Bisiklet

1K 70 2
                                    

Nazlı ile Alinin bugün izin günleriydi ve birlikte kahvaltı etmeye gideceklerdi. Nazlı hızla evden çıkıp hızlı adımlarla merdivenden indi ve kapının önüne geldi. Kapıya çıkması ile Ali'yi gördü. "Günaydın, Ali." diye gülümsedi Nazlı. "Günaydın, Nazlı." dedi Ali. Nazlı en sonunda Alinin yanındaki bisikleti fark etti. "Ali..." dedi Nazlı. Ali derin nefes alıp verdi ve Nazlıya baktı. "Dün gece çok düşündüm Nazlı sana ne hediye alabileceğimle ilgili. Herkesin aldığı bir hediye almak istemiyordum. Çiçek falan. En sonunda hayalimiz aklıma geldi. Birlikte bisiklet sürme hayalimiz. Bende sabah erkenden kalkıp gidip bu bisikleti aldım. Sevdin mi jestimi?" dedi Ali. Nazlı gülümseyerek bisiklete baktı. O da hayallerini hatırlıyordu. Aslında o an için Nazlı onu öylesine söylemişti ama Ali nasıl da ince düşünüp bu hayallerini gerçekleştirmişti. Nazlı öne doğru bir adım atıp bisiklete dokundu ve tekrar bakışlarını Ali'ye çevirdi. "Sevdim. Hem de çok sevdim Ali. Çok teşekkür ederim. Ben çoktan unutmuştum bunu. Senin nasıl aklına geldi?" dedi Nazlı. Ali hafif utangaç bir bakışla başını eğdi. "Ben seninle ilgili hiçbir şeyi unutmuyorum Nazlı." dedi. Nazlının tebessümü kocaman bir gülümsemeye dönüştü. Ali yine Aliliğini yapmıştı. Yine bir anda öyle bir laf etmişti ki Nazlıya her şeyi unutturmuştu. "Bazen öyle bir laf ediyorsun ki Ali ne diyeceğimi bilmiyorum. Seninle tanıştığım için ne kadar şükredeceğimi bilmiyorum." dedi. Ali tebessüm etti ve gözlerini kaçırdı. "Ben de." dedi sadece. Nazlı, Ali'yi daha fazla utandırmamak için konuyu değiştirdi. "Haydi kahvaltıya gitmiyor muyuz? Kurt gibi açım." dedi Nazlı neşeyle. Çocuklar gibi şendi şuan. Sanki bir bisiklet ile yaşayamadığı çocukluğuna geri dönmüştü. Ali ona çocukluğunu geri vermişti. Ali ona anlamaz bakışlarla baktı. "Kurt gibi mi?" dedi Ali. Nazlı gülümseyerek Ali'ye baktı. "Deyim Ali sadece deyim. Haydi gidelim." dedi Nazlı ve bisikletine bindi. Ali de kendi bisikletine bindi. Nazlı bisikletine bakıp gözlerinin dolmasına engel olamadı. Başını kaldırıp Ali'ye baktı. "Biliyor musun Ali bu benim ilk bisikletim. Benim çocukken bir bisikletim olmamıştı. Bisikletim olmasını çok istemiştim ama olmamıştı. Sen bana bisiklet alan ilk kişisin." dedi Nazlı gözünden bir damla yaşın akmasına engel olamazken. Hızla o yaşı silip yüzüne bir gülümseme kondurdu. Bugün sadece mutlu olacaklardı. Birlikte çok mutlu olacaklardı. Ağlamak ya da kötü şeyler düşünmek bugün yasaktı. Bugün sadece güzel şeyler vardı. Ali sayesinde de güne çok güzel başlamışlardı artık bir bisikleti vardı. Sevdiği adam ona bir bisiklet almıştı. Çocukluğunu geri kazandırmıştı Ali ona. Sessizce bisikletlerini sürmeye başladılar. Çocuk gibiydiler şuan. Çocuk gibi şendiler. Nazlı kendini öyle mutlu hissediyordu ki. Ali sayesinde öyle mutluydu ki. Bir kere daha şükretti Ali ile beraber olduğu için.

Ellerini bisikletten çekip iki yana açtı Nazlı ve gözlerini kapadı. Derin bir nefesi ciğerlerine çekti. Kuşların cıvıltısını dinledi. Kendini özgür kuşlar gibi hissediyordu genç kadın. Aslında Alinin yanında kendini hep özgür ve rahat hissediyordu. Alinin yanında kendi oluyordu. Kendi gibi davranıyordu. Alinin yanında öyle rahat ve huzurluydu ki... Bu bisikletin üstünde özgür kuşlar gibi uçuyordu. Hayal ettikleri gibiydi her şey. Beraber bisiklet sürüyorlardı. Her şey hayallerindeki gibiydi. Güneş en tepeden onlara gülümsüyordu. Çiçekler etraflarını süslüyordu. Rüzgar en güzel şeklinde esip onların saçlarını uçuşturuyordu sanki birbirlerine bağlamak istercesine. Sadece ikisi vardı. Hastanedeki karışıklık yoktu. Hastanedeki insanların entrikaları yoktu. İyileştirmeleri gereken hastaları yoktu. Sadece ikisi vardı. Sadece ikisi kalmışlardı. Uzun zamandır baş başa kalmamışlardı ve bu çok iyi olmuştu. Sadece ikisi kalmaya ihtiyaçları vardı. Dünyada sadece ikisi kalsın istiyordu Nazlı. Kimse onlara dokunmasın istiyordu. Sadece ikisi baş başa kalsın istiyordu. Bu hiç mi mümkün değildi? Tüm gününü Ali ile geçirmek istiyordu. Tüm gün Ali ile konuşmak istiyordu. Tüm gün Ali'ye bakmak istiyordu. Sadece onu izlemek istiyordu. Gözlerini açtı Nazlı ve başını Ali'ye doğru çevirdi. Ali de gözlerini kapamış anın keyfini çıkarıyordu. Sessizce onu izledi. Uçuşan saçlarını, kirpiklerini, yüzünün her bir santimini. Sanki ilk defa görüyormuşcasına tekrar tekrar ezberledi genç kadın. Ali gözlerini açtığında göz göze geldiler. Kendine gülümseyen gözlere baktı. Gözleri ile gülümsüyordu sanki. İçine işliyordu Alinin bakışları. O da Ali'ye kocaman gülümsedi. Sadece birbirlerine bakıp gülümsüyorlardı ve bisikletlerini sürüyorlardı. Sadece onlar vardı ve dünya böyle ne güzeldi. Nazlı, Ali'ye dönüp baktı. İlk başta uçuşan saçlarını seyretti. Sonra yüzündeki gülümsemeye tekrar aşık oldu. En sonunda ona uzanan eli farketti. Ali ona elini uzatmış gülümsüyordu. Nazlı da yavaşça elini ona uzattı. Elleri birleşti bir daha hiç ayrılmayacakmışcasına. Ali, Nazlıya dönüp baktı. “Senin yanındayken her şey çok güzel, Nazlı. Her şeyi güzelleştiriyorsun.” Dedi Ali. Nazlı kocaman gülümseyip Alinin elini daha sıkı tuttu. “Asıl seninle her şey çok güzel, Ali. Her şeyi güzelleştiren sensin.” Dedi. Onlar beraberken her şey çok güzeldi. Çünkü sevgileri her şeyi güzelleştiriyordu.

Mucize - #AlNazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin