× Biraz Yanık, Biraz Yarım

52 8 2
                                    


Dünya kocaman.

Ben bir başımayım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ben bir başımayım.
Biri gelip saçlarımı şöyle bir okşasa,
o an yıkılırım.



Kahvelerimiz bitirdiğimizde ayaklanıp kordonda biraz daha gezindik. Ardından kırmızı kamyona binip evin yolunu tuttuk. Yol üzerinde bir markette durdu. Ben kamyonda kalırken o muhtemelen evin eksiklerini aldı. Elinde üç beş poşetle kamyona geri döndü. Zaten uzun olmayan yol, birkaç dakika içerisinde ayaklarımız altından kayıp gitti.

Eve geldiğimizde poşetleri kapı önüne kadar taşıyıp paltosunun cebindeki anahtarı işaret etti. Elimi cebine atıp karıştırdım. Anahtarları bulduğumda ise içeri geçtik. Havanın soğuk olduğunu içeri geçince ancak farkedebilmiştim.

O poşetleri mutfağın üzerindeki tezgaha bıraktı ben de montumu çıkarıp askılığa astım. Odama geçiyordum ki seslendi.

"Poşetleri yerleştirmeyecek misin ?"

Odanın kapısından dönüp mutfağa saptım. Onun yerleştirebileceğini düşünmüştüm.
Yorgun olabileceği ihtimali ile poşetlere uzandım. Buzdolabı kapağını açıp yerleştirmeye başladım. Tereyağı, süt, yumurta.. Koyu yeşil kapaklı dolaba yöneldim. Un, şeker, tuz, mercimek, bulgur, kabartma tozu, vanilya..

Kabartma tozu ?
Vanilya ?

Elimdekiler ile arkama döndüm. Mutfak masasında öylece oturmuş beni izliyordu.
"Bunları neden aldın ?"
Şaşkınlığımı gizleyememiştim. Yanlışlıkla almış olmalıydı.

"Beraber kurabiye yaparız diye.."deyiverdi. O kalkıp üzerine değiştirmek için salona doğru yol aldığında bende elimdeki birer paket vanilya ve kabartma tozu ile öylece kalakalmıştım.
Beraber kurabiye yapmaktan mı bahsediyordu ? Yoksa ben mi yanlış duymuştum.
Ben kurabiye yapmayı bilmezdim ki.

Mutfağa geri döndüğünde elinde ufak beyaz bir kağıt vardı. Ben geniş bir kap çıkardığımda, o da okumaya başladı.

"Malzemeler; 3,5 - 4 su bardağı un."

Unu koyduğum yeşil kapaklı ahşap dolaptan aldığımda, raftaki su bardağına uzandım.

"1 çay bardağı yoğurt."dedi ben daha unun paketini bile açamamışken.

"Ya ama..sen hiç yardım etmiyorsun ki."diyerek söylendim.

Elindeki kağıdı masaya bıraktığında gidip dolaptan yoğurt çıkardı. Ben unu kaba boşalttığım sırada o da yoğurt koydu. Masada bıraktığı kağıda bakarken konuştum.

"Bu senin yazın değil." Gözlerimi ona çevirirken devam ettim.
"Bu kağıdı.. nereden buldun ?"

"Yan komşumuz Feriha teyzeden. Iki tane kız çocuğu var. Her pazar onlara kurabiye yapar ve kokusu sokağa kadar gelir. Ondan rica ettim."dedi. Gözlerinde, güneşin denize bıraktığı bir ışıltı vardı.

AWAREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin