Decode- ( Acoustic Version)
Karanlığın içinden çıkmış , yeni bir güne doğan güneşi kütüphanenin pencerelerinden birinde oturmuş kucağımda açık günlüğüm elimde tüy kalemimle yazmaya bir ara vererek yarım dakika izliyordum .Ardından gözlerimi güneşten çekerek tekrar günlüğe çevirdim ve elimdeki tüy kalemi döndürerek yazmaya devam ettim. "Gün doğumu gibi zavallı şeyleri izlemek gibi bir huyum yoktu ama son zamanlarda kendimde değildim. Rüyalarım durmuştu. Artık o kadını görmüyordum ve bu beni itiraf etmem gerekirse biraz rahatsız hissettiriyordu. Buna minnettar olmalıydı. O kadın sadece kısa vadeli hayatımı işgal etmişti hepsi bu kadar. Bununla gurur duymalıydı. Gelecekte büyük bir büyücü olacak olan bana minnettar ve hayran olmalıydı. Şu anda ikinci yılımı bitirmeme az kalmıştı. Üçüncü yılıma geçecektim ve şimdiden çok fazla bilgiler edindim. İnsanlar etrafımda dönüyor onları ele geçiriyordum. Beşinci sınıfta kimse elimden kaçamayacaktı. Bana karşı gelenleri de toza çevirecektim. Bu günlük , benim asil planımı gerçekleştirdiğimin kanıtı. Benim otobiyografim. Gizli hazinem. Elbette kimse ele geçiremeyecekti. Bunu okumaları ya ölümleri ile , acı çekmeleri ile ya daa. Benim izin vermemle olacaktı Ki günlüğümü baştan sona okutacak olmam için o kişi çok değerli olmalıydı ki öyle.. 'ben bu kelimeleri yazmaya devam ederken yanıma bölüm başkanımız profesör Slugborn gelmişti. Tombul , sıska ve salak adamın tekiydi. Bana hayran olan insanlardan biriydi. Onu kullanmak çok kolaydı. Böyle salak ve moron bir adamın iyi büyü yapamayacağı akla ilk gelen şeydi ama şaşılacak şekilde onun gibi biri için beklenmedik sihir yetenekleri vardı. Benim için işime yarardı. Onu da diğerleri gibi sömürüp kurutacaktım.
"Tom , Tom daha hazırlanmadın mı oğlum. Öğrencileri götürecek arabalar gelmek üzere. Yoksa heyecandan uyuyamadın mı hım?"
Yanakları her zamanki gibi pembeleşmiş iki eliyle askılıklarını sıkıp çekiştiriyordu.
"Evime gitmiyorum efendim. Aksine evimden bir süre ayrılıyorum." Dedim . Düz bir sesle.
Yüzü daha da kızardı ve gözleri üzüntüden dolar gibi oldu."Yetimhanede kalıyordun değil mi?! Unutmuşum. Aslında burada kalman için müdür ile konuşmuştum ama reddetti ." dedi yüzü daha da düşerek.
Günlüğü kapatarak , tüy kalemim ve mürekkebim ile birlikte çantama koydum.
"Ben gideyim efendim. "Dedim. Bu adamdan ne kadar kısa sürede kurtulursam o kadar mutlu olacaktım.
Benden ayrıldığı için hayal kırıklığına uğrayan koca göbekli ihtiyar daha da yüzünü asmıştı.
Peki peki git oğlum. Dedi. Ardından ben ıýzla çekip giderken arkamdan kısık sesle homurdandığını duydum.
"Senin gibi biri nadir bulunur. Blackler gibi bir nesil olsaıdı...."
Geri kalan saçma düşüncelerini dinlemeden ortak salonuma doğru hareketlendim.
(Tom bundan sonra kızı bir daha rüyalarında görmez. Gelecekte güçlü olma planlarına giriştiği için de o kızı bir daha hatırlamaz. O güne kadar.)
(Bu sırada kızımız..)
Vücudum , hareketsizlikten ve soğuktan kaskatı kesilmişti. Ateşli bir gribin ortasındaymışım gibi hissediyordum. Hem donuyor , hem hareket edemiyor , hareket edince vücudum acıyordu. Gözlerim , ışığa yeni yeni alışırken etraf sinyal alamayan televizyon misali bulunduğum yerin görüntüsü bir belirip bir kayboluyordu. Yine de oturma odamda olduğumu biliyordum. Buda beni az çok rahatlatıyor ve güvende hissettiriyordu.
Gördüklerimi her zerresine ve detayına kadar hatatırlıyordum. Hayal gücü çok geniş bir insandım ben. Bu gördüğüm. Görüntü her ne ise onu hayal gücümün yaratmış olması büyük bir olasılıktı. Bu güne kadar o gördüklerimden daha çılgın şeyler görmüştüm. Ama bu farklıydı. Daha gerçekçi ve bir o kadar doğa üstü bir şeydi. Beni . Anlam veremediğim biçimde çekiyordu ve bundan hoşlanmıyordum . Bir aptal gibi de kaçmak istemiyordum çünkü daha ne olduğu belli değildi. Eğer gerçek ise zaten kaçamazdım. Kaçmam mümkün müydü?! Tabii ki de hayır! Ben kaçsam saliseler içinde beni yakalarlardı . Artık beni yakalayan her neyse.
Yavaş yavaş gücümü kazanırken hareket etmeye ve oturur pozisyona gelmeye çalışıyordum. Bir yandan da etrafım belirginleşiyordu.
Oturduğum yerde etrafıma bakındım. Her şey yerli yerindeydi. Kitaplarım , koltuğum , yastığım Hiçbir þey gitmemişti. Ama gözlerim masanın üzerinde mor bir çantaya ve kitaba takıldı. Hiçbir şey gitmemişti ama yeni eşyalar vardı. Düşe kalka çantayı ve kitabı aldım. Bunlar rüyamda gördüğüm eşyalardı. Tıpatıp aynısıydı. İçindeki yazılardan mor çizgilerine büyüklüğünden resimlerine kadar.
Heyecanla çantayı ve kitabı göğsüme bastırdım. Kalbim deliler gibi atmasa da normal hızından bir iki ritim daha fazla atıyor, hızlı adımlar atmışım gibi nefes nefeseydim.
Heyecanım hafiflediğinde gözüm masanın üzerindeki kavanozun içinde mavi parlıdayan yuvarlak bir ışık huzmesi vardı.O kadar güzeldi ki önümde olsa da göğsüme sıcaklığı yayılıyordu. Kitabı ve çantayı sol elimle göğsüme bastırırken sağ elimle kavanozu kavradım. Işık huzmesi şimdi öncekinden de daha canlı parlıyordu.
Kavanozu döndürdüm ve arkasında yapıştırılan notu okudum.
'Kaderin ellerinde duruyor. Sana bir fırsat sunuyoruz. Kapı açıyoruz sana ait olduğun yere. Dikkatli ol sakın ölme . Kimsenin haberi yok önceki kimliğinden. Açarsın bu kavanozu . Kimsenin yaşayamayacağý dünyaya dalarsın. Evine gelirsin. Mutlu olman ve mutlu etmek için"
Bunun ne demek olduğu çok açıktı. O rüyaları gördüğümden beri şüphelenmiştim ama şimdi emindim. Tom'u iyileştirmem gerekiyordu. Onu kurtarmalıydım. Ona yön vermeliydim. Ama neden Tom? Başkası olamaz mıydı? Yoksa diğerlerine de yardım edecek insanları ayrı mı seçiyorlardı bu bilinmeyen dünyaya ? Büyük ihtimalle evet. Elimde ki kavanozun altındaki kısmını çevirdim. ismim yazyordu. Kendimi sihir gücü deposu yaptıklarına dair içimde bir his uyandı. Acaba bir depo gibi bir yerde isimlerimizin yazıldığı sihir deposu mu vardı?
Bu kavanozu açarsam , yeni bir dünyaya dalacaktım. Elimde , Tomu iyileştirebilecek bilgiler vardı. Benim tek yapmam gereken malzemeleri bulmaktı Bu yüzden Fransada ki okulda okumalıve olabildiğince zamanımı değerlendirmeliydim. Ama ya arkamda bıraktıklarım?
Benimle ilgilenmeyen ve her fikirlerimi göz ardı eden bir ailem vardı. Bu yüzden Londraya daha doğrusu ingiltere'ye gelmiştim şimdi bu dünyaya gelsem onların ne gibi bir durumda olacağı ne fark ederdi ki?
Kitabı çantanın içine koyarak çantayı koluma taktım ve kavanozu açtım. İçindeki mavi ışık beklenmedik hızla içinden çıkıp göğsümün içine yerleşti.
Vücudum , bir ferahlık sardı ve saçlarım rüzgar esmemesine rağmen rüzgar esermiş gibi etrafa savruldu. Ayağımın ucundan başlayıp saçımın diplerine kadar inen açık mavi bir sis dolaştı etrafımda.
Kendimi hiç bu kadar güzel , huzurlu ve iyi hissetmemiştim.
-----------------------
Çok çok ama çok kısa oldu ama başları öyle olacak. Sonra olaylar gelişince daha da artacaktır. Hatta aşırı uzun bile uzun olabilir başları kısa olması gerekli . Okuduğnuz için teþekkürler . Lütfen oy verin yorumda yapsanýz olur fikirlerinizi duymayý çok isterim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Koruyucular : Akıl Ve Kalp - Tom Riddle-
FantasiaBu hikaye büyücü dünyasına gelen sihirli kız ve Slytherin Varisi Tom riddle arasında geçmektedir. Olacakları bilen kızımız hiç vakit kaybetmeden harekete geçer bir yandan da soy ağacını araştırmaktadır. Koruyucular serisinin Tom Riddle zamanında ge...