Ölüm

1.9K 84 4
                                        

Nazlı, Alinin onu çağırması ile yanına gelmişti. Geldiğinden beri Ali hiçbir şey demiyordu. Öylece oturmuş yere bakıyordu. Bir şey mi olmuştu? Mutsuz görünüyordu. "Ali bir şey mi oldu?" Dedi Nazlı en sonunda. Onu böyle görmek hiç hoşuna gitmiyordu. "Bugün..." dedi Ali devam edemedi. Bir göz yaşı usulca gözünden akmıştı. Ağlıyor muydu? Neden? "Ali ne oldu? Neden ağlıyorsun?" Dedi. Sanki Alinin göz yaşı kalbine damlamıştı ve damladığı her yeri yakıyordu. Alinin acısını içinde hissetti. Ali usulca gözlerini kapadı. "Bugün... Abimin ölüm yıl dönümü." dedi Ali. Nazlı ne diyeceğini bilmiyordu. Böyle bir durumda ne denirdi ki? Ölüm ne kadar acıydı... Ölüm karşısında ne kadar çaresizdik. Yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu. Sadece öylece izliyorduk. Sevdiklerimiz ellerimizin arasından kayıp giderken biz sadece izliyorduk. Ölüm geride kalanların sınavı mıydı yoksa? Acaba ölenlerin mi canı daha çok yanıyordu, geri de kalanların mı? "Abim neden öldü biliyor musun? Benim yüzümden." dedi Ali. Nazlı olumsuz anlamda başını salladı. "Hayır Ali." dedi. Daha çok şey demek istiyordu. Kendini suçlamasını istemiyordu. Acısını içinden söküp atmak istiyordu ama elinden hiçbir şey gelmiyordu Nazlının. Neden bir şeyler yapamıyordu? Ali onu her seferinde gülümsetirken o neden Aliyi gülümsetemiyordu? Oysa bir kere gülümsese tüm dünya aydınlanacaktı. "Benim arkadaşım olsun diye öldü. Keşke... Keşke ona arkadaş istemediğimi sadece onu istediğimi söyleyebilseydim. O zaman abim ölmezdi. O zaman büyürdü, ailesi olurdu, yanımda olurdu." dedi Ali bir göz yaşı daha akarken. Nazlı göz yaşlarını silmek için elini uzattı sonra duraksadı. Yavaşça elini çekti. Yapamazdı. Aliye dokunamazdı. Peki nasıl yaralarını iyileştirecekti? "Ali lütfen kendini suçlama. Senin suçun değil. Ölümle savaşamayız ya da ölüme engel olamayız. Ama kendimizi de suçlayamayız. Biliyorum canın yanıyor ama kendini suçlayarak içini soğutamazsın. Bu bir yol değil." dedi Nazlı. Ali karşısında ağlarken hiçbir şey yapamamak canını acıtıyordu. Bir şey yapmak istiyordu onun için. Acısını hafifletmek istiyordu. Tekrar yüzünü güldürmek istiyordu. "Nazlı..." dedi Ali küçük bir çocuk edasıyla. "Efendim?" Dedi Nazlı. "Dizlerine yatsam saçlarımı okşar mısın?" Dedi masumca. Nazlı gözleri dolarken başını olumlu anlamda salladı. Şimdi karşısında o abisini kaybeden küçük erkek çocuğu oturuyordu sanki. Alinin yavaşça dizlerine başını koymasıyla ellerini o ipeksi saçlara götürdü genç kadın. Ellerini gezdirdi o saçlarda. O küçük erkek çocuğunun saçlarını okşadı usulca. Okşadığı her bir saç teliyle sanki acılarını söküp atmak istiyordu. Aynı zamanda kalbi heyecanla çarpıyordu Nazlının. İlk kez Ali ile bu denli yakınlaşmışlar ve bunu Ali teklif etmişti. Kalbi hızla çarparken heyecanına engel olamıyordu. Birbirlerine söz verdikleri gibiydi. Acılarıma beraber alışıyorlardı. Gözünden bir damla yaş akarken tebessüm etti Nazlı. "Biliyor musun annem bana hep ninni söylerdi. Ben o zamanları çok rahatlardım." dedi Ali. Nazlı da Aliyi rahatlatmak istiyordu o zaman ninni iyi bir fikir olabilirdi. Alinin rahatlaması için her şeyi yapardı.

"Bebeğin beşiği çamdan
Yuvarlandı düştü damdan
Bey babası gelir Şam'dan
Nenni de nenni de nenni de bebek"

Nazlı ninniyi söylerken gözünden akan yaşa engel olamamıştı. Alinin acısını, sevgisiz geçen yıllarını, kimsesizliğini en derinlerinde hissediyordu. Öyle bir şey yapmak istiyordu ki... Aliye tüm her şeyi unutturmak istiyordu. Sevgisiz geçen yıllarını, kimsesiz geçen çocukluğunu unutturmak istiyordu. Bu mümkün müydü? Nazlı sarabilir miydi yaralarını teker teker? İyileştirebilir miydi o küçük çocuğu? Unutturabilir miydi acılarını? Sadece sevgi dolu bir dünyanın olduğuna inandırabilir miydi? Ve o dünyaya ait olduğunu gösterebilir miydi? Alinin yüzüne baktı. Dudaklarının kenarındaki tebessümü gördü. Her şey mümkündü. Sevgi tüm yaraları sarardı.

İyi okumalar. Yorumlarınızı bekliyorum 💜

Mucize - #AlNazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin