𝖊𝖗 𝕲ü𝖟𝖊𝖑𝖎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin