Acımasız Ebeveynler ve Tarifsiz Hisler

28.1K 2.4K 536
                                    

Kendisine doğru kollarını uzatmış olan adamı daha fazla bekletmemek için bedenini ona teslim edip attan inerken fazlasıyla endişeliydi. Tuğtekin'in kendisini attan indirmesi ile bakışlarını üzerine diken Feride, neden köyün içine girmek yerine biraz daha ilerisinde durduklarına anlam verememişti.

Yanındaki heybetli adam ile birlikte yanyana durup sessizliklerini sürdürürken köyüne yardım istemek için gelen adamın önlerinde durması ile bu seferde ona dönmüştü. Meraklı gözlerle olan biteni öğrenmeye çalışan Feride, köylü adamın kendisinin yanında konuşmayacağını Tuğtekin kendisine olan bakışlarından anlarken sessiz bir şekilde yanlarından ayrılmak zorunda kaldı.

Feride, Salabuca'nın yanındaki yerini alırken kızlarda tıpkı kendisi gibi olan biteni öğrenmek için merakla askerleri izliyorlardı. Başlarında beyleri ile birlikte hararetli bir konusma içine giren ufak asker topluluğu birbirlerinde ayrılıp farklı yerlere dağılırken Feride kendilerine doğru gelmekten olan Akbay ile merakla oraya yöneldi.

"Önden bir grup köyü keşif etmeye gidecek Salabuca. Onlar dönene dek bizler burada bekleyeceğiz."

"Hayrola evlat, neden böyle bir önlem alırsınız?"

"Adamın anlattığına göre hastalıktan faydalanan bir kaç eşkıya köyde dolanırmış, önden kontrol etmeye gidecekler."

Akbay yaptığı açıklamadan başka bir şey söylemeden yeniden askerlerin arasına karışırken Feride'nin gozleri Tuğtekin'in üzerindeydi. Yarasının hale taze olması kendisini endişelendirirken onu uyarmak istedi fakat bu telaşade kendisini göreceğine bile emin değildi. Tuğtekin'in önderliğinde beş asker ve yardım istemeye gelen adam ile köye gitmeye hazırlanan küçük grup Salabuca'nın sözleri üzerine durmak zorunda kalırlarken Feride'de onlara yaklaştı.

"Beyim, köyde veba vardır böyle girilmez."

Feride, hemen Salabuca'nın yanındaki yerini alırken yaşlı adama hak verdi ve kendisi de bir kaç uyarıda bulundu.

"Salabuca haklı, böyle gidemezsiniz. Salgın niteliği taşıyan hastalıklar doku veya hava yoluyla ürer, ağzınızı ve burnunuzu kapatıp öyle girmelisiniz."

Tuğtekin'in gözleri kendisinin üzerindeyken sadece başını sallamak ile yetinmiş ardından Güntuğ'a yaptığı ufak bir işaret ile genç adamın yanlarından uzaklaşmasını sağlamıştı. Kendisini anlatmaya gerek dahi duymuyordu, istediği zaman bakışları ile her şeyi anlatabilen bir adamdı o yada sadece askerleri onun söylemek istediklerini anlıyordu.

Elini sakince kılıcının kınına götürürken duruşu oldukça güven vericiydi. Öyle ki önünde kendisini öldürmek isteyen bir ordu olsa, Tuğtekin'in bu duruşu Feride'yi güvende tutmaya yeter gibiydi. Düşünüyordu da bu adamla çoğu zaman anlaşamıyordu ama yine de hayatı boyunca görüp görebileceği en güven veren kişi de oydu.

Bu yaşına kadar yanına hiçbir erkeği yaklaştırmayan hatta öyle ki hayal bile etmeyen Feride, şu hallerini hayretle sorguluyordu. Hatırlardı da Nebibe ablası da hep bu yönünden gem vururdu. Ona göre kendisi evlenebilecek bir yapıya sahip değildi, Feride her zaman soğuk ve güvensizdi. Aslında kendisi hakkında yapılan bu yorumlara hak veriyordu çünkü birine bağlanabilecek olma korkusu Feride'yi birini sevmekten veya biriyle ciddi bir ilişkiye girmekten alıkoyuyordu taki Tuğtekin'e kadar...

Nasıl oldu, neden oldu Feride'de bilmiyordu ama Tuğtekin kendisine o güveni çoktan aşılamıştı ve Feride bundan rahatsız olmak yerine aksine oldukça memnundu. Birine güvenebilmek, ondan destek görmek, destek almak gerçekten çok güzel bir duyguydu. Kendisini bu kadar güzel hazlara sürükleyen adam ise hala çok zordu ama Feride emindi ki bu zor adamı da açacak bir anahtar vardı elbet ve bunu bulmakta artık üzerine borçtu.

Osmanlı GüneşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin