Yeni Çocuk

333 16 0
                                    

Jade

Sunny beni yine dinlemek zorunda kalmıştı. Hızlı konuştuğum için bazı şeyleri kaçırıyordu -ya da anlamıyordu- ve ben de tekrar anlatmak zorunda kalıyordum. Aslında anlattığım konuyu ben bile dinlemek istemiyordum.

Sunny yine sordu. "Tamam onu anladım da sen Zack’le neden ayrıldın?"

"Sunny iki saattir sana bunu anlatıyorum," dedim şaşkınlıkla. Resmen bana işkence ediyordu ama farkında değildi. "Kısacası anlaşamadık. Artık ona karşı bir şey hissetmiyorum."

Daha fazla beni zorlamaktan vazgeçti ve "Peki. Hadi kahve alalım," dedi.

Ders boyunca konuştuğumuz yetmezmiş gibi teneffüs boyunca da konuşmak için kantindeki masalardan birine yerleştik. Kahvelerimizden daha bir yudum almıştık ki koşarak yanımıza Lexi geldi.

“Size…söylemem…gereken-” dedi ve soluksuz kaldı. Bir elini dizine kayarak soluklanırken diğer eliyle de 'bir dakika' anlamında parmağını kaldırmıştı.

Sunny ile birbirimize bakıp tekrar Lexi’ye döndük.

Sunny sabırsızca “Eee” dedi.

Lexi doğrulup karşımızdaki sandalyeye oturdu ve dirseklerini masaya koyup ellerini birleştirdi. “Sibirya’dan gelen soğuk hava dalgaları nisan ayının yağışlı ve rüzgarlı geçmesinde etkili olacak. Diğer haberlere gelirsek” ciddiyetini bozup çığlık attı. “Okula yeni çocuk geliyor!”

“Bu çığlık duygularını çok güzel ifade etti Lexi,” dedim.

Nick ve Zack masamıza yaklaştı. Nick masaya oturdu ama Zack "Sonra görüşürüz," diyerek kantinden çıktı. Ben de arkasından bakakaldım. Onu sevmiyordum ama neden bu kadar acı çektiğimi de anlamıyordum.

Sunny hemen dikkatimi dağıtmaya çalışarak "Günaydın Aşkım" dedi Nick' e.

Nick de "Günaydın" dedi. "Okula yeni biri geliyormuş, duydunuz mu?"

Lexi hemen söze atlayıp “Geç kaldın. Ben haberi verdim bile,” dedi. “Peki sen nerden duydun?”

Nick okul girişindeki büyük panoyu işaret etti. “Blair panoyu sadece bu haberle kaplamış. Kucağında binlerce küçük el ilanıyla okulu turluyordu.”

Lexi öfkeyle panoya döndü. “Sürtük. Benim haberimi çalmış.”

“Bütün okul Blair’ın sürtük olduğunu biliyor. Ağzını bozmana gerek yok canım,” dedim Lexi’yi sakinleştirmeye çalışarak.

Soğuyan kahvemin son yudumunu da içerken zil çaldı. Nick Sunny’ye dönerek dudaklarına küçük bir öpücük kondurdu. “Tenefüste görüşürüz,” diyerek yanımızdan ayrıldı.

Kimya laboratuvarına gitmek için masadan kalktık ama Lexi hala öfkeyle panoya bakıyordu. Kendine gelip bizimle beraber gelecek gibi görünmediğinden Sunny sol koluna bende sağ koluna girdik ve sürükleyerek 3.kata kadar götürdük.

…………………………………………

“Şimdi ısıyı arttırın. Biraz sonra renginin değiştiğini göreceksiniz,” dedi Profesör Rice.

Laboratuvardaki herkes deney tüpleriyle ilgileniyordu. Lexi ve ben hariç. O Blair’ın ne kadar sürtük olduğunu düşünüyordu, bense Zack’i.

Bir süre sonra Sunny arkamdaki sıradan beni dürttü. Onu dinlemek için arkama yaslandım.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun! Deney tüplerini sallamayı kes!" dedi sinirle.

O an etrafıma daha dikkatli baktım. Zihnimle deney tüplerini sallıyordum. Daha çok deprem oluyor gibiydi ama sadece tüpler sallanıyordu, masalar oldukları yerde duruyordu. Hemen yaptığım şeyi bıraktım, zihnimi boşalttım ve sakinleştim. Deney tüpleri de durdu. Zack'i düşünüp üzülünce dikkatim dağılmıştı.

Profesör Rice büyüleyici turkuaz gözlerini sınıfa çevirdi. Kontrollü öfkesi gözlerinin renklerini turuncu bir aleve dönüştürmüştü. “Riley Sanchez! Teneffüste seninle konuşacaklarım var.”

Riley umutsuzca itiraz etmeye başladı. “Ama ben yapmıyordum! Dersi dinlemiyordum bile!”

Profesör Rice daha sakin bir sesle “Bugün bir teneffüsünüz dışında saat 3’te eve gitme şansınızı da kaybettiniz Bay Sanchez,” dedi. “Ders bitmiştir.”

Diğer öğrenciler dışarı çıkarken Profesör Rice’ın yanına gittim. Gözleri hala turuncu alev rengindeydi.

Ben konuşmaya başlamayınca gözleri eski güzel turkuaz rengine döndü. “Senin için ne yapabilirim Jade?”

“Deney tüplerini sallayan Riley değildi, bendim. Tamamen kazaydı, dikkatim dağılmıştı.”

Profesör Rice bir süre bana baktıktan sonra en arka sırada başını elleri arasına almış oturan Riley’e seslendi. “Bay Sanchez.”

Riley uyuşuk bir şekilde kafasını kaldırdı. Yanımıza gelirken “Evet, Profesör Rice,” dedi.

“Jade tüpleri kendinin kontrol ettiğini söyledi, sen değilmişsin.”

Riley’in gözleri parladı ve bana sarılarak ayaklarımı yerden kesti. “Çok teşekkürler Jade.”

Proseför Rice “Ancak dersi dinlemediğin için cezaya kalman hala geçerli,” diyerek Riley’in hevesini kursağında bıraktı. “Bunu kötü bir şey olarak görmeyin Bay Sanchez. Bugün ki dinlemediğiniz dersi telafi edeceksiniz.” Bana dönerek konuşmasına devam etti. “Bayan Gray, sizden böyle bir şey beklemezdim. İlk defa olduğu için şimdilik görmezden geliyorum.”

“Teşekkürler Profesör Rice. Görüşürüz Riley,” diyerek laboratuvardan çıktım.

Günün geri kalanı sorunsuz geçti, son derse kadar. Zihinsel gelişim dersiydi. Bugün yanlışlıkla kimya laboratuvarında yaptığımı şimdi bilinçli olarak yapmam gerekiyordu. Benim için sorunsuz geçti ama sıra Lexi’ye geldiğinde 5 kg lık topları zihniyle 10 m uzaklıktaki hedefe atması gerekiyordu.

Blair’ın Lexi’nin haberini çaldığı yetmezmiş gibi hedef tahtasının üzerine bugün dağıttığı el ilanlarını yapıştırmıştı. Kontrolünü kaybeden Lexi zihniyle hedef tahtasını topraktan söküp Blair’a fırlattı. Tabi ki oda Riley gibi cezaya kaldı.

Arkadaşlarımla vedalaştım. Sunny’nin günlük ‘Alışverişe çıkalım mı?’ teklifini geri çevirdim. Eve geldiğimde üzerimden tır geçmiş gibiydi. Sarhoş gibi sallana sallana odama çıktım. Zaten annem ve babam evde yoktu. Ben de kısa sürede uykuya daldım.

Rüyamda okula yeni gelen kişinin Nick'in kuzeni olduğunu öğrendim ama kim olduğunu göremedim. Muhtemelen o da Nick gibi vampirdi.

Büyülü SırlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin