Rüya

1.5K 88 12
                                    

Dinlenme odasından içeri girip yerde oturan Ali’ye baktı. Bir süre kapı eşiğinden onu izledi genç kadın. Bu adam şimdi onun sevgilisi miydi? O en güzel rüyası gerçek mi olmuştu? Kalbi yine hızla çarpmaya başlarken yavaşça onun yanına ilerleyip sessizce yanına oturdu. Göz ucuyla Ali’ye baktı. Öylece önüne bakıyordu. Nazlı da önüne döndü. Yüzündeki gülümsemeye engel olamıyordu genç kadın. "Ali..." dedi. İsmini söylemek bile öyle güzeldi ki... Sadece ismini söylemek bile öyle heyecanlandırıyordu ki... Midesine ağrı girmişti. Midede kelebekler uçması olayı gerçek miydi yoksa? Nazlı dönüp Ali’ye baktı. Bir süre konuşmadan öylece yüzünü inceledi. Sanki karşısında bir sanat eseri duruyordu. Hayranlıkla izliyordu. "Ne yapıyorsun burada?" Dedi Nazlı. Ali başını çevirip Nazlıya baktı. "Düşünüyorum." dedi Ali. "Ne düşünüyorsun?" Dedi Nazlı. Derin bir nefes alıp verdi Ali. "Bizi..." dedi. Biz... Ali ve Nazlı, 'biz' olmuştu. Biz... Bu kelime Nazlının çok hoşuna gitmişti. Onlar artık bizdi. Sen ve ben yoktu. Araya giren mesafeler yoktu. Biz olmuşlardı. "Biz..." diye fısıldadı Nazlı. Daha çok gülümsedi. "Sen ve ben... Biz mi olduk şimdi? Biz birlikte miyiz şimdi?" diye sordu. Derin nefes alıp verdi. Kalbi yine hızla çarpmaya başlamıştı. Kalbi adeta bağımsızlığını ilan etmişti ve Nazlı kalbine söz geçiremiyordu. Öyle mutluydu ki... Hayatında hiç bu kadar mutlu olduğunu düşünmüyordu. "Birlikte?" diye sordu Ali. Nazlı gülümseyip Ali'ye döndü. "Kız arkadaş, erkek arkadaş. Sevgili yani." dedi. "Öyle miyiz?" diye sordu Ali. Nazlı olumlu anlamda başını salladı. "Hayalimde çok kurdum bu sahneyi ama bir türlü hayal edemedim. Senin gibi biriyle benim gibi biri..." dedi Ali. Nazlı, Ali'ye döndü ve şefkatle gülümsedi. "Kendini benim gözümden görsen böyle düşünmezdin. Sen kendini hiç görmüyorsun değil mi?" Dedi. Nazlının gözünde Ali... Kusursuzdu. Tüm güzel şeyler onda buluşmuştu. Ali'ye bakmak... En güzel şiiri okumak, en güzel şarkıyı dinlemek, en güzel romanı okumak, baharı yaşamak gibiydi. Ali bunları Nazlıya buyur ediyordu. Ne kadar şanslıydı genç kadın. Baharı yaşıyordu Ali ile. Güneş onlar için parlıyordu, çiçekler onlar için açıyordu, kuşlar cıvıldıyordu, en güzel şarkı onlar için çalıyordu... Ali'ye baktığında dünyanın en güzel adamını görüyordu. "Sen benim tanıdığım en dürüst, en yaratıcı, en akıllı, en iyi kalpli kişisin. Sen dünyanın en güzel adamısın. Sen dünyanın en güzel seven adamısın ve ben seninle olduğum için çok şanslıyım." dedi. Alinin yüzünde gördüğü tebessümle gülümsedi Nazlı. "Ben de şanslıyım Nazlı." dedi. Nazlı önüne döndü. Neler demişti öyle? Utançtan kızardığını hissediyordu. Hızla ayağa kalktı. Alinin de onunla aynı anda ayağa kalkmasıyla çarpıştılar. "İyi misin?" Dedi ikisi de aynı anda. Sonra gülümsediler. Gülüşleri birbirine karıştı. Daha sonra Ali’ye baktı. Yakınlıklarından etkilenmişti Nazlı. Öylece bakıyordu. Ne hareket edebiliyordu ne de bir şey söyleyebiliyor. Öylece durmuş Ali'ye bakarken kalbinin sesini dinliyordu. Alinin ona doğru bir adım atıp dibine girmesiyle nefesini tutmaya başladı genç kadın. Alinin gözlerinin içine bakmasıyla bayılacağını düşündü. "Rüya gibi. Rüya olmasından korkuyorum." dedi Ali. Nazlı tuttuğu nefesi bırakıp gülümsedi. Evet her şey rüya gibiydi ve Nazlı da bu rüyadan uyanmaktan korkuyordu. Nazlı bir karar almıştı ama artık korkarak yaşamayacak kendini Ali’ye bırakacaktı. Şimdi de öyle yapıyordu. "Ben de aynı rüyayı görüyorum Ali. Bu ikimizin rüyası." dedi. Ali tebessüm etti. Nazlı da daha çok gülümsedi. Bu rüyadan uyanmalarına izin vermeyecekti Nazlı. Bu rüya sonsuza kadar devam edecekti. Sonsuza kadar. "O zaman hiç uyanmayalım." dedi Ali.

Fragmandaki sahneyi bir de böyle okuyun istedim. İyi okumalar yorumlarınızı bekliyorum 💜

Mucize - #AlNazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin