Oy ve yorumlarınızı bekliyorum, keyifli okumalar💜
"Baba! Anne! Gördünüz mü?" Altı yaşımın heyecanlı sesi, sessizlik içinde büyük bir yankı uyandırırken parmağımın ucuyla işaret ettiğim karanlık gökyüzüne baktı annem ve babam aynı anda. Benimle aynı heyecanı paylaşan gözleri parlarken, babamın büyük eli hızlıca beni kendine çekerek geri yerime oturmamı sağladı.
Evimizin terasında, elektrikler kesildiği için yalnızca birkaç mum ışığıyla oturuyorduk. Ilık esen rüzgar hafifçe saçlarımı uçuştururken, omuzlarımdaki battaniyeyi usulca düzeltti annem. Bunun üzerine kalın battaniyenin altında kalan saçlarımı, yavaş hareketlerle dışarı çıkardı babam canımı yakmaktan çekinir gibi temkinlice.
"Yıldız kaydı. Hadi bir dilek dile Hera." Annemin, anlamlandıramadığım kelimelerle kaşlarım çatılırken, bana gülümseyen annemden aldığım bakışlarımı kucağında oturduğum babama çevirdim yeniden.
"Yıldız kaydığı için mi?" Anlam veremediğimi gören babamın yüzünde ufak bir tebessüm oluşurken, hâlâ gökyüzüne doğru uzanmış duran parmağımı sardı sıcak elleri ve parmağımın ucuna küçük bir öpücük kondurarak kendi avuç içi arasına aldı.
Hafif çatılan kaşlarıyla kısılan gözleri karanlık gecenin içinde parıl parıl parlayan yıldızlardayken, sesini duydum. "Eğer uzayda bulunan göktaşlarının yörüngeleri Dünya'mızın yörüngesi ile kesişirse, göktaşı büyük bir hızla atmosfere girer. Bu sırada meydana gelen sürtünme ile göktaşı ısınır, yanar ve ışık saçmaya başlar. Bu görüntünün aslında uzaydaki yıldızlarla hiçbir ilişkisi yok." Dudakları alayla iki yana kıvrılırken anneme yandan bir bakış attı.
"Annen gibi olayı romantikleştirenlerde yıldız kayması deyip, dilek tutuyorlar işte güzel bebeğim." Annemin irileşen gözleri babamı bulurken, sinirli bir soluk bıraktı.
"Ülgen! Çocuğun aklını niye karıştırıyorsun şimdi, ayrıca her olayı mesleğine bağlama. Bari şu güzel gecede yapma ya!" Sitem dolu sesiyle babamın gür kahkahası sessiz geceyi aydınlatırken, daha da bozulan annemle hızlıca yanağına bir öpücük kondurdu ve başımı yeniden göğsüne yaslayarak çenesini başıma yasladı.
Kafam feci halde karışmıştı.
"Güzelim, mesleki deformasyon benimki. Hem, kızımızın doğruları bilmeye hakkı var bence." Ona katılarak, desteklemem için gözleri yukarıdan bana bir bakış atan babam devam etti.
"Değil mi bebeğim, sende bir şeyler söyle annene." Başımı iki yana sallamamla, küçük bir kıkırtı döküldü dudaklarımdan.
"Anneler her zaman haklıdır." Şu hayatta, adımdan bile daha çok emin olduğum şeyi söylememle babamın yüzü düşerken, bu defa annemin gülüşü çiçekler açtırdı kulaklarımda.
"Yavrum babalarda her zaman haklıdır. Hadi söyle bakalım, babam da haklıdır de." Babamın hızlı hızlı kurduğu cümlelerle, ikisinin de bakışları bana dönerken gülümsemem genişledi ve başımı onaylarcasına salladım.
"Babam da haklı."
Yanımda oturan anneme hafifçe yaklaştığımda, fısıltımın babam tarafından duyulacağından bihaber devamını getirdim cümlemin.
"Babam üzülmesin diye öyle söyledim anne." Annemin gülüşleri giderek artarken, yanağıma hızlı bir öpücük kondurdu.
Bunun üzerine ağzının içinde bir şeyler homurdanan babam, anneme yandan bir bakış attı. "Freya, bak gülme. Anne, kız birlik olmuşsunuz babaya karşı geliyorsunuz demek ha!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMANSIZ SEVGİ
Science Fiction"Tüm gökyüzünü gözlerine taşımışsın. O maviliği bazen kara bulutlar örtmüş, bazen sağanak almış; hiç utanmadan akmış gözlerinden bir bir..." "Sana herkes kıymış ama sen kimseye kıyamamışsın. Nefret edenlere inat hep daha çok sevmişsin. Her yürümeye...