Pişt

136 11 0
                                    

Sunny

Duyduklarımdan sonra çığlığı bastım. Öpüşmüşlerdi.

Telefondan Jade'e bağırarak "Biliyordum. Biliyordum," dedim. Kendimi kontrol ederek daha sakin bir sesle devam ettim. "Tüm detayları istiyorum."

Jade bıkkın bir ses çıkarttı - oflamış da olabilir, telefondan tam anlayamadım. "Şimdi konuşamam. Annem, ablama ve bebeğe birşeyler -aslında çokşeyler - hazırlıyor. Tabi benimde yardım etmem lazım."

"Saçmalama," diye itiraz ettim. "Gösterip de elletmiyorsun resmen. Sakın Daniel'a da böyle yapma."

"Senin bana kızmak için aradığını sanıyordum," dedi. "Hani sana ablamın hamile olduğunu söylememiştim ya."

"Boşver şimdi onu. Eğer Daniel'la olanları anlatmazsan o zaman sana kızacağım," dedim sabırsız bir şekilde. "Şimdi. Detaylar."

Arka plandan Wendy teyzenin sesi geldi. "Jade"

"Aa, bak annem çağırıyor," dedi Jade tamamen sahte bir telaşla. "Gitmeliyim."

"Dur, daha-"

Telefonu yüzüme kapattı ve beni sinir bozan bip sesleriyle baş başa bıraktı.

Tamam, öyle olsun Jade. Senin kurallarına göre oynarız.

Kitaplığımdan birkaç malzeme alarak çift kişilik, mor ve tonlarına sahip, baş tarafı pofidik yastıklarla kaplı yatağımın üzerine koydum ve karşısına oturdum.

Önce derin bir nefes alarak Jade' in odasını zihnimde canlandırdım. Kurutulmuş lavanta ve ada çayını ellerimle kasenin içine, ovalayarak toz haline getirdim. Parmağımı şıklatarak elimde küçük bir ateş oluşturdum ve kasenin içine, diğer malzemelerin içine attım. Alev kısa sürede hepsini yaktı ve küçük bir cızırtı eşliğinde söndü. Gözlerimi kapatıp çıkan dumanı içime çekerken beni güçlendiren o elektriklenmeyle titredim. Gözlerimde o tanıdık karıncalanma hissiyle yanmaya başlayınca büyüyü doğru yaptığımı anladım. Yanma hissi artarak gözlerimi açmamı sağladı.

Jade' in odası gözlerimin önüne gelirken, son kez karşımdaki aynadan gözlerimin her zamanki mavi rengi yerine göz bebeklerimden çıkan altın sarısı çizgilerle bezendiğini gördüm.

Gül kurusu renkli duvarlarla karşılaştım. Ardından kapının yanındaki uzun ince kitaplık belirdi. Daha sonra ekrana Daniel girdi. Kitaplığa yaklaşıp eline bir kitap aldı. Başımı eğerek kitabım kapağına bakmaya çalıştım. İlişki Durumu Karmaşık. Jade' in favori kitaplarından biri olduğunu hatırlayarak hafifçe kıkırdadım. Daniel bakışlarını kitaptan ayırarak etrafına baktı. Hemen ellerimi dudaklarımın üzerine kapattım.

Vampirler bu kadar hassas duyulara sahip olmak zorunda mıydı?

Kendime söverken aynı zamanda beni göremediği için şükrettim - ne ironi ama.

En azından bu seferki hafif bir kıkırtıydı. İlk seferlerimden birinde Nick'i uyurken izlemeye karar vermiştim. Büyüyü yapıp odasına gitmiştim ve şansıma onu uyurken bulmuştum. Yatakta üzerindeki pikeyi çekince uğruna ölünesi, ağız sulandıran karın kaslarını gözler önüne sermişti. Tabi bende kendimi kaybedip yanına yaklaşıp ellerimi üzerinde gezdirmiştim. Anında gözlerini açıp beni yatakta altına almasına rağmen gerçekten orada değildim ve kendi odamda gözlerimi açmıştım.

Geçmişteki başka bir hayal kırıklığı daha.

Anılarımdan sıyrılıp Jade' in odasına konsantre oldum.

Yine şansım yaver gitti ve Jade odaya girdi. Daniel onu görünce elindeki kitabı kitaplıkdaki yerine koydu.

"İşin bitti mi?" diye sordu Daniel, Jade' e doğru yürürken.

Jade ağzını açıp cevap verecekken kendi odamdan gelen yüksek sesli çarpma sesiyle geri geldim.

