Jade
Uzun zamandır görmediğim dayım şu an arka bahçemizdeydi. Yanında getirdiği paketler de bebek için aldığı hediyeler olmalıydı.
Bayan Queen - yani yengem Victoria - anneme sarıldı. Annem de aynı şekilde ona sarılırken dayım da ablam ve Demetri'ye sarıldı. Ailem düşündüğümden daha büyüktü anlaşılan.
Annem ile dayımın arası pek iyi olmasa da onlar hiçbir zaman kardeş olduklarını unutmamışlardı.
Yeni gelen misafirlerimiz de masada yerinde aldı ve ablam, bebek için alınan hediyeleri açmaya başladı. Hediyelere pek dikkat etmiyordum. Benim asıl merak ettiğim Daniel'ın neye üzüldüğüydü. Ne olduğunu sormak istesem de şu an ne yeri, ne de zamanıydı.
"Çok güzel. Teşekkürler Lexi." Ablamın sesi dikkatimi dağıttı.
Ablamın elimdeki hediye gerçekten çok tatlı bir peluş ceylandı. Ama bende hiç de tatlı düşünceler uyandırmıyordu.
Peluş ceylana bakarken zihnimde bir şimşek çaktı ve gözümün önüne boynu vahşice deşilmiş, boş gözlerle bana bakan ölü bir ceylan geldi. Başımı sallayarak bu iğrenç görüntüyü zihnimden uzaklaştırdım.
Masada sohbet devam ederken Henry' nin masadan kalkması dikkatimi çekti. Bahçenin bir köşesine geçip telefonunu çıkarttı ve tuşlara basıp kulağına götürdü. Bir süre konuştuktan sonra bağırarak "Benim kim olduğumu unutma. Ben ne dersem o!" dedikten sonra telefonu kapattı. Henry' nin masadan kalktığını benden başka fark eden olmamıştı ama bağırmasıyla herkes ona döndü.
Victoria "Tatlım, bir sorun mu var?" diye Henry'ye seslendi.
Henry'yse derin bir nefes aldı, bunu kalkıp inen omuzlarından tahmin ettim. Daha sonra bize dönüp gülümseyerek "Önemli bir şey değil. Şirkette bir sorun çıkmış," dedi.
Henry otoriter biriydi. Şirketteki çalışanlarına sert davranması onun gibi biri için normal karşılanabilirdi. Bense böyle zamanlarda ondan ürküyordum.
Ablam çığlık attı. Bir eli karnında, diğer eli Demetri' nin elini sıkı sıkıya tutarak "Tekme attı!" dedi anneme bakarak.
Herkes ablama dikkat kesilince Henry' nin biraz önce yaptığı telefon konuşması unutulmuş oldu.
Yaklaşık on dakika sonra evin ön tarafından gelen motor sesi sohbetimizi böldü. Bahçeye gelen ikinci davetsiz misafirimiz James Queen'di. Babasının oğlu ne olacak.
Annem, James' e sarılırken "Hoşgeldin. Geleceğini neden haber vermedin," dedi.
Ayrılırlarken James "Biraz meşguldüm," dedi. "Babam arayıp..." Henry'ye bakarak devam etti. "...bana kim olduğunu hatırlatınca gelmeye karar verdim."
Annem şaşkınlıkla Henry'ye döndü. Ortam iyice gerilmişti. Bu kez durumu, ablamın 'Bebek tekme attı!' çığlığı bile kurtaramazdı.
Annem tam konuşmak için ağzını açtığı sırada James araya girdi. "Ama önemli değil. Partinin tadını kaçırmayalım."
James de masadaki yerini aldıktan sonra annem yeni konu açarak dikkatleri dağıttı.
Bugün daha tuhaf olabilir mi acaba?
Çok bekletiyorum biliyorum ama bu herkesi bir araya toplama işi çok zordu. Bundan sonrası umarım daha çabuk gelir demek istiyorum ama sınavlarım başlıyor :'( . Kesin yazıcam ama uzun bi aradan sonra
Yeni bölümde görüşmek üzere...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Büyülü Sırlar
FantasyHerkes geleceğinin hayalini kurar ve nasıl olacağını bilmek ister. Ben rüyalarımda hep görüyorum. Geçmişi ve geleceği. Hepsi birer kehanet. Güçlerinizin olması güzeldir, tabi size öldüğünüzü söylemiyorlarsa.