Jade
Reddedilen Blair'ın yüzündeki ifade paha biçilemezdi. Hiçbir şey söylemeden saçlarını savurarak kardeşinin yanına giderek çantasını kaptığı gibi sınıftan çıktı.
Arkasından sırıtarak bakarken Daniel beni düşüncelerimden ayırdı. "Hadi gidelim. Daha yapacak çok işimiz var."
"Sabah Nick'le geldiğine göre arabamla gelmedin değil mi?" diye sordum çantamı omzuna asarken.
"Malesef," dedi. "Bugünlük özel şoförümsün. Sana bir üniforma almamız gerekecek." Beni baştan aşağıya süzdü.
Ellerimi belime koyarak "Avcunu yalarsın," dedim. "Nasıl olsa adresi biliyorsun, yürüyerek gelirsin." Daniel'ı beklemeden sınıftan çıktım.
Yüksek sesli bir kahkaha attı. "Blair'a söylediğin ev adresi gibi mi?"
Ani şokla koridorda olduğum yere çivilendim. Kendimi savunmak için arkamı döndüm ve Daniel'ın geniş göğsüyle karşılaştım. Bana yetişmişti, hatta fazla yakınımda duruyordu. Derin bir nefes aldım ve burnum onun tarçınlı egzotik kokusuyla doldu.
Sözsüz soruma cevaben "Düşündüğünü sandığın şeyleri mırıldanıyordun," dedi.
Utançla başımı eğerek isyan edercesine inledim. "Düşüncelerimi okuduğunu sandım. Aslında söylediklerimi duymuş olman da çok kötü."
İçten bir kahkaha attı. "Ah, yapma. Sırrın benimle güvende." Sol elini, avcu bana dönük bir biçimde havaya kaldırdı. Bende aynı şekilde sol elimi kaldırarak onun eliyle birleştirdim. Parmaklarımızı birbirine kenetledi. Eski zamanlardaki gibi diye geçirdim içimden.
"Yemin eder misin?" diye sordum yine eski günlerdeki gibi.
Hafifçe kıkırdadı. Yaptığımızın çok çocukça olmasına rağmen itiraz etmedi. Diğer elinin işaret parmağıyla kalbinin üzerine hayali bir x işareti çizdi. "Yemin ederim."
Bende yine onun gibi yaptıklarını tekrar ettim. "Yemin ederim."
Sunny
Okulun park alanında ilerlerken Blair'ın arabamın yanında beklediğini gördüm. Ayağını sabırsızca yere vuruyordu. Gözlerimi devirdikten kendimi alamadım. Onu daha fazla sinir etmek için daha da yavaş yürümeye başladım.
Direk konuya girdi. "Senin o kaçık arkadaşınla Daniel'ın arasında ne var."
Jade' e laf atmasıyla sinirlerim attı. Hızla ona dönerek "Jade kaçık değil, sadece geleceği görüyor ve bil bakalım ne? Senin geleceğindeyse, hiç kimsesi olmayan bir sürtük olarak öleceğin yazılı," dedim. Derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştım. Blair için bu kadar efor sarf etmeye değmezdi. "Ayrıca aralarındaki her neyse seni ilgilendirmez."
Bir dakika kadar bana öfkeyle baksa da sakinleşip "Zack'le daha yeni ayrılmışken hemen ardından kendini Daniel'ın kucağına atması beni ilgilendirmez ama dedikodular çıkacak," dedi. Arkasını dönüp uzaklaşmaya başladı. "Jade'e dikkat etsen iyi olur."
Jade'e kaçık diyene bak. Hem bizden nefret edip hem de tavsiye veriyordu. Yine de içimden bir ses haklı olduğunu söylüyordu. Çünkü Blair bile sürtük olarak doğmamıştı, dedikodular onu bu hale getirmişti.
Arkasından bir süre baktıktan sonra Blair'a acıdığım için kendimden iğrendim. Evet, dedikodular çok acımasızcaydı ama o da olanları yalanlayıp inkar etmemişti.
Eve geldiğimde kapıyı kendim açmaya üşendim ve zile bastım. Hemen ardından içeriden annemin boğuk gelen sesini duydum. Kapıyı açması için Jacob'a sesleniyordu heralde. Birkaç saniye sonra küçük sarışın kardeşim bana kapıyı açtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Büyülü Sırlar
FantasyHerkes geleceğinin hayalini kurar ve nasıl olacağını bilmek ister. Ben rüyalarımda hep görüyorum. Geçmişi ve geleceği. Hepsi birer kehanet. Güçlerinizin olması güzeldir, tabi size öldüğünüzü söylemiyorlarsa.