Kayıp Ruhlar ve Çıkar Dostluğu

25.3K 2.1K 456
                                    



"İkinci şırıngayı hazırla!"

"50 ml, hazırlanıyor!"

"Daha fazlası lazım, 75'e yükselt!"

"Protokol reddetti!"

"Protokol'ün canı cehenneme, onu kaybediyorum hemen ikinci kapsülü 75 ml yükselt!"

"İzin ikinci kez isteniliyor... Protokol reddetti!"

"Lanet olsun! Otomatik giriş reddedildi, manuel girişi onayla."

"Otomatik işlem durduruldu. Manuel giriş hazır." Metal masada duran yeni şırınganın paketini ağzıyla açıp hastasının başından ayrılırken eline yeni bir kapsül aldı. Vakit kaybetmeden yüksek ölçekli kapsülü şırıngaya boşaltırken elleri titriyordu. Monitörün çıkardığı uğursuz sesler laboratuvarın içinde dolaşırken oldukça stresliydi. Ölüyordu, hastası ölüyordu! Çektiği kapsül ile birlikte yeniden sedyenin önüne gelirken soğuk kanlı kimliğinin arkasına sığınarak elindeki şırıngayı sedyede yatan genç adamın göğsüne saplamak için havaya kaldırdı ve.....

"Uyandı!" Feride, duyduğu seslerle gözlerini aralarken üzerine atılan polardan kurtuldu ve kafasını yukarıya doğru kaldırdı. Mara ve Hafsa'nın şaşkın bakışları altında oturduğu sandalyeden kalkmaya yeltenirken ne ara uyuduğunu düşündü. Daha doğrusu ne ara uyuyup ne ara böylesine tuhaf bir rüya gördüğünü...

"Yok bu hala uyanamamış."

"Geldiğinde de bir kötüydü zaten. Feride, iyisin değil mi?"

Başındaki kızları görmezden gelerek sandalyeden kalkarken ufak aktarın içine şöyle bir göz attı. Ocaktan çıkınca eve gitmek yerine aktara gelmişti. Bu halde eve gitmeyi doğru bulmamıştı. Zaten gidecek olsa ablasına ne derdi onu da bilmiyordu ya! Sahi kaç saattir buradaydı?

"Feride!" Mara'nın omzuna koyduğu eliyle kendisine gelirken "Hı, ne oldu" diyerek bir nida koyverdi. Uyumak bile işe yaramamıştı hâla sersem gibiydi, gerçi gördüğü saçma rüyada bunun tuzu biberi olmuş olabilirdi.

"İyi misin derim karakız da pek iyi görünmezsin."

"İyiyim, iyiyim ben. İçim geçmiş ya, birde rüya gördüm. Onun etkisindeyim hâla."

Mara, Feride'nin üzerindeki ölü toprağın farkında olduğu için daha fazla üzerine gitmezken oldukça endişeliydi. Ondaki bu garip haller hiçbirinin gözünde kaçmıyordu kaçmamasına ama ellerinden de bir şey gelmiyordu çünkü Feride onlara hiçbir şey anlatmıyordu. Hafsa'nın içeriye geçmesi ile onunla ne konuşsa diye düşünürken içeriye giren Salabuca ile rahat bir nefes aldı. Feride'nin bugün ki ruh haliyle bir başına kalmak istemiyordu.

"Hoşgelmişsin Salabuca, elindekileri alayım."

Feride, Salabuca'ya yardım etmek için öne atılan kadına eşlik etmeyip yeniden sandalyesine otururken yardım etmediği için kendisine göz deviren Mara'yı görmezden geldi. Aklı gördüğü rüyada kalmıştı. Yine şu gerçekliğinden zerre şüphe etmediği rüyalardan birini görmüştü. Hemde böylesine bir günde!

Osmanlı GüneşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin