Kahvaltı

655 68 5
                                        

Nazlı hazırladığı masaya son bir kez bakıp zeytinlerin yerini değiştirip kocaman gülümsedi. Her şeyi hazırladım mı diye düşündü genç kadın ama sanırım hiçbir şeyi unutmamıştı. Şimdi masanın tek eksiği Aliydi. Tam genç adamın odasına gidecekken duraksadı ve televizyonun yanında duran küçük radyoyu alıp masaya koydu. Kahvaltı ederlerken bence müzik dinleyebilirlerdi. Tekrar heyecanla gülümsedi genç kadın ve Alinin odasına doğru ilerledi. Kapının önüne geldiğinde derin nefes alıp verdi. Acaba Ali ne tepki verecekti? Acaba sürprizini sever miydi? Heyecanla gülümsedi ve kapıya vurdu. “Ali?” diye seslendi. Bir süre öylece bekledi. Ses gelmemişti. Tekrar kapıya vurdu. “Ali, içerde misin?” diye seslendi bu sefer. Alinin çoktan uyanmış olması lazımdı. Uyanalı on dakika geçmiş olmalıydı. İçerde değil miydi? Yoksa o mutfaktayken Ali evden çıkıp gitmiş miydi? Gitmezdi ki. Her zaman hastaneye birlikte gidiyorlardı. Nazlı elini yavaşça kapının koluna indirip kapıyı açtı ve başını uzatıp odanın içerisine baktı. Ali pencerenin karşısında durmuş öylece dışarıyı seyrediyordu. Nazlı gülümseyerek içeri girdi ve ona baktı. “Günaydın.” Dedi Nazlı ve onun yanına geldi. Ali ise hiçbir şey dememiş öylece dışarıya bakıyordu. Dönüp Nazlıya bakmamıştı bile. Nazlı yavaşça elini uzatıp Alinin koluna dokundu. “Ali?” dedi. Ali dönüp ona baktı. “Nazlı? Ne işin var senin burada?” diye sordu. Nazlı gülümseyip ona baktı. “Sana sürpriz yapmaya geldim.” Dedi. Ali ise kaşlarını çatmıştı. “Ben sürprizleri sevmem Nazlı.” Dedi Ali. Genç kadın onun bu tepkisine daha çok gülümsemişti. “Mızıkçılık yapma Ali. Sürprizleri benim için sevebildiğini söylemiştin.” Dedi genç kadın. Ali ona şaşkınlıkla baktı sonra yine elleriyle oynamaya başlayıp gülümsedi. “Senin için her şeyi sevebilirim.” Dedi genç adam. Nazlı daha çok gülümseyip kendini toparladı. Alinin onu böyle etkisi altına alması hiç adil değildi. “Haydi gel benimle.” Dedi genç kadın ve Alinin onunla birlikte geldiğine emin olup odadan çıkıp salona geldi ve elleriyle masayı gösterdi. “Bize kahvaltı hazırladım.” Dedi. Ali masaya bakıp daha sonra genç kadına baktı. “Çok teşekkür ederim Nazlı ama hiç gerek yoktu. Ben tostumu yiyip gelebilirdim.” Dedi. Nazlı ona yapay bir sinirle baktı. “Gerek vardı Ali. Sevgilim ile beraber bir kahvaltı etmek istedim.” Dedi genç kadın gülümseyerek sonra tekrar masaya döndü. “Bak sana sebzeli omlet yaptım.” Dedi genç kadın. Ali ise tekrar kaşlarını çatmıştı. “Sebze ve yumurta bir arada mı? Sevmem. Sevmem.” Dedi. Nazlı ona dönüp suratını astı. “Lütfen Ali en azından benim için tadına baksaydın.” Dedi genç kadın ve masum masum bakmaya başladı. Ali ise bir ona bir omlete bakıyordu. Tam bir şey söyleyecek gibi oldu ama yine sustu genç adam. Nazlı ise sabırla onu bekliyordu. “Pekala. Senin için deneyebilirim. Evet bunu yapabilirim.” Dedi genç adam ve masaya oturdu. Nazlı da sevinçle gülümseyip o da masaya oturdu. Nazlı da oturup çayları doldurdu ve omleti servis edip dikkatlice Aliyi izlemeye başladı. Ali önce omlete baktı sonra ise omleti kokladı. “Güzel kokuyor.” Dedi genç adam. Nazlı ise gülümsedi. “İnan bana tadı da güzel.” Dedi Nazlı. Genç adam başını sallayıp omletinden bir dilim kesip ağzına attı. Yüzünün aldığı şekil ile Nazlı kahkaha atmaya başlamıştı. Ali yüzünü şekilden şekile sokuyordu en sonunda Nazlının gülümsesi ile o da gülümsedi ve bir dilim daha yedi. Nazlı gülmesini durdurup Ali’ye baktı. “Sevdin mi?” dedi Nazlı. Ali ile birlikteyken o kadar mutluydu ki… Ali en ufak bir hareketi ile bile onu güldürebiliyordu. Sadece Ali ile böylece karşılıklı oturmak bile dünyadaki diğer her şeyden daha güzeldi. “Fena değil. Güzel.” Dedi genç adam. Nazlı gülümsedi. “Afiyet olsun.” Diyip kendi tabağına döndü genç kadın ve kahvaltısını etmeye başladı. “Radyoyu açayım mı Nazlı? Müzik dinler miyiz?” dedi genç adam. Nazlı başını kaldırıp ona baktı. Ali elinde küçük radyosu ile ona bakıyordu. Nazlı gülümseyerek başını salladı. “Dinleriz.” Dedi. Ali radyoyu açıp tekrar masadaki yerine koydu. Bir şarkı çalmaya başlamıştı bile. Nazlı tekrar gülümseyerek tabağına döndü. Tekrar başını kaldırdığında ona gülümseyerek bakan Aliyi fark etti. Ali ona öyle güzel bakıyordu ki genç kadının içi titremişti… Yine tüm bedeni titremeye başlamış, kalbi küt küt atmaya başlamıştı. Midesinde uçan kelebeklerden bahsetmiyordu bile. Bir adamın bakışı onu nasıl bu denli heyecanlandırabiliyordu?
‘Aşk, kaç büyümden
Aşk, dön ölümden
Aşk, bir sebepten
Gel, gir dünyama’
Nazlı radyoda çalmaya başlayan şarkı ile gülümsedi ve Alinin bakışları karşısında utanıp başını eğdi. “Ne oldu Ali?” diye sordu. “Düşünüyordum Nazlı.” Dedi genç adam. Nazlı tekrar başını kaldırıp ona baktı ve bir eli ile çoktan saçları ile oynamaya başlamıştı bile. “Bana bakarak mı düşünüyordun?” dedi. Ali tebessüm edip gözlerini kaçırdı. “Seni düşünüyordum. Bunca zaman senden uzakta nasıl yaşadığımı düşünüyordum.” Dedi Ali ve gülümsedi. Nazlı ona hayran hayran bakarken bir gülümseme çoktan yüzüne oturmuştu bile. Ali öyle zamanlarda öyle laflar ediyordu ki genç kadın ne diyeceğini bilemiyor öylece tutulup kalıyordu. Böyle güzel sözlerin üzerine ne diyebilirdi ki? Bir kelime etmek bile bu anı bozmaz mıydı? “Ali…” diyebildi sadece sevgi dolu bir sesle. Ali onun masanın üstünde duran elini tutmaya başladı. “Yaşamamışım aslında Nazlı. Sadece yaşadığımı sanıyormuşum. Aslında ben seninle birlikte nefes almaya başlamışım. Seninle yaşamaya başlamışım. Seninle yeniden doğmuşum. Seninle birlikteyken bu hayat anlamlıymış.” Dedi genç adam. Nazlı duydukları karşısında gözleri dolarken bir yandan da kocaman bir gülümseme hediye ediyordu sevgilisine. Aslında Ali bilmiyordu ki bu hayatı anlamlı kılan kendisiydi. Nazlıya nefes olan kendisiydi. O Nazlıyı severek bambaşka bir hayat sunmuştu genç kadına. Mutlu bir hayat sunmuştu. “Biliyor musun bende aynı şeyi düşünüyorum Ali. Senden önceki hayatım aslında bir hayat değilmiş. Aslında senden önce ben oradan oraya savruluyormuşum. Evimi arıyormuşum.” Dedi genç kadın ve diğer elini de sevgilisinin onun elini tutan elinin üstüne koydu ve okşadı. Gözünden akan bir yaşa rağmen kocaman gülümseyerek gözlerinin içine baktı genç adamın. “Şimdi evimi buldum ben.” Dedi sevgi dolu bir sesle genç kadın. Birbirlerine kocaman gülümseyerek el ele, göz göze durdular bir süre öylece. Tüm zaman durmuş gibi. Şarkının bitmesiyle birlikte kendilerine gelip toparlandılar ve içlerinde çocuksu bir heyecanla kahvaltılarını etmeye devam ettiler.

Mucize - #AlNazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin