Sır

1.5K 81 2
                                    

Nazlı her yerde Ali’yi arıyordu. Hastanenin her yerine bakmış ama onu bulamamıştı en son aklına çatıya çıkmak gelmişti. Çatıya çıkıp etrafına baktı Nazlı. Şu an Alinin ne durumda olduğunu düşündükçe kalbi sıkışıyordu genç kadının. En son istediği şey onun üzülmesiydi. Etrafına bakındı ve Ali’yi gördü. Yavaşça Alinin yanına ilerledi ve onun yanına çöküp oturdu. “Ali…” dedi sadece. Ali ona bakmadı. Bir şeye kitlenmiş gibi önüne bakıyordu. Gözünü bile kırpmıyordu. Alinin baktığı yere baktı. Hiçbir şey yoktu. “Babam öldü.” Dedi Ali. Nazlı derin nefes alıp verdi. “Ali ben çok üzgünüm…” dedi.
“Buraya benimle barışmaya gelmiş. Bana yaptığı her şeye rağmen benden onu affetmemi istiyordu. Yaptığı her şey gözümün önünden geçti o an. Bana ettiği hakaretler, tavşanımı öldürüşü, abimin ölümünden suçlaması, sokağa atışı her şeyi hatırladım o an. Yine de onu affettim. Huzurlu gitsin istedim. Her şeye rağmen benim babamdı. Abimde böyle olmasını isterdi. Ben ona affettiğimi söyledim ama beni duymadı. Duymadı beni Nazlı. Abim benden bir şey istedi. Onu kurtarmamı istedi ama- “ Ali cümlesini tamamlayamadan Nazlı onun lafını kesti. “Ali yeter. Yapma bunu kendine. Acı çektirme kendine. Yapma. Lütfen.” Dedi Nazlı. Alinin bunları düşünüp kendini üzmesini istemiyordu. Ali şu an kendini suçluyordu, kendine acı çektiriyordu. Nazlı bunu yapmasını istemiyordu. Ali suçlu değildi. Acı çekmeyi hak etmiyordu. Neden hep acı çeken Ali oluyordu?
“Babamı kurtaramadım ben. Herkesi kurtarıyorum ama babamı kurtaramadım. Abimin istediğini yapamadım. Babamı kurtaramadım ben. Babamı kurtaramadım. O benim babamdı. Onu kurtarmam gerekirdi ama yapamadım. Abim benden babamı kurtarmamı istedi ama ben yapamadım. Abimin istediğini yapamadım. Babamızı kurtaramadım. Ben yapamadım. Yapamadım.” Dedi. Ali elleri ile oynuyor, oturduğu yerde sallanıyordu. Nazlı bir an için onun kriz geçirdiğini düşündü. “Ali sakin ol. Sen elinden geleni yaptın ama babanın kurtulmasının bir yolu yoktu.” Dedi Nazlı. “Ama ben onu affettiğimi de söyleyemedim. Konuştu benimle. Barışmak için gelmiş. Benimle barışmak istiyormuş ama ben ona seni affettim diyemedim. Duymadı beni. Affettiğimi duymadı. Ben hiçbir şey yapamadım onun için. Onu ne kurtarabildim ne de affettiğimi söyleyebildim. Hiçbir şey yapamadım. Duymadı beni. İyi biri olamadım ben. Kötü biriyim ben. Çok kötü biriyim. Çok kötü.” Dedi Ali. Nazlı hızla Alinin önüne geçti ve ona baktı. “Hayır Ali hayır. Sen kötü biri değilsin. Böyle düşünme ne olur. Senin yapabileceğin bir şey yoktu.” Dedi Nazlı çaresizce. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Ali’yi nasıl sakinleştireceğini de bilmiyordu. Kendini öyle çaresiz hissediyordu ki. Ali’ye iyi gelemiyordu işte. Ona kendini iyi hissettirecek bir şeyler yapamıyordu. Öyle çaresizce izliyordu sadece. “Kötü biriyim ben. Kötü biriyim.” Dedi. Alinin gözlerinden akan yaşları fark etti o an Nazlı. Ağlıyor muydu? Alinin gözyaşlarının kalbine damladığını hissetti. Her bir damla yaş daha çok canını yakıyordu Nazlının. Onun ağlamasını istemiyordu. Ne yapmalıydı? O ağladıkça kendini o kadar çok kötü hissediyordu ki genç kadın. Alinin acısını kalbinin en derinliklerinde hissediyordu. Alinin acısı aynı zamanda onun da acısıydı. Ali’yi anlıyordu. Onunda babasıyla iyi bir ilişkisi olmamıştı. O da babası tarafından sevgisiz büyümüştü. Kötü bir ailede çocukluğu geçmişti. Yıllar sonra babası ile karşılaşsa ve kaybetse büyük ihtimalle o da aynı tepkileri verirdi ama Ali’yi üzgün görmeyi hiç sevmiyordu. Ali dünyadaki en iyi insandı ve her zaman mutlu olmayı hak ediyordu. Şimdi de onu mutlu etmek istiyordu. En azından acısını hafifletmek istiyordu. En azından ona iyi bir insan olduğunu göstermek istiyordu.
"Sen iyi bir insansın Ali." dedi ve ellerini usulca Alinin yanaklarına çıkardı. Ellerini Alinin yanaklarına koyması ile onun titremeleri azalmaya başlamıştı. Alinin gözyaşlarını sildi yavaşça. Nazlı sildikçe yerine yenileri akıyordu. Nazlı bu görüntüye katlanamıyordu artık. Ona gülmek yakışıyordu. Bu durumda çok zordu biliyordu ama ağlamasını istemiyordu. "Sen hayatımda tanıdığım en iyi insansın Ali." dedi Nazlı. Ali bakışlarını yerden kaldırıp Nazlıya baktı. Gözünden bir damla yaş akarken Nazlı hızla sildi. "Baban seni duydu Ali. Baban senin onu affettiğini biliyor. Senin onu kurtarmak için her şeyi yaptığını biliyor. Elinden geleni yaptığını biliyor. Onu kurtaramamanın senin elinde olmadığını biliyor. Elinde olsa onu kurtaracağını biliyor. Baban senin iyi bir insan olduğunu biliyor. Sen baban gibi bir insan olmadın Ali. Sen sevgisiz büyüdüğün halde sevgi dolu bir insan oldun. Sen her şeye rağmen, yaşadıklarına rağmen çok iyi bir insan oldun. Kalbinde seni sokağa atan ailesine karşı bile sevgi taşıyan bir insan oldun ve ben o kalbe aşık oldum." dedi Nazlı tebessüm ederken. Alinin de yüzünde oluşan tebessümle rahatlamıştı genç kadın. Yavaşça elini Alinin yanağında çekip kalbine indirdi. Şimdi avuçlarının arasındaki kalp atışlarını hissediyordu. Hissettiği şey dünyadaki en güzel melodiydi sanki. "Sen dünyanın en iyi kalpli insanısın Ali. Sen tanıdığım en iyi kalpli insansın. Sen tanıdığım en sevgi dolu insansın ve ben çok şanslıyım senin kız arkadaşın olduğum için. Kalbinde yer edindiğim için çok şanslıyım. Sana aşık olduğum için çok şanslıyım. " dedi Nazlı. Gözleri dolarken gözlerini Aliden kaçırdı. Ali ağlamasın diye uğraşırken şimdi Alinin karşısında ağlayacak değildi. Gözünden akan bir yaşı hızla elinin tersiyle sildi genç kadın. Ali elini uzatıp elini onun çenesine koyup yavaşça başını kaldırdı. Ali ona her dokunduğunda aynı şey oluyordu. Aynı şeyi hissediyordu. Kalbi sanki göğüs kafesinden çıkacakmış gibi çarpıyordu. Ellerini nereye koyacağını bilemiyordu heyecandan. Her yer rengarenk oluyordu. Dünya güzelleşiyordu ve Nazlı bu hissi seviyordu. "Asıl ben şanslıyım Nazlı." dedi Ali ve yavaşça elini çekti. Nazlı, Alinin elini çekmesi ile irkilmişti. "Sen hiç kendini görmüyorsun değil mi? Bana nasıl iyi geldiğini görmüyorsun. Nazlı ben senin sayende kendimi güçlü hissediyorum. Her şeyi atlatabilirmişim gibi hissediyorum. Sen yanımda oldukça her şeyi yapabilecekmiş gibi hissediyorum. Korktuğum tek şey seni kaybetmek. İşte o zaman kaybolurum ben." dedi Ali. Nazlı gülümseyip Ali'ye biraz daha yaklaştı ve yüzünü yüzüne yaklaştırdı. "Sana bir sır vermemi ister misin? Ben seni hiç bırakmayacağım." diye fısıldadı Nazlı gülümseyerek. Ali de ona bakıp gülümsedi. Sessiz bir yemindi bu birbirlerini hiç bırakmayacaklarına dair.

Mucize - #AlNazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin