Jade
Joseph'in zihnine bağlandığımda onu elindeki votka şişesini kafasına dikerken gördüm. Şehir çıkışına yaklaşmış, bir ormanlık alana gelmişti. Nick'in arabasına atlayıp şehir çıkışına doğru yola koyulduk.
Joseph'i bulduğumuzda yol kenarında çimenlere uzanmış Eminem' in Love The Way You Lie şarkısını söylüyordu. Rihanna' nın söylediği bölümlerde de sesini inceltiyordu. Belki bu durumda olmasa komik olduğunu bile söyleyebilirdim.
Motoruysa devrilmiş ve bir kaç parçasını kaybetmişti. Etrafta şişe kırıkları da vardı. Anlaşılan Joseph içtiği votka şişesini kırmıştı. Şarkının son nakaratlarına geldiğinde bağırarak söylemeye başladı.
*Just gonna stand there*
(Sadece orada duracaksın)*And watch me burn*
(Ve yanışımı izleyeceksin)*But that's alright*
(Ama sorun değil)*Because I like*
(Çünkü hoşuma gidiyor)*The way it hurts*
(Acıtışı)*Just gonna stand there*
(Sadece orada duracaksın)*And hear me cry*
(Ve ağladığımı duyacaksın)*But that's alright*
(Ama sorun değil)*Because I love*
(Çünkü seviyorum)*The way you lie*
(Yalan söyleyişini)*I love the way you lie*
(Seviyorum yalan söyleyişini)*I love the way you lie*
(Seviyorum yalan söyleyişini)Daniel ve Nick, Joseph'in kollarına girerek onu arabaya taşıdılar. Sunny Joseph'in arka koltuğa yerleştirilmesine yardım ederken ben de devrilmiş motorun yanına gittim ve anahtarını alıp üzerindeki düğmeye bastım. Motor civa gibi akışkan bir hal alarak anahtarın içine çekildi. Daha sonra Joseph'in bu sarhoş haliyle bir de motorunu için bıraktığımız için bebek gibi ağlamasını istemiyordum.
Arka koltukta Sunny ve ben Joseph'i kucağımıza yatırdık. Joseph kusmadığı için sağlam midesine bir kez daha şükrettim. Kusmasına yetecek kadar limitini aşmamıştı belli ki.
Joseph sızdıktan bir süre sonra "Onu bu halde evine bırakamayız," dedi Sunny, Joseph'in bacakları düşmesin diye kendine çekerken.
Joseph'in gözüne gelen saçlarını geriye doğru ittim. Yüzünü incelerken Lexi'yi sevmese bunları yapmayacağını düşündüm.
"Bize gidebiliriz," diye önerdi Nick.
Kimseden daha iyi bir fikir çıkmayınca Nick'in evine gittik.
Lexi
Brain'la yaptığımız anlaşmadan sonra beni eve bırakmayı teklif etti. Neymiş efendim, beni yarı çıplak görmüş biraz daha yanında durursam kendine hakim olamazmış. Ben de teklifini geri çevirmedim tabi ki.
Eve geldiğimde kimse yoktu. Hiç şaşırmadım doğrusu. Nasıl olsa hep işleri oluyordu, asıl evde olurlarsa şaşardım. Boş salona girmeye zahmet etmeden boş mutfağa gittim. Azıcık mutluluk hormonu almaya karar vererek buzdolabının kapağını açacakken üzerindeki notu gördüm.
*Isabelle'in yeni kombinler hakkında yardıma ihtiyacı vardı, acil toplantıya gitmem gerekti. Akşam yemeğine dönmüş olurum.
Seni seviyorum. Annen. xo*Notlara seni seviyorum yazmak kolaydı, sevgisini göstermeye gelince icraat yok!
Sinirle notu mıknatısın altından çekip avucumun içinde buruşturdum. Buzdolabının kapağını açıp üst raftaki çikolatalardan birini aldım. Tam kapağı kapatacakken daha fazla mutluluk hormonuna ihtiyacım olduğunu düşünerek iki tane çikolata daha aldım. Mutfaktan çıkarken buruşturmuşum notu çöpe atmayı da ihmal etmedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Büyülü Sırlar
FantasyHerkes geleceğinin hayalini kurar ve nasıl olacağını bilmek ister. Ben rüyalarımda hep görüyorum. Geçmişi ve geleceği. Hepsi birer kehanet. Güçlerinizin olması güzeldir, tabi size öldüğünüzü söylemiyorlarsa.