💜Ķõțů Hąbęř💜

176 8 13
                                    

<2 saat sonra>

Nihayet polis siren sesleri geliyordu. Beklemekten hem sıkılmış hemde korkuyorduk. Gündüzde olsa...

"Bizi arayan sizler miydiniz.?"

"Evet polis bey. Biz buraya 2 gün önce gelmiştik. 8 kişiydik. Ama dün... dün devasa kurtlar tarafından gecenin yarısında saldırıya uğradık. Karavanımızı parçaladılar. Bizde ormana doğru koştuk. Bir mağara bulup içine girdik. Ama içeri girdiğimizde 1 kişi eksik olduğumuzu gördük. Arkadaşımız aramak istedi ama izin vermedik."

Suho her şeyi anlatdı polise. Onlar da ekiple etrafı arayıp bize haber vereceklerini, o zamana kadar arabada beklememiz gerektiğini söyledi.

@@@@@@@@@@@@@@@@@

"Sizin mağaranızdan biraz uzakta bir şey bulduk."

Elindeki şalı bize uzatan polise baktım. Bu.... bu onun beline bağladığı şaldı. İrene'nin ağzından bir hıçkırık çıktı. Diğer kızlarda ağlıyordu. Bense kendimi ağlamamak için zor tutuyordum.

"Ve aynı yerde bayağı kan izleri vardı"

İşte bu sözden sonra göz yaşlarımı serbest bıraktım. O gerçekten gitmişti. Hemde en kötü ve acı şekilde. Kurt tarafından yeyilerek.

"Arkadaşınız büyük ihtimalle kurt tarafından parçalanmış. Başınız sağ olsun. Sizi karakola oradanda evinize götürelim."

\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\

Eve dönüyorduk. Eğlencesiz ve en önemlisi Heran'sız. Bu nasıl kader böyle.? Onu sanki kendi ellerimle kurtalara atmış gibi hiss ediyorum. Kendimden iğreniyorum. Bay ve bayan Park'ın en önemlisi Chanyeol'un yüzüne nasıl bakıcam.? Ne dicem onlara.? 'Heran devasa kurtlar tarafından parçalandı'mı dicem. Offf Tanrım yardım et bana.

"Sehun nereye gidelim.?"

Suho'nun sesiyle kendime geldim.

"Chan'ın evine".

¥¥¥¥¥¥¥¥¥¥¥¥¥¥¥¥¥¥¥¥¥¥¥¥¥¥¥

Chanyeol'ların evinin önündeydik. Nasıl haber vericez bilmiyorum ama bunu er ya da geç yapıcaz zaten. Şimdi gidip konuşmak en doğrusu. Soobin zile basdı. Kapı saniyler içinde açıldı. Ve bayan Park karşımızda. O bize şaşkınca bakıyordu. E normal tabii öyle bakması. Ne haldeydik kim bilir.

"Çocuklar geçin içeri"

İçeri adım atdıkça kalbime sanki ok batıyordu. Onlara bunu söylemek.. zordu. Çok zordu.

"Ooo bizim yavşak Sehun ve arkadaşları gelmiş"

Diyen Chanyeol ve babası bize doğru geliyordular.

"Eee millet benim minik farem nerde?"

Yüzümüze değilde telefona bakıyordu. Cevap vermedik, veremedik. Gelmeyen cevapla bize baktı. Anında kaşlarını çatdı.

"Sizin bu haliniz ne ve Heran nerde.?"

Gözlerime baktı. Yutkundum.

"Sehun Heran nerde dedim.?"

Bu sefer o yutkundu. Gözlerindeki endişe benim içimi yeyip yeyip bitiriyordu. Annesi, babası bana bakıyordular dikkatle. Ne diyeceğimi bekliyordular.

"Sana soru sordum Oh Sehun o nerde.?!!! Kız kardeşim nerde?
?!! Lanet olsun söyle artık.!!!"

Gelip yakama yapıştı. Dolu gözlerimi onun kızgın ama bir o kadarda endişeli gözlerine sabitledim.

"Chanyeol o... o ö-öldü"

Ķųřț Ąđåm |Kim Seok Jin|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin