İtiraf

4K 129 7
                                        

Nazlı, Ali ile kafeteryada buluşacaklardı. Bu yüzden kafeteryaya gelmiş meyveli çayını almış etrafına bakınıp Aliyi arıyordu. Gördüğü manzara ise hiç hoşuna gitmemişti. Ali, Duygu ile aynı masada oturuyordu. Aynı. Masa. Duygunun Alinin yanında ne işi vardı? Sinirle tırnaklarını avuç içine batırdı. Bu acı bile onu sakinleştiremiyordu. Hızlı adımlarla onların yanına gitti. "Merhaba." dedi sesini sakin tutmaya çalışırken. "Bak Nazlı da geldi. Geleceğini söylemiştim." dedi Ali. "Ben Ali çağırırsa her zaman gelirim." dedi Nazlı, Duyguya bakarak. Duygu ise Nazlıya bakarak samimiyetsizce gülümsedi. Nazlı daha fazla dayanamayacağını anladı. Elindeki bardağı sertçe masaya koydu ve Ali'ye döndü. "Ali konuşmamız lazım. Yalnız. Gelir misin?" dedi Nazlı. "Tabi." dedi Ali ve masadan kalktı. "Görüşürüz Duygu doktor." dedi Ali. "Görüşürüz Aliciğim." dedi Duygu. Aliciğim? Nazlı kaşlarını çatarak Duyguya baktı ve Aliyi kolundan tutup hızla kafeteryadan çıkardı. Ali hızla kolunu geri çekti. "Ne yapıyorsun Nazlı? Ama yapma böyle." dedi Ali. "Pardon." diye mırıldandı Nazlı. Duygunun yanından uzaklaşmalarıyla derin nefes alıp verdi. "Çatıya çıkalım mı?" dedi. Birlikte çatıya çıktılar. "Evet. Ne konuşacağız?" dedi Ali. Nazlı derin nefes alıp verdi. Kalbi hızla çarpmaya başlamıştı. Cesaretini toplamaya çalıştı. Artık zamanı gelmişti. İçinde tutamıyordu aşkını ama korkuyordu. Ali ne cevap verecekti? Ya onu reddederse? Nazlı bu düşünceyi aklından uzaklaştırdı. Kötü düşünmeyecekti. Ne olursa olsun söylemeliydi. Artık zamanı gelmişti. "Ali..." dedi Nazlı. "Evet?" dedi Ali. Tekrar derin nefes alıp verdi Nazlı ve gözlerini kapadı. "Ben sana aşık oldum!" dedi Nazlı bir çırpıda. Gözlerini açmaya cesaret edemedi. Alinin ne diyeceğini de kestiremiyordu. Ya sadece arkadaş olduklarını söylerse? Korkuyordu. Sessizdi ikiside. Ali tek bir kelime etmiyordu. Neden konuşmuyordu? Sessizlik... İçten içe Nazlıyı boğuyordu. Nazlı yavaşça gözlerini açtı ve yere bakan Aliyi gördü. Ali'ye doğru bir adım attı. "Ali beni duyuyor musun?" diye sordu Nazlı. "Hayır." dedi Ali ve kulaklarını kapatıp kendi etrafında dönmeye başladı. "Bu doğru değil." dedi Ali. "Bu doğru değil. Bu doğru değil." diye sayıklamaya başladı. "Ali?" dedi Nazlı. Şaşkınlıkla bakıyordu genç kadın. Aliden bu tepkiyi hiç beklememişti. Neden aşkına inanmıyordu? "Doğru Ali!" diye bağırdı Nazlı. Nazlının bağırmasıyla ellerini kulaklarından çekip öylece durdu Ali. "Senin gibi biri neden benim gibi birini sever ki?" diye sordu Ali. Nazlı, Alinin sorusu karşısında afallamıştı. Gerçekten böyle mi düşünüyordu? Oysa Nazlının Aliyi sevmek için milyonlarca sebebi vardı... "Ben... Benim gibi iletişim yetenekleri zayıf, insanlara dokunmayan, herkesin yuhladığı bir insanı neden sevesin ki? Benim yanımdayken sana nasıl bakacaklar biliyor musun? Ben hepsine alışığım ama sen... Neden bir otizmliyi sevesin ki?" dedi Ali. Nazlının ise gözleri dolmuştu. Alinin içinde yaralı bir erkek çocuğu vardı ve Nazlı o çocuğu yaralarından öpmek istiyordu. Onu iyileştirmek istiyordu. " Asıl senin gibi biri benim gibi birini nasıl sever ki? "dedi Nazlı. " Nasıl? Sen çok güzelsin, akıllısın, çok iyi kalplisin, iyi bir doktorsun, bana hep jestler yapıyorsun." dedi Ali. Nazlı ona bakıp gülümsedi. Aliden iltifat almak hoşuna gitmişti. " Evet. İletişim yeteneklerin zayıf, ellerinle insanlara dokunamadığında doğru ama kalbinle insanların kalplerine dokunabiliyorsun. Benim de kalbime dokundun Ali. Sen o kadar mükemmel birisin ki Ali... Asıl ben senin yanında kusurluyum." dedi Nazlı gülümseyerek. " Hayır. Sen kusursuzsun." dedi Ali. Nazlı ona bakıp gülümsedi ve elini ona doğru uzattı. Elini Alinin yüzüne yaklaştırdı. Yüzüne dokunmadan yüzünü okşadı Alinin. " Bak ben sana dokunuyorum. Hissediyor musun? Ben seni hissediyorum Ali." dedi Nazlı ve elini kalbine götürdü. "Tam kalbimde." dedi Nazlı. Ali gülümseyerek gözlerini kapadı. "Hissediyorum." dedi Ali. Nazlı onun gülümseyen yüzünü izledi. İyi ki dedi kalbine. İyi ki de Aliyi seçmişti. Elini Alinin yanağından çekip dudaklarına getirdi. Sanki elini Alinin dudaklarına kapatıyormuş gibi yaptı. Yüzünü eline yaklaştırdı ve elini öptü. Gülümsedi. İşte ilk öpücükleri gerçekleşmişti.

Mucize - #AlNazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin