Dynamite, sen nasıl bir nimetsin✨
İyi okumalar.
***
Sonunda mezun olacağım gün gelmiş ve ben hiçbir telaş duygusu göstermeksizin hazırlığımı yapıyordum.
Zaten ne gibi bir telaşım olabilirdi ki?
Geç kalsam, Jungkook ve çocuklarla evde ya da dışarıda harika vakit geçirirdik. Hatta onun sıcak kollarında, birlikte şarap içmek muhteşem olurdu. Sonuç olarak herhangi bir aksilik çıksa bile hepimizin de umru dışı olurdu.
Kanımı kaynaştırıp içimi kıpır kıpır yapan şey ise siyah boğazlı kazağı, üstüne giydiği yine siyah ancak beyaz renkte işlemeleri olan ceketi ve son olarak bacaklarının uzunluğunu belli eden kumaş pantalonu ile Jeon Jungkook'tu.
Son kez ceketinin yakalarını silkelerken bana dönmüş, bakışlarımın onda olduğunu görünce dudakları yana kıvrılarak bana doğru yaklaşmıştı. Derin bir nefes alıp belime tutunduğu ellerini fazla düşünmeyerek önüne düşen birkaç tel saçı düzeltmiştim.
"Yakışıklı olmuş muyum?"
Kaşlarını kaldırarak sorduğu soruya karşın, ellerimi iki yanımda uzanan kollarına koyup "Sormana gerek var mı?" demiştim.
"Ayrıca, ben senin her hâlini beğeniyorum."
Parmakları hafifçe bel boşluğumu okşarken parıldayan harelerini benimkilerden çekmiyordu. Bunu mecazî anlamda söylememiştim. Gerçekten onun her halini beğeniyor, çekici buluyordum.
Sabahları uyandığında burnunda ve alnında hafifçe biriken yağlarıyla, yemek yerken dudak kenarlarına ya da çenesine bulaştırdığında, hastalandığında burnundan akan sümükleriyle bile beğeniyordum onu.
Çünkü öylesine boş sevmiyordum onu.
Karşımdaki adam; benim eksik yanım, karanlığıyla kabullendiğim, acısına ortak olduğum, dudaklarında can bulup, boynunda yeşerdiğim, canımı verip emanet edebileceğim, gerekirse onun için can alacak kadar çok sevdiğim adamdı.
"Hımm?"
Başımla onayladığımda dudaklarını birbirine bastırıp gamzesi çıkarken, belimdeki elleriyle beni biraz daha kendine çekerek kırmızılıklarını benimle buluşturdu.
Alt dudağım dudakları arasında ezilirken, üst dudağımı da aynı şekilde emmiş, son kez ıslak bir öpücük bırakarak ayrılmıştı benden.
Elimi yüzüne koyup baş parmağımı piercingli kaşında gezdirdim. Gözleri hafifçe kapandığında biraz ileri atılarak dövmeli boynuna, nemli dudaklarımla bir öpücük kondurdum.
Ondan ayrılıp saçıma son bir sprey sıkarak sabitlemiştim. Saçlarım hâlâ sarıydı ancak ben saçlarımın siyah halini de özlemiştim, bu yüzden yakın bir zamanda siyaha boyatmayı düşünüyordum.
Aynadan kıyafetimi de kontrol edip Jungkook'a dönmüştüm.
"Çıkalım mı?"
O da şöyle bir; yakası ,omzu ve kolları fularlı sarı gömleğime, ardından altına giydiğim beyaz kumaş pantalona bakıp kafa sallamıştı.
"Çıkalım, bebeğim. Bu arada harika görünüyorsun."
Yanağına öpücüğümü kondurarak teşekkür etmiş, elinden tutarak odadan dışarı çekiştirip evden ayrılmıştık. Jungkook'un önceden evin önüne getirdiği arabaya binerek balonun olacağı yere gitmeye başladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝕰𝖘𝖒𝖊𝖗 𝕲ü𝖟𝖊𝖑𝖎
Teen FictionBırak, tenin tenime, nefesin nefesime karışsın. Yorulursan eğer, saçların omuzumda dağılsın. DEVAM ETMEYECEK #smut (içerir) #yetişkin içerik