Yorumlarınızı eksik etmeyin güzeller, sizi seviyorum.
İyi okumalar.
***
Yorgundum. Resmen ayaklarıma kara sular inmişti ancak Hoseok, Jin hyung ve Jimin'in duracağı falan yoktu.
"Hadi, Taehyung. Şuraya da bakalım son olsun."
Hoseok'un bininci ısrarına karşılık, elimdeki poşetleri sol elime yüklenmiş ve boştaki elimin işaret parmağını ona doğru uzatarak "Bana bak Hoseok, dört saatten beri buradayız, girmediğimiz mağaza kalmadı ve benim de sabredecek gücüm kalmadı." dedim, sertçe. Sonrasında elimi indirip birkaç adımda yanına yaklaştım. "Sonuç olarak çok yorgunum, sinirlerim gerildi, seni her an boğabilirim!"
Son kelimemi bağırarak söylediğimde gözleri açılmış, elimdeki poşetleri alırken bir yandan "Tamam, tamam sen hiç kızma canım benim. Şuraya da bakalım söz gideceğiz." diyordu, dudaklarına yerleştirdiği zoraki gülümsemeyle.
Gözlerimi devirip işaret ettiği mağazaya önden ilerlemiştim. Jimin ile Jin hyung ise Hoseok'un davranışına gülüyorlardı.
Geniş kapıdan içeri girdiğimde hâlâ dışarıda bekleyen Hoseok'u fark edince arkamı dönerek "Hadisene!" diyerek, bağırdım. Yerinde sıçrayıp hızlı adımlarla yanımdan geçmişti. Bazen benden korktuğunu biliyordum ve eh, bunu arada kullanmıyor değildim.
Vitrinlerin arasında dolaşırken Jimin elinde lacivert, işlemeleri olan bir gömlek tutarak yanıma yaklaştı. "Sence nasıl?" Sorusuyla birlikte gözlerimi kısarak ona baktım, çünkü bu açıkça 'Yoongi bunu beğenir mi?' demekti.
Bakışlarıma karşılık dudaklarını biribirine bastırdığında sağımdaki vitrine dönmüş ve birkaç dakika önce gözüme takılan kahverengi boğazlı bir kazağı elime almış, ardından şaşkın bakışlarla beni izleyen Jimin'i kenara çekip arkasındaki vitrinden de beyaz, sade işlemeleri olan gömleği almıştım.
Hâlâ elinde tuttuğu gömleği hızlıca yanımdaki vitrine astım ve seçtiğim kıyafetleri eline tutuşturdum. "Bunların sana yakışacağından eminim, ayrıca Yoongi hyung da beğenecektir."
Şaşkın bakışları yerini, parıldayan gözlere bıraktığı an kocaman gülümseyerek bana sarılmıştı. "Çok teşekkür ederim, Taehyung-ah." Sırtını patpatlayıp benden ayrılmasını bekledikten sonra koşarak yanımdan ayrılmıştı.
Arkasından gülümseyip başımı iki yana sallarken Jin, Hoseok'u omuzlarından tutmuş karşıma bırakmıştı. Giderken de "Bu beyle ilgilensen iyi olur." demişti. Tek kaşımı kaldırıp ona bakarken, elinde tuttuğu pantalonu fark ettiğimde derin bir nefes almıştım.
"Sana göre de bir şeyler bulacağımızdan eminim."
Ağzından bir sevinç nidası çıkararak yanıma koşturdu ve birlikte vitrinlere bakmaya başladık. Kısa süreli bir arayışın ardından gözüme transparan bir bluz çarpmıştı. Onu çabucak kaptığım gibi, üstüne de normal beyaz bir gömlek ekledim.
Hoseok'a biraz beklemesini söyledikten sonra kabanların olduğu vitrine gelip birkaç aramanın sonunda siyah, uzun ve gayet şık bir kaban seçtim. Hoseok'u bıraktığım yere gittiğimde hâlâ aynı pozisyonda olduğunu görünce kendi kendime güldüm.
Elimdekileri ona uzatırken "Al bakalım." dedim. Yanağıma kocaman bir öpücük bırakıp gittikten sonra hâlâ kendime bir kıyafet seçememiş olmamla birlikte saçlarımı karıştırıp, ofladım.
Omzuma dokunan elle arkamı döndüğümde karşımdaki üçlü ellerinde kıyafetlerle gülümseyerek bakıyorlardı. "Biz de sana yardımcı olalım dedik." Jimin sevinçle konuşunca gülmüş ve askıları elime almıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝕰𝖘𝖒𝖊𝖗 𝕲ü𝖟𝖊𝖑𝖎
Teen FictionBırak, tenin tenime, nefesin nefesime karışsın. Yorulursan eğer, saçların omuzumda dağılsın. DEVAM ETMEYECEK #smut (içerir) #yetişkin içerik