Nazlı oflayarak masaya oturdu. "Ne oldu Açi? Ali bekliyor. Alinin yanına gidecektim." dedi Nazlı. Açelya yeşil gözlerini ona dikmiş bir şeyi çözmeye çalışırcasına bakıyordu. "Konumuz Ali zaten." dedi Açelya. Nazlı telaşla ayağa kalktı. "Ali'ye bir şey mi oldu?" diye sordu telaşla Nazlı. Ali'ye bir şey mi olmuştu? Onun neden haberi yoktu? Kalbi korkuyla hızla çarpmaya başladı Nazlının. "Otur. Ali'ye bir şey olmadı." dedi Açelya. Nazlı rahat bir nefes aldı ve kalktığı sandalyeye geri oturdu. Açelya telefonunu çıkarıp Nazlıya uzattı. "Konumuz bu." dedi Açelya. Nazlı dikkatle telefona baktı. Ali ile kendiydi. Balodaki danslarıydı. Hipnoz olmuş bir şekilde videoyu izlemeye başladı Nazlı. Sanki yine o salondaydı. Ali yine karşısındaydı. Dans ediyorlardı. O an hissettiği huzur yine içini kaplamıştı. Yüzüne aptal bir gülümseme konduğunun bile farkında değildi. "Ali ile aranızda ne oluyor Nazlı?" dedi Açelya. Nazlı o anın büyüsünden çıkıp şaşkınlıkla Açelya'ya baktı. "Ne?" diye sorabildi sadece. "Ona aşık mı oldun?" diye sordu bu sefer Açelya. Nazlı, Açelyanın sorusuyla iyice şaşırdı. "Saçmalama. O benim sadece arkadaşım." dedi Nazlı. Onlar sadece arkadaştı. Aralarında hiçbir şey yoktu. Peki bu gerçek neden Nazlının içini sıkıyordu? "Öyle mi? Sen bal gibi bu adama aşık olmuşsun." dedi Açelya. Nazlı hızla ayağa kalktı. "Sen iyice saçmalamaya başladın. Gidiyorum ben. Ali bekliyor." dedi Nazlı. Hareketlenmesiyle Açelyanın onu kolundan tutması bir oldu. "Bir kere kaçma Nazlı! Yüzleş hislerinle. Ferman hocaya eskisi gibi olmadığını söyledin çünkü kalbinde Ali var artık. Hep ondan bahsediyorsun. Hep onunlasın. Aklın fikrin Alide. Bunların hepsinin tek bir açıklaması var. Ya sen koskoca salonda herkesin içinde Ali ile dans ettin. Utanmadan, sıkılmadan, düşünmeden. Çünkü Ali'ye aşık oldun. Yüzleş kendinle." dedi Açelya. Nazlı, Açelyanın dedikleri ile olduğu yerde kaldı. Açelya yanılıyordu. Ali'ye hiçbir şey hissetmiyordu. Hissedemezdi. Onlar arkadaştı. "Arkadaşım o benim!" dedi Nazlı ve hızla evden çıktı. Derin nefes alıp verdi ve kapıya yaslandı. Elini hızla çarpan kalbine götürdü. Neden böyle atıyordu? Açelyanın dedikleri tamamen saçmalıktan ibaretti. Yavaş adımlarla aşağı indi ve Alinin dairesinin önüne geldi. Şimdi kalbi adeta göğüs kafesinin içinde davul çalıyordu. "Kendine gel Nazlı." diye mırıldandı. Elini zile uzattı ve titreyen eline baktı. Neden titriyordu? Kapıyı çaldı en sonunda. Ali kapıyı açtı. "Nerede kaldın Nazlı? Geç kaldın. Çok geç kaldın." dedi Ali. "Kusura bakma Ali." dedi Nazlı ve içeri girdi. Salona geçip masaya baktı. Film için patlamış mısır ve meyve suları hazırdı. Ali yine iyi iş çıkarmıştı. Nazlı sessizce koltuğa oturdu. Ali de onun yanına oturup filmi başlattı. Nazlı filme odaklanamıyordu. Aklı Açelyanın dediklerindeydi. Açelya haklı olabilir miydi? Dönüp Ali'ye baktı. Gülümsedi. Ali dönüp ona baktığında hemen gözlerini kaçırdı. "Filmi izlemiyor musun? Yoksa beğenmedin mi? Kötü bir seçim yaptım. Çok kötü bir film seçtim." dedi Ali. "Hayır. Hayır. Benim sadece kafam karışık." dedi Nazlı. Aklı, kalbi tamamen karışmıştı. "Neden kafan karışık?" dedi Ali. Nazlı sustu. Bunu ona nasıl açıklayacaktı? Kendine bile açıklayamıyordu. Ali'ye dönüp baktı. Yüzünde her zaman ki ifadesi vardı. Gülümsedi Nazlı. "Kapat gözünü." dedi Nazlı. "Neden?" diye sordu Ali. "Kapat gözünü." dedi tekrar Nazlı ve elini uzatıp sanki gözünü kapatıyormuş gibi yaptı. Ali gözlerini kapatınca yüzünü inceledi. Etrafa bir sessizlik yayılmıştı. Tek ses Nazlının hızla çarpan kalbiydi. Alinin yüzüne baktı. Her bir ayrıntısını tek tek inceledi. Gözlerine, dudaklarına, burnuna, kaşlarına... Her birine uzun uzun baktı. Öyle mükemmeldi ki... Sanki biri tarafından özenle yapılmış bir heykel, özenle çizilmiş bir resim, özenle yazılmış bir şiir gibiydi. Kendini Aliyi izlemekten alıkoyamıyordu. Sonra bakışlarını karışık saçlarına çıkardı. İçinde bastıramadığı bir dokunma hissi uyanmıştı. Elini yavaşça uzattı. Dokunmadan okşadı o saçları. Sanki parmak uçlarında hissediyordu o ipeksi saçları. Kendine engel olamıyordu. Kalbi bu savaşta galip olmuştu. Yüzünü, Alinin yüzüne yaklaştırdı. Gözlerini usulca kapadı ve kendini anın büyüsüne bıraktı. Alinin nefesi yüzüne değiyordu. Bu yakınlık bedenindeki tüm hücreleri ayağa dikmişti. Burnuna dolan koku ise onu sarhoş ediyordu. "Deyimlerden anlamaman..." dedi ve gözlerini açtı Nazlı. Alinin yüzüne yakından bakmak nefesini kesmişti. "Kitaplarını alfabetik sıraya göre dizmeni..." dedi ve elini havaya kaldırıp dokunmadan elini Alinin yanağına götürdü. "İletişim yeteneklerinin zayıf olmasını..." dedi bu sefer ve elini Alinin dudaklarına götürdü. Bir santim bile uzaklaşamamıştı ondan. "Karışık saçlarını..." dedi ve elini yavaşça indirdi. "Her şeyini..." dedi ve uzaklaşıp elini Alinin kalbine götürdü. Tekrar gözlerini kapayıp öylece durdu. Sanki avcunun içinde Alinin kalp atışlarını hissedebiliyordu. Seviyordu. Açelya haklıydı. Ali'ye tüm hücreleriyle aşık olmuştu. Hisleriyle yüzleşmişti. Gözlerini açtı. Karşısında duran bu adama aşıktı. Ellerini yanaklarına götürdü. Tüm kan yanaklarına hücum etmişti. Ali'ye bakıp gülümsedi. Onu Sevmek... Yeni doğan bir bebeğin dünyayı tanıması gibiydi. Nazlı, Ali ile birlikte yeni bir dünya tanıyordu. Sevgi dolu bir dünya. Nazlı hep bu dünyada kalmak, hep bu dünyaya ait olmak istiyordu. Hep Alinin dünyasında olmak istiyordu. Onun dünyasının bir uydusu olmak istiyordu. Başını Alinin dizlerine koyup gözlerini kapadı. "Seviyorum." diye fısıldadı Alinin duyamayacağı bir şekilde.
Yorumlarınızı ve eleştirilerinizi belirtmeyi unutmayın. İstek sahnesi olanlar da yazsın lütfen. İyi okumalar! 💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mucize - #AlNaz
RomanceAlNaz'ın yaşamasını istediğimiz her şeyi kısa hikayeler şeklinde burada yazıyorum. İyi okumalar!