Kahretsin.

Herşey bıraktığım gibiydi. İçinde yanmış otlar olan kasem hala duruyordu. Odamın kapısı kapalıydı ama beni titreten bir serinlik vardı. Pencereye döndüm.

Nick pencere pervazına oturmuş, beni seyrediyordu. Herşeyi karşılıklı yaptığımız gibi o beni incelerken bende onu incelemeye başladım. Üzerinde, benim aldığım saks mavisi bir gömlek ve siyah kot vardı. Dışarıdan esen hafif rüzgar, dağınık saçlarını biraz daha dağıtıyordu. Yüzündeyse yamuk bir gülümseme ve gözlerinde aşkın her halini anlatan bir parıltı vardı.

Ve tabiki hepsi benimdi.

"Yine kimi uyurken izleyip dokunarak taciz ediyorsun?" diye sordu. Pervazdan içeri atlatıp pencereyi kapattı.

Benim de yüzümde yamuk bir gülümseme oluştuğunu hissederken "Kıskandın mı?" diye sordum.

Yatağımın üzerindeki biraz önce büyü yaptığım kaseyi alıp komidinimin üzerine koyarak kendine yer açtı.

"Tabiki kıskandım. Sen benimsin," dedi hırlayarak.

Dudaklarıma doğru hamle yaparken odamın kapısı açıldı.

Basıldık.

Erken düşünmüştüm. Bakışlarımı kapıdan ayırıp önceden Nick'in yatakta oturduğu yere baktım ama ardından sadece örtünün üzerinde bozulmuş bir iz bırakmıştı.

Tekrar kapıya dönerek daha birkaç dakika önce Shakira ve Rihanna' nın Can't Remember To Forget You şarkısıyla kendini kaybederek dans eden anneme baktım. Artık kulağından kulaklık yoktu.

"Tatlım," dedi. "Jacob biraz önce geldiğini söyledi, bir bakayım dedim."

Gülümsemek "Çok meşguldün," dedim. "Rahatsız etmek istemedim."

Oda bana gülümseyerek "Peki tatlım," dedi. Bana öpücük gönderdikten sonra odadan çıkıp kapıyı kapattı.

Etrafıma bakıp Nick'i aramaya başladım. Yataktan gövdemi sarkıtarak altına bakarken bir pişt sesi duydum. Kendimi geri çekerken pişt sesi kendini tekrarladı. Tavandan geliyor gibiydi. Başımı kaldırıp baktım.

Nick tavanda sırt üstü yatmış bana gülümsüyordu. Şaşkınlığımın yerini onunki gibi bir gülümseme aldı. "Ben de bu ses nereden geliyor diyordum. Meğersem benim küçük yarasam piştliyormuş."

Gülümsemesi bir tilkiyi andırırken "Küçük mü?" dedi.

Tavana tutunan ellerini bırakarak doğruca yatakta üzerime düştü. Ağırlığıyla ezilmeyi beklerken dizleri ve elleriyle kendini bana çarpmadan durdurmayı başardı.

Bacaklarımı aralayarak yer açtım, Nick de yavaşça kendini üzerime bıraktı - yine de tam olarak değil çünkü o zaman gerçekten ezilebilirim.

Tekrar dudaklarıma doğru hamle yaparken göğsüne ellerimi dayayarak onu durdurdum.

"Annem tekrar gelebilir," dedim. Eğer biraz daha ileriye gitsek onu neden durduracağımı unutacaktım. "Bir kaç dakika bekle."

Söylediğimin aksine 43 saniye sonra - evet annemin gelme ihtimaline karşılık gerçekten saniyeleri sayıyordum - "Bu daha ne kadar sürecek?" dedi beni kışkırtmaya çalışarak.

"Belki birkaç dakika daha dayanabilirim," dedim bende inatla.

"Çok yazık. Benim zamanım doldu," dedi ve dudaklarıma adeta yapıştı.

Tabi ki onu tekrar durdurmadım.

"Burada bırakılır mı!" diye isyan ettiğinizi duyar gibiyim. Kendimi kaptırmış yazıyordum ki kendi kendime şunu sordum "Acaba +18 yazsam mı?" sonra dedim ki "Tabiki yazıcam çünkü ben fesatım ve sizin gibi yaramaz okurlar bunu hak ediyor". Ama şimdiden okumak istemeyenler varsa bir sonraki bölümü atlayabilirler. Yeni bölüm hemen pazar günü gelecek o zamana kadar bi yaramazlık yapmayın :D İyi geceler :*

Büyülü SırlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin