32.İKİ YÜZLÜLÜĞÜN ACISI

4.3K 176 66
                                    

Bölüm şarkısı; Duvet- bôa

Oylarınızı bekliyorum :) 💜

Soyutlaşmış zamanın içinde, kendime somut bir alan bulamıyordum. Endişenin yanında yer edinen karmaşa, bedenimde yüksek dozda dolanmaya devam ederken tek yaptığım öylece durmaktı. Ekrandaki sunucu başka bir habere çoktan geçiş yapmış olmasına rağmen, benim gördüğüm ve zihnimden silinmeyen o yüzdü.

Asral'dı.

Geçmişte bir iz bırakacağımın bilincindeydim ancak böylesine sarsıcı bir somutluğu ben de beklemiyordum.

Asıl şimdi, içinde olduğum durumun en net şekilde farkına varmıştım.

İki yanımda sarkan ellerim arasında sıkı sıkı tuttuğum kalem ve kağıt, neredeyse sıvıya dönüşerek parmaklarım arasından akıp gidecekti. Zihnimde dönüp durmaya devam eden gerçeği, atlatamıyordum.

O teşekkür yazıtının, nasıl buraya, benim yaşadığım topraklara geldiğini anlamlandıramıyordu aklım. Yüzyıllar öncesine yaptığım yolculuktaki ben, adını asla silinmeyecek şekilde kazımıştı tarihe.

Bu tarafa doğru aceleci adımlarla yaklaşan Hakan, deminden beri baktığım o haberi görmüştü fakat benim kadar uç duygular taşımıyordu ifadesinde. Aksine, fazlasıyla sakindi.

Çünkü zaten, bunun olacağını biliyordu.

"Ne kadar da sizi andırıyordu az önceki kadının yüzü?" Deminden beri konuşan masadaki adam, şimdi karmaşasını yaşadığım o noktaya değindiğinde, afallayan bakışlarım ona çevrildi.

Oldukça dikkatli bakışları yüzümde gezindiği sırada, tutulan dilimden ve yaşadığım büyük çaplı şoktan dolayı hâlâ sessizliğim devam ederken; dudakları hafifçe sola doğru kıvrıldı.

"Sanat eseri gibi dedikleri bu olsa gerek..."

Aralan dudaklarım, veremediğim tepkiden geri kapanırken, adımları yanımıza varan Hakan aniden önüme geçti. Ellerini masaya yaslayarak karşısındaki adama doğru eğildiğinde, sahte gülümsemesinin ardındaki sinir görülmeyecek gibi değildi. "İnanır mısın, o kadının yüzü onu andırmıyor, bizzat kendisi çünkü."

Sözleriyle gözlerim irileştiğinde, ne yaptığını anlayamadığım Hakan, tıpkı benim gibi ifadesine afallamanın hakim olduğu adama gülerek eliyle gerisinde duran beni işaret etti. "Arkadaş geçmişe ufak bir yolculuk yaptı da geldi, ondan. E tabii haliyle yol yorgunu biraz, ben yardımcı olayım size."

Adam sertçe yutkunarak geriye doğru yaslandı bu hamlesiyle. Neyse ki sözleriyle Hakan'ın dalga geçtiğini düşünmüş olacak ki, kısık bir sesle mırıldandı. "Ben sade bir kahve rica edecektim." Hakan, yanıtıyla ağırca başını sallarken geri çekilmesi için sonunda kendime gelerek derin bir soluk verdim ve elimle kolundan tuttum.

Sözsüz uyarımla nihayet kendine gelmiş olacak ki, yavaş hareketlerle geriye doğru çekilerek doğruldu fakat gözlerini adamdan çekmedi yine de. "İyi... Yanına da bir bardak buz gibi soğuk su verelim." Tamamen iyimserliğindenmiş gibi başını yana doğru eğerek devam etti.

"Müessesemizin ikramı..."

Kelimelerinin kibarlığının aksine ses tonu ve bakışları oldukça tersken, tuttuğum kolundan çekiştirmem üzerine sonunda gözlerini de adamın üstünden uzaklaştırdı. Adımlarıma uyum sağlamasıyla, masadan uzaklaştığımızda hafifçe yanına yaklaşarak mırıldandım.

ZAMANSIZ SEVGİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin